Burcu Kıratlı bilinmeyenlerini anlattı
"Kimisi kaçtıkça kovalanmak ister. Ben karşımdakinin beni çok sevdiğini görünce bağlananlardanım. Ufacık bir sevgi şüphesi hissettiğim anda bende bir soğuma oluyor."
Burcu Kıratlı, magazin basınının duayenlerinden Kenan Erçetingöz’ün
kızı. Son dönemin en popüler isimlerinden Ahmet Kural’ın eski
nişanlısı. “Peri Masalı” filminde beline kadar
uzanan saçlarını kazıtarak gündeme oturan bir oyuncu. Ama tüm
bunlar bir yana ben Burcu’ya bakınca çok güzel bir genç kadın
görüyorum. Kalbinin güzelliği yüzüne yansıyan bir kadın...
Röportajı okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.
* Biraz kendini anlatsana bize.
- 1989 Temmuz’unda, İstanbul’da doğdum. Koç burcuyum.
* Kaç kardeşsiniz?
- Benim öz kardeşim yok. Levent var. Kenan Abi’nin ilk evliliğinden
olan oğlu. Bir de öz babamın diğer eşinden iki çocuğu var.
* Kenan Erçetingöz üvey baban ama aranızda kuvvetli bir bağ
var. Kaç yaşından beri tanıyorsun onu?
- Annem ve babam ben çok küçükken ayrılmış. Onları hiç bir arada
görmedim. 6 yaşında tanıştım Kenan Abi ile ve 19 yaşıma gelene
kadar aynı evde yaşadık.
* Öz babanla nasıldı ilişkiler?
- Baba tarafımla bağlarım hiçbir zaman kopmadı. Hâlâ görüşüyoruz.
Ama babamla hep kopuk bir ilişkimiz oldu. Çok fazla görüşmedik.
Onun işleri çok yoğundu.
* Mesleği ne?
- Dört büyüklerin lisanslı ayakkabılarını yapıyordu. O yüzden hep
yurtdışına gidip geliyordu. Benim şansım Kenan Erçetingöz oldu.
Baba yokluğu hissettirmedi bana.
* Baba diyor muydun?
- Evet. Biz baba kız arasında yaşanabilecek her şeyi yaşadık.
Azarlardı, kızardı, ceza verirdi. Gece telefon çaldığında, telefon
bir hafta yasaklanırdı. Akşamları 7’ye kadar iznim vardı.
* Kaç yaşına kadar sürdü bu?
- 18’e kadar. Tabii evde her cumartesi bir ağlama seansı “Ben de
çıkmak istiyorum” diye...
BABAMA “EVDEYİM” DESEM “FOTOĞRAF YOLLA”
DER
* Hafta sonu dahil?
- Tabii tabii. Çok sıkıydı. Hâlâ öyle... Hâlâ ben evdeyken mesaj
atar “Ne yapıyorsun?”, “Neredesin?” diye. “Evdeyim babacığım”
derim, “Fotoğraf yolla” der.
* Şaka yapıyorsun!
- Hayır... Sesim birazcık kötü olsun, “Ne oldu, anlat bakalım. Hadi
seninle bir alışverişe çıkalım” der. Amerika’ya gidilirdi tatile,
bana daha çok şey alınırdı hep. Kız çocuğuyum diye. Evde büyük oda
bana verilirdi, küçük oda Levent’e.
* Annen Gül de camiada çok sevilen, sayılan isimlerden.
Onunla nasıl ilişkin?
- Abla kardeş gibiyiz. Her şeyimi bilir. Dertleşiriz. Arkadaş
gibidir.
* Çocukken en çok kimler gelir giderdi sizin
eve?
- Bizim evde her pazar mangal gecesi olurdu. Oraya herkes gelirdi,
magazin programı izliyormuş gibi olurdum (gülüyor)...
* Böyle bir anne babanın kızı olmanın ne gibi avantajları
oldu?
- Bir mekana gideriz, insanlar hemen pervane olur. Kuralları vardı
babamın. “Sen oturacaksın masada, sana selam vermek isteyen yanına
gelecek” derdi mesela...
* Başka?
- Mesela ben gece dışarı çıkmak istediğimde alıp Reina’ya götürdü.
Oradaki sarhoş kızları gösterip, “Daha çok yolun başındasın, şimdi
kafan ayık ve görüyorsun, böyle mi olmak istersin?” dedi. Sonra
daha düzgün, daha kaliteli oturan kızları gösterip “Yoksa böyle mi
görünmek istersin?” dedi. O gece yaşadıklarım bilinçaltıma öyle bir
yerleşti ki, “Böyle dik girdim mekana dik çıkmak zorundayım” algısı
oluştuğu için ben hiç sarhoş olamıyorum.
* Hiç sarhoş olmuyor musun?
- Hiç. Ve arkadaşlarım bundan şikayetçi.
* Ne olmak istiyordun çocukken?
- Oyuncu ama izin vermiyorlardı.
* Neden?
- Oyuncu olmak istediğimi ilk söylediğimde geçici bir heves
olduğunu düşündüler. Babam “Bu piyasa göründüğü gibi değil.
Özellikle bir kadın için ayakta durmak çok zor” dedi ve izin
vermedi.
* Nasıl kırdın zinciri?
- Oyuncu olmama izin çıkmayınca ben de Görsel İletişim Tasarım
bölümünü yazdım. Ama o zamanlarda bile günlüğüme “Biliyorum bir gün
oyuncu olacağım” yazmışım pembe kalemlerle. En son dayanamayıp
kendi kendimi Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne yazdırdım.
