Deniz Baykal'ı sinirlendiren soru

Habertürk TV'de Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtlayan Baykal, adayın siyasetçi olması gerektiğini ve geniş katılımlı bir ön seçimle belirlenmesi gerektiğini belirtti.

Deniz Baykal'ı sinirlendiren soru
Hürriyet'te yer alan habere göre Baykal, programda "Benim sizden istediğim ve kamuoyunun bilmesini istediğim şey şu. Konu parti içi tartışma değil. Şu sırada öyle bir tartışmayı teklif etmiyorum. Böyle bir çaba içinde değilim. O konudaki tercihim de belli ama konu o değil. Şimdi konuşacağımız konunun parti içi bir tartışma gibi anlaşılmasını istemiyorum. Ben Türkiye ile meşgulüm. Türkiye'nin bu anayasa dayatmasından nasıl kurtulabileceğine ilişkin önerimi söylüyorum" dedi.

Baykal, "Partinizin alacağı pozisyon da önemli değil mi?" sorusu üzerine "Tabi önemli. Ben şimdi öneri yapıyorum. Bir söyledik 10 gündür herkes bunu konuşuyor. Yanlış anlamış çoğu, görüyorum. En yetkili arkadaşlar çıkıyor. Kimisi bunu parti içi tartışma diye koyuyor. Kimi kendi adaylığını sahnelemeye çalışıyor diyor" dedi.

NE UYGUN MU YA?

Baykal, "Partinizin koşulları buna uygun mu?" sorusuna, "Ne uygun mu ya. Türkiye bu ya. Ne demek partinizin koşulları" dedi. Baykal, "Sonuçta CHP'nin de bunu kucaklaması gerekmez mi?" sorusuna ise "Ben zaten onu anlatmaya çalışıyorum. Bütün partililerim dinlesin. Başta Genel Başkan. Değerlendirme yapan tüm arkadaşlarım dinlesinler. Ben bir şey anlatıyorum. Ben parti içi kavga anlayışı içinde bunu söylemiyorum" dedi.

ÖNCE BENİ ANLAYIN DA...

Baykal, "Çok net anladık. Ama bunun yansımaları olursa beni ilgilendirmez diyorsunuz" sorusuna "Ne yansıma. Önce benim ne söylediğimi anlayın da. Ondan sonra yansımalarını konuşuyorsunuz. Önce bir anlayın da. Ben parti için tartışmayla ilgili konuşmuyorum" diye yanıt verdi.

İşte CHP'deki parti içi tartışmalara ilişkin "Kurultay girişimi içinde değilim" mesajı veren Baykal'ın açıklamaları:

10 GÜNDÜR TÜRKİYE BUNUNLA MEŞGUL

İşaret ettiğiniz gibi referandumdan sonra katıldığım bir programda bir yol haritası önerdim ve 10 gündür falan Türkiye onunla meşgul. Şimdi bunun hem iyi hem de iyi olmayan tarafları var. Türkiye'de çok önemli bir dönemin arifesindeyken, böyle bir tartışmaya girilmesi kadar doğal bir şey yok. 10 gündür hala tüm siyasi çehreler, medya, bu tartışmaların içinde. Demek ki bir ihtiyaca cevap veriyormuş. O bakımdan bu, gündeme gelmiş.

Herkesin bilmesini istiyorum; bu konuları ben, Türkiye'nin önündeki, önem verdiğim bir konu olduğu için bu kadar ilgiyle, heyecanla takip ediyorum. Bu yeni bir şey de değil. Referandum süreci daha başlamadan, Meclis'teki müzakereler bile daha başlamadan bu konuda ilk açıklama yapıldıktan sonra yine size konuk olmuştuk. Ben büyük bir heyecanla bunun kabul edilemez bir şey olduğunu söylemiştim. Ve 'tek adam anayasası' sözünü de ilk orada kullanmıştım.

2019'A KADAR HEYECANIMI GÖTÜRECEĞİM

Sayın Bahçeli ile sayın Binali Yıldırım'ın birlikte çıkıp 'Biz şu doğrultuda anayasayı değiştireceğiz' dediği andan itibaren ben büyük bir heyecanla, ilgiyle herkesi harekete geçirmeye çağırırak hemen Meclis'e gittim. Oradaki arkadaşlarla 'Yeni bir dönem başlıyor' diyerek yaptığım tartışmaları hatırlıyorum. O andan şu ana kadar hatta 2019'a kadar ben bu heyecanımı götüreceğim.

