Ali İl: "Aşık olunca saçmalıyorum"

"Poyraz Karayel"in psikopat Sadrettin’i o… Bazen sert tavırlarıyla bazen de yaşadığı karmaşık duygu durumlarıyla izleyiciyi kendine hayran bırakıyor…

Ali İl: "Aşık olunca saçmalıyorum"
Akşam'dan Aysun Yıldız Güngör'ün röportajı...

En son ‘Poyraz Karayel’ dizisi başlamadan önce röportaj yapmıştık. O zamandan bu zamana neler oldu?


Doğru. O günden bugüne bir sürü şey oldu, hangi birini anlatayım? Diziden başlayalım önce… Gidenler, gelenler oldu. Şimdi üçüncü sezonu sabırsızlıkla bekliyoruz.

Önceki röportajımızda izleyicinin Sadrettin karakterini yadırgamasından korkuyordun ama karakterin hakkını çok güzel verdin. Sadrettin ters biri olmasına rağmen çok sevildi. 

Valla gerçekten böyle hissediliyorsa çok teşekkür ederim. Her zaman daha iyisini yapmanın hırsı ve azmi içindeyim. Elimden geleni yapıyorum. Sadrettin’le güzel bir bağ kurdum. Benim ihtiyacım olan malzeme Sadrettin’de varmış, sinirini rahmetli dayıma benzetiyorum. Seyirci de bu sıcaklığı bulduysa ne ala…

Senin içinde de varmış bir Sadrettin…

(Gülüyor) Hepimizin içinde bir Sadrettin yok mu? İyi tarafları da var ama o her şeyi yapabilecek biri. Sadrettin için net bir şey söyleyemem. Bir bakıyorum dünyanın en vicdanlı en âşık adamı, bir bakıyorum gereksiz yere sinirlenip adam öldüren bir cani…

Sadrettin ilk başlarda çok sertti. Âşık olduktan sonra değişti sanki biraz.

Kadınlar yola getirdi galiba. Karısının dırdırından bezip artık yumuşama evresine geçmiş olabilir (gülüyor).

Yeni sezonda neler olacak?

Bilmiyoruz ki…

Tabii canım kesin bilmiyorsundur… Çekimler başladı değil mi?

(Gülüyoruz) Evet, ilk bölümü bitirdik bile ikinci bölümü çekeceğiz.

Sadrettin’le ilgili olumsuz şeyler duyuyor musun?

Genelde espri yapıyorlar ve çok ilginç ki Sadrettin’e hak veriyorlar.

SOSYAL BİR ADAM DEĞİLİM

Sadrettin çok sinirli biri. Peki, sen sinirlenince nasıl olursun?


Valla ben de sinirlenince Sadrettin’e benziyorum. Kontrolümü kaybediyorum, pişman olacağım şeyler yapıyorum. Sinirimi minimumda tutmaya, o patlama anını yaşamamaya çalışıyorum. Normale dönmem bayağı zamanımı alıyor. İstanbul’da yaşıyoruz. Herkesin canı burnunda. Bu sadece benimle ilgili bir durum da değil. Dikkatli olmalıyız, herkesin kendine çeki düzen vermesi lazım. Etrafta bir sürü Sadrettin görüyorum. Biraz daha sakin, biraz daharahat olmalıyız.

Artık yolda rahat yürüyemiyorsundur...

Eskiden insanların beni tanıdığını zannediyordum, yanılmışım. Artık bir mekâna gittiğimde daha dikkatli davranıyorum.

Gördüğün ilgi karşısında kendini nasıl hissediyorsun?

İyi hissediyorum ama sosyal bir adam değilim. Asosyalim biraz. Utanıp sıkılabiliyorum bazen.

Beğenilmek, sevilmek hoşuna gitmiyor mu?

Gitmez mi, gidiyor. Çok güzel bir şey, insanlar acayip sıcak karşılıyor, seviyorlar.

Peki, halkın içine karışıyor musun? Mesela toplu taşıma aracı kullanıyor musun?

Eskiden metroya çok rahat biniyordum ama artık o kadar rahat değilim. Çünkü akşam ekranda saçları jöleli, belinde silah takım elbiseli Sadrettin’i, sabah saç baş dağınık, spor ayakkabı ve spor kıyafetle metroda gördüklerinde işin büyüsü bozulur gibi geliyor. Yoksa metrobüssüz,
metrosuz hayat mı geçer İstanbul’da.

ÖYLE BİR ŞEY SORDUN Kİ…

Artık hayranların da arttı. Özellikle kadın hayranlarının ilgisi yoğundur herhalde…


Yani, eh işte (gülüyor)

İlgi bu kadar üzerindeyken, normal davranman mümkün oluyor mu?