* Gizli mi yazıldın?
- Tabii. Müjdat Hoca bir sınav açmıştı, 350 kişilik katılım
oldu.
ERKEKLER UZUN SAÇ SEVİP KISA SAÇA AŞIK
OLUYORLAR
* Meslek hayatının dönüm noktası nedir?
- “Peri Masalı” filmi. Normalde pek radikal kararlar alabilen biri
değilim ve saçlarımdan vazgeçmem hayatımın dönüm noktası oldu.
* Saçların uzun muydu?
- 13-14 yaşımdan beri hep belime kadardı. Burcu denilince akla saç
gelirdi. O yüzden kimse inanmadı zaten. Herkes photoshop sandı.
* Kesim anı nasıldı?
- Çok zor. Bir kere Peri karakteri çok mutlu bir kız. Saçım
kesilirken de mutlu olmamı istediler benden.
* Sen ne yaptın?
- Ne yapayım, ağladım! Yönetmenimiz benimle konuşuyor,
“Yapabilirsin, güveniyoruz sana” diyor. Tam set başlayacak ağlamaya
başlıyorum, kesiyoruz. Sonra “Ben yapamayacağım galiba çok özür
dilerim” dedim ve kalktım. 20 dakika çay molası verildi.
* Ne oldu o arada?
- Kendi kendime kalıp toparlandım. Babamla konuştum hemen. O beni
biraz rahatlattı. Sete girdim. “Tamam artık Burcu değilim,
Peri’yim” dedim, sandalyeye oturdum. Tek planda çektik ve bittikten
sonra ben ağlamaya başlayınca bütün set ekibi beni alkışladı. Çünkü
onlar aralarında “Büyük ihtimalle üç gün bunu çekemeyeceğiz”
demişler.
* Ne değiştirdi kısa saç hayatında?
- Büyüdüğümü, olgunlaştığımı ve daha kadınsı olduğumu düşünüyorum
artık.
* Erkekler uzun saç seviyor ama...
- Galiba... Ama şunu anladım ki uzun saçı sevip kısa saça aşık
oluyorlar. Çok güzel tepkiler aldım. Herkes “Sakın uzatma” diyor.
Bir kişi bile uzatmamı istemedi.
* Kıskanç biri misin? En çok neyi kıskanırsın?
- Evet. Çok kıskancım. En sevdiklerimi çok kıskanırım.
* İstediğin rol başkasına gitti, kıskanır
mısın?
- Yok öyle kıskançlıklarım. Benimki tamamen duygusal. Mesela
köpeğim benden çok bir başkasıyla ilgilendiği zaman onu
kıskanabiliyorum. Ben birazcık sevgi arsızıyım galiba.
* Ne güzel işte, seni etkilemek için sevmek
yeterli...
- Kimisi kaçtıkça kovalanmak ister. Ben karşımdakinin beni çok
sevdiğini görünce bağlananlardanım. Ufacık bir sevgi şüphesi
hissettiğim anda bende bir soğuma oluyor.
AŞK, KRİTERİ OLAN BİR ŞEY DEĞİL
* Aşk hayatın ne durumda?
- Aşk güzel bir şey (gülüyor).
* Şu an biri yok hayatında yani...
- Kimse yok. Ama yarın ya da buradan çıkınca birine aşık
olabilirim, kısmet işi...
* Nasıl birine aşık olursun?
- Hiç öyle kriterlerim yok. Zaten kriteri olabilecek bir şey değil
aşk. Görürsün ve o an içinden bir şey akıp gider, “aşık oldum”
dersin. Hatta diyemezsin çok sonra anlarsın. Bakarsın
heyecanlanırsın, ne oluyor dersin.
* İlk aşkını hatırlıyor musun?
- Hatırlıyorum.
* Kaç yaşındaydın?
- Ortaokuldaydım. Ama ölüp bitiyordum yani. O da bana aşıktı.
Birbirimize mektuplar yazıyorduk.
* Babanın haberi var mıydı?
- Yoktu ama tanıyordu.
ARTIK AHMET’LE HİÇ GÖRÜŞMÜYORUZ
* Eski nişanlın Ahmet Kural’ı sormazsam olmaz. Görüşüyor
musun?
- Görüşmüyoruz.
* Bir yerlerde tesadüfen de mi
karşılaşmadınız?
- İki kez karşılaştık. Onda da öyle...
* Merhaba merhaba?
- Yok.
* O bile yok?
- Yani...
* Böyle büyük bir aşk yaşadıktan sonra insanların birbirine
bu kadar yabancılaşması doğru geliyor mu?
- Kendi eski ilişkimi baz alarak söylemiyorum ama bana yanlış
geliyor yabancılaşmak. Annenden babandan daha çok şey paylaşıp,
hayatı tamamen onun üstüne kurup sonra yabancı gibi olmak çok
yanlış ve acımasızca. Ama maalesef hayatın döngüsü bu.
YAŞLANMAK İSTEMİYORUM
* 60 yaşında nerede hayal ediyorsun kendini?
- O kadar yaşlanmak istemiyorum.
* Ne yapacaksın?
- Kendimi o kadar yaşlı görmek istemiyorum açıkçası.
* Estetiğe nasıl bakıyorsun?
- Hiç düşünmüyorum. Çünkü zaten mesleğim bunu kaldırmaz.
Mimiklerimi kaybedersem hiç hoş olmaz.
ÖMÜR GEDİK / HÜRRİYET