Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İsrail'e sert sözler!

Kudüs’ün Müslüman karakterine, tarihi dokusuna yönelik saldırılar karşısında ayakta kalmaya çalıştığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çarpıcı açıklamalar...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İsrail'e sert sözler!
Milliyet'te yer alan habere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik uygulamalarına tepkisini sürdürerek, “İsrail yönetimi her gün yeni bir uygulamayla Kudüs’ün İslami karakterini tahribe yelteniyor” dedi. Erdoğan, İsrail’i, Kudüs’le ilgili yerleşik teamüllere, hukuka ve insan haklarına saygılı davranmaya çağırdı.

‘Dayanılmaz durum’

Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Toplantısı’nın açılış oturumuna katılarak bir konuşma yaptı. Konferansın medeniyet coğrafyasındaki yükseköğretim sorunlarının tartışıldığı, yeni işbirliği imkânlarının geliştirildiği sürecin kapılarını aralayacağına inandığını dile getiren Erdoğan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’a ve ekibine konferansı düzenlemeleri dolayısıyla teşekkür etti. Suriye ve Irak’ta, her bir taşında binlerce yıllık medeniyetin izleri olan şehirlerin enkaz yığını haline geldiğine vurgu yapan Erdoğan, Halep’in, Hama’nın, İdlib’in harabeye çevrildiğini kaydetti. Musul kütüphanesinin talan edildiğini, Bağdat kütüphanesindeki binlerce el yazması kitabın ya imha edildiğini ya da çalındığını aktaran Erdoğan, bu durumun dayanılmaz olduğunu söyledi.

‘Sessiz kalamayız’

Barışın sembolu Kudüs’ün Müslüman karakterine, tarihi dokusuna yönelik saldırılar karşısında direnmeye, ayakta kalmaya çalıştığına dikkati çeken Erdoğan, “Müslümanların mevcut güçsüzlüğünden, parçalanmışlığından cesaret alan İsrail yönetimi her gün yeni bir uygulamayla Kudüs’ün İslami karakterini tahribe yelteniyor” dedi.

Erdoğan, her fırsatta Türkiye’yi eleştiri yağmuruna tutanların mesele Filistin, Kudüs olunca birden sustuklarını söyledi. “Hiç kimse artık bizden bıkkınlık derecesinde bu ikiyüzlülüklere daha fazla sessiz kalmamızı bekleyemez” diyen Erdoğan, ilk kıble olan Mescid-i Aksa’nın izzetinin ve onurunun korunmasının sadece Filistinlilerin değil tüm İslam aleminin görevi olduğunu vurguladı.

Erdoğan, bölgedeki tüm inanç mensuplarının güvenliğini ve huzurunu arzu ettiklerini dile getirerek, şöyle dedi:

“İstanbul’umuzda sinagoglar, havralar var. Bu olaylar olurken bazı gruplar, sinagoglara saldırma yoluna gittiler. İlk işim, İstanbul Valisi’ne, emniyet müdürüne, ‘Bunlara müsaade etmeyin’... Bizim dinimiz, bunlara müsaade etmez. İsrail böyle yapıyorsa, biz böyle yapamayız. Tam aksine, bu ibadethaneleri ve buralara giden Musevileri, Yahudileri bizim güvence altına almamız lazım. Sağ olsun, bazı ufak tefek hadiselerin dışında, bu korumayı sağladılar. Müslüman’ın örnek yanı zaten budur.”

‘Yeterli değil’


İsrail’in metal dedektör uygulamasından geri adım atmasının gerilimin azaltılmasında doğru bir adım olduğunu belirten Erdoğan, “Tabii ki bundan memnuniyetimiz söz konusudur ama arzumuz, yeterli midir, değildir. Cuma namazlarına gelen Müslümanlara o kapıların kapanmasına tahammül etmemiz mümkün değildir. Kaldı ki Mescid-i Aksa sadece Filistin’de yaşayanların geldiği bir mabet değildir, tüm dünya Müslümanlarının geldiği bir mabettir. Bunun kapısı dünya Müslümanlarına kapatılamaz. İsrail, Kudüs’le ilgili yerleşik teamüllere, hukuka ve insan haklarına saygılı davranmalıdır” diye konuştu.
İsrail yönetimine seslenen Erdoğan, “Eğer bu dünyada barış içinde yaşamak istiyorsanız, başkalarını tehdit etmek yerine kendisini ve bölgeyi ateş çemberine sokabilecek politikalardan kaçınmak gerekiyor”
dedi.

‘Yardımcı doçentliği kaldırmamız lazım’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mescide gittiğinde zikir meclisinden önce ilim meclisine oturmuş bir Peygamber’in ümmeti olarak, İslam dünyasının yükselişini inşallah üniversitelerden başlatacağımıza inanıyorum” dedi.

İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Toplantısı’nda yardımcı doçentlik uygulamasının kaldırılması gerektiğini dile getiren Erdoğan şunları söyledi: “Ülkemdeki rektörlerimizden ricam var. YÖK Başkanımız ile de bunu konuşuyorum. Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir? Şunu bir gözden geçirin. Yardımcı doçentlikle ön kesiyoruz. Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var? Ben araştırdığım yerlerde doğrusu böyle bir mekanizma pek görmüyorum. Bunu birileri birilerini oyalamak için yapmışlar. Bu, gerçekten ilmiye sınıfına bir paravan, engel oluşturuyor. Bunu aşmamız lazım ve aşacağımıza inanıyorum.”

‘Zekileri kaptırıyoruz’


Erdoğan, dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında İslam ülkelerinden bir avuç kurumunun bulunduğuna dikkati çekerek, İslam toplumlarının, en zeki öğrencilerini ve en parlak beyinlerini batılı eğitim kurumlarına kaptırdığını söyledi. Gençlerin kendi ülkelerinden, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda batıya yöneldiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Üstelik bunun için Batı ülkelerine çok ciddi paralar aktarıyoruz. Bu öğrencilerin akademik çalışmalarını bitirdikten sonra kendi ülkelerine dönmelerini, kendi insanlarına hizmet etmelerini bekliyoruz. Ancak çoğu zaman dönmüyor, eğitim aldıkları yerlerde kalıyorlar. Bu durumda alıştıkları hayat standardından vazgeçememe gibi sebepler mutlaka etkilidir. Ancak devleti yönetenler olarak bizlerin, üniversitelerimizin en tepelerindeki isimler olarak da sizlerin, gençlerimizi kendimizden uzaklaştıran asıl sebepler üzerinde düşünmesi gerekir diye düşünüyorum. İlmi ve fikir hayatımızın çölleşmesine yol açan bu beyin göçünü önleyecek tedbirleri bir an önce almalıyız.”