Bu heyecanım kendimle ilgili değil. Ben bu anayasa çıkmasın diye uğraştım. Bu anayasa çıksa, ne bu anayasanın bugün konuşacağımız cumhurbaşkanlığı konusu önümüze gelecek ne başka bir şey gelecek. Bunu ben Türkiye'de ciddi bir kırılma olarak görüyorum. Millet egemenliğini ortadan kaldıran bir 'tek adam' düzenini Türkiye'ye getiren bir proje diye görüyorum ve bunu çok sakıncalı buluyorum. Ve bunu önlemenin yaşamsal bir görev olduğuna inanıyorum.

KURULTAY GİRİŞİMİ İÇİNDE DEĞİLİM

Kurultay girişimi içinde değilim, çözümü mutabakatta görüyorum. Evet bir değişime ihtiyaç var. Ben bunu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na defalarca söyledim. 'Referandum sürecine bunu yaparak girelim' dedim. Önümüzdeki konu parti içi tartışma konusu değil. Böyle bir çaba içinde değilim. 'Türkiye bu anayasa dayatmasından nasıl kurtulur' ona bakıyorum. Ben parti içi kavga anlayışı içinde konuşmuyorum.

KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

Anayasanın ne kadar vahim olduğunu anlattık, toplumun yarısı kabul etti, iş bitmedi. Bir şansımız daha var. Köprüden önce son çıkış ile karşı karşıyayız.

CUMHURBAŞKANI NE YAPTIĞINI BİLİYOR. SEN NEDEN ACELE ETMİYORSUN?

Bizim derhal Türkiye olarak CHP olarak demiyorum, bu tehlike karşısında bir düzen tutalım kaptırmayalım. 'Erken harekete geçti' diyorlar geç bile kaldık. Cumhurbaşkanı partiye girdi. 10 gün sonra genel başkan oluyor. 10 gün sonra seçim kampanyası fiilen başlıyor. Cumhurbaşkanı ne yaptığını biliyor. Sen niye acele etmiyorsun?

BİR KİŞİ ARIYORSAN ERKENDİR

Ben yenilmiş olmak istemiyorum, yenilen Mustafa Kemal olacak. Ben senin rahatlığına girmek zorunda mıyım? Bak Tayyip Bey ne yaptığını biliyor. Ne yapacağına karar vermemişsen 'erken' dersin. Bir kişi arıyorsan erkendir. Ama prensipleri koyalım. O yöntem zaman alacak yöntem ise o zaman geç bile kalındı. Dünyada adaylık belirleme işi nasıl oluyor ona bakalım.

TAYYİP BEY'İN KARŞISINA ADAY ÇIKARACAK BİR TOPLUMSAL SÜREÇ ORTAYA KOYMAK LAZIM

Bir defa herkesin anlaması lazım; iki şans varsa ve bir aday belli ise, Türkiye'nin geriye kalan kısmı bir aday arayışı içinde ise, bunu üstlenme hakkı kimseye ait değildir. 'Biz belirleriz' demek olmaz. Tayyip Bey'in karşısına aday çıkaracak bir toplumsal süreç ortaya koymak lazım.

BU YETKİLERİ TAYYİP BEY'E VERİRSENİZ SORUMLU SİZSİNİZ

Kaptırırsak ne olacak? 800 katrilyonluk bütçeyi, onbinlerce atamayı kendisi yapacak, bakanlıkları kuracak, kapatacak, hükümeti, yargıyı yönetecek, ülkenin başına istediği belayı açabilecek, sen bunu seyredeceksin. Böyle bir şey olabilir mi? 'OHAL' diyecek anayasayı değiştirecek bu yetkileri verdirmemeyi başarabiliriz. Senin göstereceğin, benim göstereceğim değil, milletin göstereceği aday bunu başarabilir.

O BELEDİYELERE GÜVENMEYİN

Bu yetkileri Tayyip Bey'e verirseniz sorumlu sizsiniz. Fransa'da ne oldu bakın. Partisi falan yok, Sarkozy aday olamadı. Ana aday nasıl çıktı? Her biri on binlerce yüzbinlerce oyla geldi. ABD'deki model ortada. Bu dönem uygularsak, uygularız. Yoksa kontrol kalmaz. Siyaseti belediye düzeyinde görmüyorsanız başka bir yönteme başvurma imkanı yok. O belediyelere güvenmeyin. Bir süre sonra şube müdürlüğüne döndüğünü görürsünüz. Bu konuyu milli düzeyde görmeyenlere bir bir söylüyorum. Bu savaşı burada herkes vermeli. Belediyesi de vekili de...