İşin getirdiği o ilgiyi çok üstüme alınmıyorum. Meslekte aşağı yukarı 10-12 sene oldu, işin en başında bunu öğrendim.

Hayata ve kadınlara bakış açın değişti mi?

Öyle bir soru sordun ki hiç düşünmemiştim, şu an düşünmeye başladım…

Bir röportajında “Aşka inanmıyorum” demişsin. Ya karşına biri çıkarsa çok âşık olursan…

Çıksın değişir o zaman (kahkahalar). Onu şimdiye kadar yaşadığım tecrübeler söyletmiştir, belki de benim şanssızlığımdı, bilmiyorum. Etrafımda gördüklerim hoş değil. Artık büyük aşk yaşayan da kalmadı, görmüyorum. Aşk; yüksek bir duygu hali, tehlikeli sularda yüzüyorsun ve hata yapmaya çok müsait oluyorsun. Çok âşık olunca da kaybedip kaçsın diye elinden geleni yapıyorsun. Galiba aşka inanmamakta fayda var (kahkahalar).

Sen nasıl âşık oluyorsun?

Saçmalıyorum işte.

Kimisi ustaca bastırabilir duygularını. Sen öyle değilsin o zaman… Zirvede yaşıyorsun anladığım kadarıyla…

Tabii… Aşk bastırılacak bir şey mi ya? Zaten o bastıranlar başarıyor işi. Hem âşık olup hem de soğukkanlı kalabilmek bence zekâ gerektiren bir şey. O da bende yok galiba. Akrep burcuyum, iyice kontrolden çıkıyorum. Bir kova olaydım belki (kahkahalar).

Bir kadında aradığın en önemli özellik ne?

Valla o da değişiklik göstermeye başladı. Önceliğim kesinlikle aklıselim biri olması. Bakımlı ve biraz ağırbaşlı olmalı. Taşbebek sevmiyorum, bilmiyorum belki de kıskançlığımdan ya da kendime güvensizliğimden. İnsan olsun işte.

Çok mu kıskançsın?

Kıskancım, çok kıskancım hem de. O duyguyu da hiç sevmiyorum. Bu duyguyu hissettiğimi fark ettiğimde kaçma, uzaklaşma ihtiyacı duyuyorum. Allah herkese hayırlı kısmetler versin.

Aşk acısı çekince nasıl biri oluyorsun?

Kapatıyorum kendimi, depresyona giriyorum, evden çıkmıyorum,kimseyle görüşmüyorum.Evet, evet öyle şeyler yapıyorum.

Şu an biri var mı hayatında?

Şu an yok.

İster misin?

Hayırlısı diyelim, kim istemez? Nasip kısmet bu işler. Çok zorlamanın da bir anlamı yok. Artıkhayatı paylaşabileceğin kişiyi istiyorsun. Bir sürü ortak nokta arıyorsun. Doğru insanı bulmak kolay değil.Tabii ki ben de isterim ailem olsun.

ERGENLİK BUNALIMLARIYDI

Biraz ailenden bahsetsene…


Babam rahmetli oldu. Üç tane ablam var, annem de emekli.

Ailede var mı tiyatrocu?

Ailemde tiyatrocu yok, ortanca ablam Sahne Tasarım mezunu, mesleğe de onun yönlendirmesiyle başladım. Ailemde profesyonel olarak bu işi yapan yok. Ama dayımlar anlatırdı, gençken Hababam Sınıfı’nda oynamışlar. Aile toplandığında da taklitler falan yapılırdı.
Bilmiyorum, her aile böyle midir?

Kaç yaşında oyuncu olmaya karar verdin?

Yirmi… Ondan önce de istiyordum ama hayata geçiremiyordum. Ergenlik bunalımları olduğunu düşünüyordum. Birkaç işte çalıştım baktım olmuyor, içimde hep bir oyuncu olma isteği. Bir gün “Ötelememem gereken bir durum mu bu?” dedim ve geç karar vermeme rağmen, 22 yaşımda konservatuvara girdim.

Farklı karakterleri oynamak istiyorum

‘Barut Fıçısı’ adlı tiyatro oyununu anlatır mısın?

İstanbul Halk Tiyatrosu’nda oynayacağız, provalara başladık. Birkaç eksiğimiz kaldı. Tiyatro, 13 tane kısa oyundan ve öyküden oluşan bir oyun olacak.

Nasıl bir karaktere hayat veriyorsun?

Kadromuz altı erkek ve bir kadından oluşuyor. Herkes iki-üç tane bu kısa öykünün içinde olacak. Dolayısıyla değişik karakterler olacak. Ama şu anda oynadığımdan çok farklı şeyleri oynama şansım olacak. Öyle istiyorum, güzel olacak.
Konular Röportaj