Ayçin İnci: "Tiyatroda popülarite azalıyor"

Bir süredir dizilerden uzak duran Ayçin İnci, yönetmenliğini ve sunuculuğunu Okan Bayülgen’in yaptığı ‘Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’ ile izleyici karşısına çıkıyor. Güzel oyuncu interaktif oyunda yaşam koçu Sibel Alkan karakterini canlandırıyor.

Ayçin İnci: "Tiyatroda popülarite azalıyor"
Ayçin İnci'nin Akşam'da yer alan röportajı...

İnteraktif bir oyun olan ‘‘Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda yer alıyorsunuz. Sahneniz nasıl geçiyor?


Her hafta oyunumuzu tüm hava koşullarına rağmen, çok kalabalık bir seyirci kitlesi izliyor. Hemen hemen herkes ilgili, oyuna katılım sağlamanın, oyuncularla ve Okan’la iletişim halinde olmanın farklı bir deneyim olduğu konusunda da hemfikir görünüyorlar. Ne diyebilirim ki?  Seyircimiz mutlu, biz de mutluyuz.

Bize biraz rolünüzden bahseder misiniz?

Büyük bir şirketin yıldönümü yemeğinde cinayet işleniyor. Ben o şirket sahibinin damadı Kaan’ın yaşam koçu Sibel Alkan’ım. Sibel de diğer tüm oyuncular gibi oyun boyunca şüphelilerden biri ve çeşitli sorularla zan altında. Bu kadınla ilgili sırlar da oyunun sonlarına doğru bir bir ortaya dökülüyor. Orada olma amacı ne? Hangi entrikaların içinde? Oyun boyunca tüm gerçekler su yüzüne çıkıyor.

OKAN OYUNCULARINA EŞİT DAVRANAN BİR YÖNETMEN

Okan Bayülgen’le çalışmak nasıl bir duygu? Zor yanları var mı?


Okan oyuncularına eşit davranan, değer veren, çok ilgili ve düşünceli bir işveren olmasının yanı sıra, çok da saygıdeğer bir yönetmen. Oyunun provaları esnasında tabii ki bizleri olumlu anlamda zorladığı anlar da oldu. Zaten yönetmenlik de her ortaya konulana ‘evet’ demek değildir. Ama bence onun en güzel yanı, oyuncusu parlak bir şey bulduğunda, oradan yol alması için onunla soluk alıp veren bir yol gösterici olması.

Sahneye çıkmadan önce yaptığınız totemleriniz var mı?

Kendi kendime haydi bakalım der ve bir besmele çekip sağ ayakla merdivenleri inmeye başlarım. Başka bir totem ya da uğura inanmıyorum. Nesnelere ya da davranışlara böyle anlamlar yüklemekten kaçınırım.

Oyunculuk maceranız nasıl başladı?

Üniversitedeyken aynı zamanda reklam filmlerinde rol alıyordum. Bunlardan biri bir yapımcının ilgisini çekmiş. Bu hanım ertesi gün beni aradı ve tanışmak için şirkete davet etti. Benim başta çekincelerim vardı ama o beni ikna etti ve ilk dizim ‘Kurşun Yarası’nın çekimlerine başlamadan iki ay boyunca hem sahnelere hem de Rum aksanına çalıştırıldım. Dizi biter bitmez Şahika Tekand Oyunculuk Atölyesi’ne devam ettim. 13 yıldır bu mesleği yapıyorum, her aldığım rol, içimdeki başka kapıları açmama ve ardındakileri görmeme sebep oluyor. Ben sabit, aynılığından şikayet edeceğim bir iş sahasındansa, heyecanlandıran, yenilikler sunan bir mesleğin parçası olmaya yatkınım.

MASAL ATÖLYESİ HAYALİM VAR

Hayatınızın dönüm noktası ne zamandı?


Benim hayatım; dönüm noktaları, ezber bozmalar, yeniden inşa etmeler gibi süreçlerden çokça içeriyor. Ve bana göre her seferinde olumlu bir değişim yaşadım. Şimdilerde ise deneyimlerimin meyvelerini topladığım ‘amasız’, ‘keşkesiz’ bir yaştayım.

Ayçin İnci’nin hayalleri ve hedefi. Hayallerin gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz? 

Hayatta en son kaybetmek istediğim şeyler umutlarım ve hayallerim olurdu. Hayal kurmak bir kapı açmak demektir. Umut ise o kapının ardındaki verimlilik için tüm güçlerin harekete geçeceğine inanmaktır. Şimdilerde yetişkinler ve çocuklar için bir masal atölyesi kurma hayalim var. Tek kişilik tiyatro gibi, bazen bir perküsyon eşliğinde etkileyici hikâyeleri anlatmak ve izleyenlere de deneyimlettirmek istiyorum.

Peki hayal ettiğiniz yerde misiniz?

Mesleki olarak hedeflerim var ama gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin ben yine yeniden hayaller kurarım. Dolayısıyla gözüme kestirdiğim bir zirve vs. gibi bir doruk noktası yok. Bir dağcıyı düşünün, tek bir zirveye bayrak dikince işi biter mi? Benim hayalini kurduğum yerler zahiri değil, batıni olarak beslendiğim yerlerdedir.

ŞÖHRET İNİŞLİ ÇIKIŞLI BİR DURUM

Şöhretin kötü yanları neler?


Televizyonda uzun soluklu bir dizi yapınca, bu süreç şöhreti de peşinde getiriyor. Bir süre tiyatroda rol alınca o popülarite azalıyor. Şöhret çok inişli çıkışlı bir durum. Hiçbir zaman şöhret odaklı olmadım. Yaptığın iş iyiyse zaten o doğallıkla geliyor. Tüm gözler üzerinize çevrilmeye başladığında herhangi biri kadar özgür olmadığınızı da deneyimlemeye başlıyorsunuz. Diğerleri bir kararlarında en fazla aile/çevre/ya da mahalle baskısını düşünüp canlarını sıkarlarken, sizin hakkınızda en ufak bir durumda herkes tarafından yargılanma hakkı varmış gibi yıpratıcı eleştirilere, yersizce ahkâmlara maruz kalabiliyorsunuz. Ama zamanla bu konuda da ne yapmanız gerektiğiyle ilgili tecrübeler kazanıyor ve görmezden gelmeyi öğreniyorsunuz.

İş dışında neler yapıyorsunuz?

Bir yazar ekibiyle birlikte geçen yıl Yekta Kopan editörlüğünde “İpekli Mendil” adlı öykü sözlüğü kitabını çıkardık. Ardından Antakya’da Narlıca Anadolu Lisesi’ne “İpekli Mendil Kütüphanesi”ni kurduk ve faaliyete geçirdik. Şimdi de aynı yazar ekibiyle bir Yaşar Kemal projesi üzerine çalışma başlattık. Bakalım nereye evrilecek?

ARTIK BİR DİZİ İSTİYORUM

Tiyatromuz gayet dolu ve bizim oyunda katil de değiştiği için iki üç kez izleyen seyircilerimiz var. Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası olarak normalde gece kulübü olan Sahne İstanbul’da oynuyoruz. Ayrıca ben bir dizide rol aldığımda da reytinglere takılıp canını sıkmaktansa yaptığım işin en iyisi olması için kendi performansıma odaklanırım. Bu aralar çok yoğunum ama yaz sezonu için artık ben de beğendiğim bir senaryoyu onaylayıp, beni ekranlardan takip edenlerle buluşacağım.
Konular Röportaj