Ceyda Düvenci Amerika'ya mı taşınıyor?..

Kızı Melisa’nın tedavisi için senede iki ay Amerika’da kalan Ceyda Düvenci, temelli oraya taşınmak istediğini söyledi.

Ceyda Düvenci Amerika'ya mı taşınıyor?..
Milliyet'ten Senem Aydın'ın röportajı...

- Kısa bir süre önce Chicago’da ameliyat oldunuz. Şimdi nasılsınız?


Çok iyiyim. TAC’ın iyileşme süreci bir ila üç ay arası sürüyor. Benim de 1.5 ay oldu. Aslında bu konuyu sadece çevremdeki dostlarımla paylaşmayı düşünüyordum ama ameliyat sonrası Dr Arthur Haney, “Dünya genelinde böyle bir sorun var. Madem bu kadar bilinirliliğin var, ülkende de anlatmalısın” dedi. Yani ameliyatın boyutu biraz ‘sosyal sorumluluk’ olduğu için bahsediyorum. Servikal yetmezliği olan tüm kadınların geçirmesi gerektiği söylenen bir operasyon.

- Şu anki konsantrasyonunuz ve heyecanınız ne durumda?

Tek konsantrasyonum ve en büyük heyecanım ‘Babam ve Ailesi’. Okuduğum en güçlü senaryoydu. Karakter, okuduğum en altı dolu karakterdi.

- Bülent İnal ve Ayça Bingöl’le daha önce çalışmış mıydınız?

Bülent’le 20 yıl önce bir projede yer almıştık. Çok eski arkadaşım. Ayça, zaten tiyatroda hayranlıkla seyrettiğim bir oyuncu. Onlarla oynamaktan keyif alıyorum. Çünkü bir süre sonra şu önemli oluyor; ailesine düşkün, çocuğunu seven, eşine bağlı ve mesleğini ciddiyetle yapan rol arkadaşı. Dolayısıyla üçümüz de özel hayatında mutlu, evine koşarak giden, çocuklarına bağlı anne ve babalarız. Bu da bence sete başka bir sinerji getiriyor.

- ‘Babam ve Ailesi’nde nasıl bir roldesiniz?

Suzan, zengin bir ailenin kızı. Hayallerini bırakmış, erken yaşta evlenmiş. Adanalı ve çok aşık olduğu bir kocası var. Dominant olmaya çalışıyor. Mutlu bir evliliği olduğunu sanırken dünya tersine dönüyor.

- Suzan’ın dominant tarafı sizde var mı?

Değişiyor duruma göre. Bir organizasyon ve koordinasyon durumum var ama bizde ilk ve son söz Bülent’te (Şakrak). Ben organize ederim, neticelendirmesini Bülent yapar. Hayatımda ilk kez bu böyle ve çok keyifli...

- Belki de birçok insana zor gelebilecek bir hayatın içinde çıkardığınız ajanda ve sosyal medya paylaşımlarınızla mutluluk saçıyorsunuz...

Sosyal medya konusunda başta biraz ikilemde kalıyordum ama sonra şuna inandım; insanları motive etmek ve biraz gülümsetmek lazım. Sırf bunun için hayatımın belli zamanlarını paylaşmakta sakınca görmüyorum.

Güzel bir fotoğraf gördüğümüzde iyi hissediyorsak, ben de bunun elçilerinden biri olabilirim. Uzaktan zor görünen hayatın aslında öyle olmadığını ve yaşadığım mutlulukları gösterip, üzüldüklerinde buna değip değmeyeceğini düşündürme duygusu ajandayı da yapmamın temel sebebiydi. Çünkü mutluluğa çok ihtiyacımız var. Çok acı saçılıyor etrafa. Kötü haberler, iyi gitmeyen şeyler var. O yüzden ben de bunun tersine bireysel bir hareket başlatmak istedim. Ajandamı kullananlardan çok olumlu yorumlar aldım, bu yüzden de yeni yıl ajandası için çalışmaya başladım.

- Bir ayağınız hep Amerika’da, temelli oraya yerleşmeyi düşünüyor musunuz?

Evet, Amerika’da yaşamak istiyorum. Kızım için istiyorum bunu. Çünkü Melisa orada bir birey ve çok mutlu. Ben de bir anne olarak kızımın mutluluğu için her şeyden vazgeçebilirim. Hayat arkadaşım da öyle düşünüyor. Dolayısıyla amacımız ileride orada yaşamak. Melisa’nın sağlıklı, meslek sahibi bir birey olması ve yuva kurabilmesi için bunun şart olduğunu görüyorum.

‘Bülent, Melisa’nın en yakın dostu’

- Melisa’nın sağlığı nasıl?

Bu sene yine yol aldık. Amerika’ya her gidişimiz, onun bir adım ileri gitmesine sebep oluyor. Gidene kadar arka yürüteçle yürüyordu, şimdi ön yürüteçe geçti, bu da vücudunun daha dik durmasına sebep oluyor. Orada daha çok sosyalleşebildiği için farklı dönüyor. Melisa algısı çok açık, sohbet etmeyi çok seven bir kız. O yüzden Amerika’da sosyalleşmesi daha kolay, bu sayede İngilizcesi de gelişti. Orada sokakta ötekileşme gibi bir durumu olmaması kendisine olan özgüvenini daha da çoğaltıyor. Şimdi keyfi yerinde, okula başladı ve arkadaşlarına kavuştu.

- Eşiniz ve kızınız arasındaki bağ size neler hissettiriyor?

Bülent, Melisa’nın gerçekten en yakın dostu ve hayatında bambaşka bir yol edindi. Birlikte çok güzel zaman geçiriyorlar. Bana söyleyemediklerini Bülent’e anlatıyor.

- Setiniz bayramda 10 gün ara verecek sanırım. Bu süreyi nasıl geçireceksiniz?

Eşimle baş başa bir tatil yapacağım. Bir de hayat sadeleştirme operasyonum var. Kullanmadığımız kıyafet, mutfak eşyası ve kitapları toparlayıp ihtiyaç sahiplerine yollayacağım.
Konular Röportaj