Burak Tozkoparan: '100 kiloydum'

Bu işe nasıl dâhil olduğunu ve ilk heyecanını konuştuğumuz Tozkoparan, En büyük şansının Erkan Petekkaya olduğunu söylüyor

Burak Tozkoparan: '100 kiloydum'
Akşam'dan Aysun Yıldız'ın röportajı...

Oyuncu olmak yokmuş aklında. Nasıl oldu da oldun?
Evet, yoktu. İki yıl önce başladı her şey ve çok çabuk sonuca bağlandı. Bu kadar hızlı sürede sonuçlanacağını beklemiyordum. Müzisyenim normalde.

Diziden önce neler yapıyordun?
Ne yazık ki hayatım boyunca çok çalışkan bir öğrenci olamadım. Liseyi, müzisyenliğimi kullanarak bitirdim.

Üniversiteyi nasıl kazandın?
Lise grubumla müzik yarışmalarına katılıyorduk. “Kastal” adlı bir yarışmada birinci oldum. Özel bir üniversite sponsordu bu yarışmaya ve 5 kişiye burs veriyordu. O burslardan birini aldım. Aklımın ucundan oyunculuğa dair hiçbir şey geçmiyordu. Zaten 100 kiloydum. Dış görünüşe önem veren biri de değildim. Günde 7-8 saat davul çalıyordum. Asosyal biriydim. “Ne okumalıyım?” derken “Sinema-televizyon okuyayım” dedim.

Oyuncu olmak için mi?
Hayır, hayır davul videolarımı, kliplerimi kendim çekerim diye sinema-televizyon bölümünü tercih ettim. Hazırlıktan sonra hocam Burçak Evren, ne olacağımı sordu; “Müzisyenim” dedim. “Sen oyunculuğu bir dene, ajansa kaydol bakalım ne olacak” dedi. “Bir deneyeyim şansımı nasıl olsa kaybedeceğim bir şey yok” diye düşündüm. Bizim mahallede tanıdığım bir abimiz  vasıtasıyla bir yere yazıldım. İlk gittiğim reklam filmi görüşmesinde seçildim. Kıvanç Tatlıtuğ’un küçüklüğünü oynadım. Sonra iki reklamda daha oynadım ve dizi görüşmeleri gelmeye başladı.

KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİM YOKTU

Paramparça dizisine nasıl dâhil oldun?
Güzel bir tesadüf oldu. Bir gün konserim vardı aynı günün akşamı Paramparça dizisi için seçmelere çağırdılar.

Heyecanlandın mı?
En ufak bir heyecanım olduğunu söyleyemem çünkü kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Nasılsa akşam konsere gidecektim ve eğlenecektim (gülüyor). 2-3 hafta geçti aradan ve aradılar beni. Yapımcı görüşmemin olduğunu söylediler. İşte o gün heyecan başladı. Çünkü İşler ciddiye bindi. Büyük isimler var.

Yapımcıyla görüştükten sonra ne oldu?
Yönetmen görüşmesi, birçok kişiyle konuşuldu edildi.

Nasıl bir süreçti?
Adamı, çok garip kafalara sokan bir süreçti.

Nereden nereye dedin mi?
Nereden nereye… Her şey netleştiği an benim heyecanım başladı ve hiç bitmedi. Bu günde devam ediyor. Şu an bu konuşmayı yaparken de çok heyecanlıyım çünkü hayatımda üçüncü veya dördündü kez röportaj veriyorum.

TEBRİK EDİYORLAR ŞAŞIRIYORUM

Her hafta 3 grupta birinci çıkıyor dizi. Artık herkes tanıyor seni. Dışarıda durumlar nasıl?
Evet, öyle bir durumda var. Hiç tanımadığım insanlar dışarıda tebrik ediyor beni şaşırıyorum. Geçen gece dışarı çıktım. Biri çevirdi beni “Bak gece vakti dışarıdasın dikkat et! Sonra araba patlatıyorsun” dedi. Gece kulübüne onuncu çıkışım falandır; kapıdakiler tanıyor ve direkt alıyor içeri.

Tanınmak güzel mi?
Tabii canım, biz abimle gece bir mekâna giderken, “Acaba bizi içeri alırlar mı?” diye düşünüp korkuyla yaklaşırdık kapıya (kahkahalar). Şimdi direkt “Vay, Ozan hoş geldin” diyorlar. Güzel oluyor.

Kızların ilgisi nasıl?
İnanılmaz. Özellikle 16-20 yaş arası. Bu işe başlayalı altı ay oldu. Altı aydır hiç üzüldüğümü hatırlamıyorum. Üzgün olsam bile sosyal medyada ki hesaplarımı açıp benimle ilgili yazdıkları ve yaptıkları şeylere bakıyorum. Mutlu oluyorum. Normal bir günde 60-70 mesaj alıyorsam dizi yayımlandığında bu 400’e 500’e çıkıyor. Moralim bozuk diyelim ki bugün; olsun, nasıl olsa akşam yeni mesajlar gelecek (kahkahalar).

ARTIK RAHATIM

Altı ay öncesine dönelim. Sette ilk günün, ilk deneyimin… Neler hissettin?
Hayatımın en zor günüydü, çok net. Bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Ama Erkan Abi (Petekkaya) gibi bir şansım var. Benim en büyük şansım Erkan Petekkaya ve Cevdet Mercan’dır. Çünkü psikolojik olarak bu kadar gazlayan, bu kadar yapmaya yönelik seni umutlandıran, güçlendiren çok az adam var. Çok şanslı hissediyorum kendimi. Herkes yardımcı oluyor. Nurgül Abla, Ebru Abla… Erkan Abi’yle daha çok sahnem var ve erkek olduğu için daha çok yakınız. Cihan Hocayla (Canova) bu sıralar sahnemiz çok. İnanılmaz komik bir adam, oda çok rahatlatıyor ama artık ben de rahatım.

Geçtim o evreleri diyorsun.
Yok, öyle demeyelim de setteki herkes ailem gibi oldu. Kameramana, “Uğur güzel çek” diyebiliyorum. Eskiden olsa “Abi burada mı durayım, şurada mı durayım” diye sorardım. Herkesle iletişimim daha iyi artık.

HAZAL RUH HASTASI

Dizide Cansuy’la Hazal’ın yerinde olsaydın ne yapardın?
İkisinin de yerinde olmak istemezdim. Olsaydım da ikisinin de yaptıklarını yapamazdım. Çok tutarsız ve dengesiz hareketleri var. Hazal, zaten başlı başına ruh hastası… Yolda bana “Şu Hazal’a söyle de düzeltsin kendini” diyorlar (gülüyor).

Sana nasıl yorumlar yapıyorlar peki?
Mesela hayatımda ilk yakınlaşma sahnesini çektim ve inanılmaz şeyler, kötü yorumlar okudum. Söyleyemem buradan.

Genç kızlar kıskanıyordur seni, o yüzden kötü yorumlar yapıyorlardır.
Evet, biraz var kıskançlık. Dizide partnerim olan kıza çok çektirdiler.

BİR KERE ÂŞIK OLDUM!

Sevgilin var mı?
Hayır, yok. Zaten vaktimde yok.

Âşık oldun mu hiç?
Galiba bir kere oldum ya. Hayatımda bir kızı hatırlıyorum oda o.

Peki, istiyor musun yeni bir aşk?
Mutlaka. İsterim ama hangi vakitte.

Set dışında neler yapıyorsun?
Okula gidiyorum, davul çalıyorum aralarda konser veriyorum.

Davuldan vazgeçmedin…
Yok, o vazgeçilecek bir sevda değil. Çünkü çok net onun sayesinde buradayım. Davul sayesinde kilo verdim. Davul sayesinde televizyona çıktım. Davul sayesinde okul kazandım.

MÜTEVAZILIK YAPMAYACAĞIM

Bundan sonra neler yapmak istiyorsun.
Paramparça Türkiye’nin 1 numaralı dizisi. Bu konuda mütevazılık yapmayacağım. Çünkü başarılar ve aldığımız reyting ortada. Çok teklif geliyor. Şu ana kadar dört beş tane sinema filmi geldi. Ama henüz onu kaldırabilecek potansiyele sahip olduğumu düşünmüyorum. Bazı şeyleri yedire yedire yapmak gerekiyor. Böyle bir işten sonra kendimi daha da yüceltecek yükseltecek bir iş isterim. O yüzden şu an Ozan karakterine yönlenmiş durumdayım.

BANA TOKAT GİBİ BİR CÜMLE OLDU

Kilo vermeni anlatır mısın?
Lise dönemimde sürekli bilgisayar oyunu oynardım. Dediğim gibi asosyaldim. O süreç içerisinde sürekli yiyordum ve şişiyordum. Spor yok hiçbir şey yok. Bir gün ailemle Antalya’ya tatile gittik. Rus bir kadın yaklaştı yanıma ve İngilizce “Suratın çok güzel ama bir taraflarında benim kadar” dedi. Bu bana tokat gibi bir cümle oldu. O gün gidip aynaya baktım. Kadın haklıydı ve kilo vermeye karar verdim. 2 yıl boyunca çok düzenli, disiplinli bir şekilde spor ve diyet yaptım. 100 kilodan buralara geldim.

Kilo verenlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Biraz sıkarlarsa kendilerini, hayattan daha çok zevk alacaklar. Ve bir sürü kapı açılacak. Duruş, fizik gerçekten çok önemli.
Konular Röportaj