BANA 'ERKEN' DİYECEĞİNE TAYYİP BEY'E 'ACELE ETME' DESENİZE

Millet nasıl aday çıkaracak? Bir defa siyasetçi olacak. 'Ben tarafsızım' denilecek iş değil. Bu siyasal bir iştir. İktidar ve ana muhalefet merkezli bir siyasal yapılanmaya gitmek zorunda. 10 gün sonra Tayyip Bey genel başkan olunca seçim süreci başlayacak sen ister katıl, ister katılma. Erken çıkan yol alır. Bana 'erken' diyeceğine Tayyip Bey'e 'acele etme' desenize! O ne yaptığını biliyor. Bu mücadele, referandum sürecinin devamıdır. Öyle götürürsek başarıya gider. 'Tarafsız, iyi niyetli, sevimli, sıcak tam ortada duran birisi alır' düşüncesi hayaldir. Tayyip Bey'in karşısında o mücadeleyi verecek biri olmalıdır.

ADAY ÜRETME SORUMLULUĞU CHP'NİN

Aday üretme sorumluluğu CHP'nindir. CHP'ye düşen şimdi 'hayır' diyenler başta olmak üzere, onların ötesindeki bir kesimin de destek vereceği demokratik bir süreci yönetmektir.

ADAY OLMAK İSTEYEN HERKES ADAY OLSA...

Aday olmak isteyen herkes aday olsa Ramazan'dan sonra mesela. Güvenilir bir seçim yöntemi organize edelim. Bir an için düşünün. Bunu yapmayı teklif etse bütün oylar kullanılsa ve oradan bir aday çıkarsak, işler değişir.

Kişisel saplantıların dışında hiçbir engel yoktur. 'Biz yapacağız' diyenler varsa buna gerek duymayabilirler. Ciddi bir aday arayışı içinde iseler bunu düşünsünler. Böyle bir yöntem ile seçim kazanma konusunda en ciddi adımı atmışsınız demektir.

GÜL HİÇBİR ŞEKİLDE BENİM CUMHURBAŞKANI ADAYIM DEĞİLDİR

Ben bir modelin peşindeyim. Bir modeli anlatmaya çalışıyorum. Ahmet Hakan arkadaşımız o ismi telaffuz etti 'Buna ne dersin' diye. Ben modelin penceresinden baktım. Kendi duygularım, tercihlerim penceresinden bakmadım. Ben 'Evet uygundur, ben aday olarak öngörüyorum, olabilir' gibi bir şey demedim. Ben model ortaya koydum. 'O modele Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin temelini oluşturduğu bir 1,5-2 milyonluk seçmen kitlesine 'hayır bloku'nun sözcüsü olmaya aklını yatırır, buradan bu oyu alabilirse düşünülür' dedim. Benim tercihim olarak değil. Benim öyle bir tercihimin olmadığı çok açık. Ben ikide bir görüş değiştiren bir insan değilim. Nitekim o cevabımda sayın Gül de diyor ki 'Biz onun tutumunu biliyoruz geçmişten' Doğrudur biliyor ben aynı noktadayım. Hiçbir şekilde benim cumhurbaşkanı adayım değildi. Benim böyle bir önerim olamaz. Ama ben kendi tercihimi orada ifade etme durumunda değilim. Ben bir modeli anlatıyorum. O modelin içinde Saadet Partisi'nin sayın Genel Başkanı da olabilir 'Ben de adayım' diye, başkası da olabilir. Bu, benim onu desteklediğim anlamına gelmez. Bakın şimdi işbirliği yapmak için cuma günü sayın Genel Başkan, Saadet Genel Başkanı'nı ziyaret edecek. Saadet Partisi'nin anlayışına saygı duyuyoruz. Ama ben o anlayışı cumhurbaşkanlığına taşıma niyetinde değilim. Bu ayrı bir iş. Bunu Saadet Partisi'nin Genel Başkanı da bilir ama ben onun duyarlılıklarına saygı duyarım. Onun inancına saygı duyarım. Onun kendisini ifade etme imkanını olabildiğince sahiplenirim. Cumhrubaşkanlığı kurumunun onun anlayışıyla etkilenmesini doğru karşılarım. O da çünkü o sürecin bir parçasıdır benim gözümde, o ayrı bir iş.

GÜL'ÜN 'CİDDİYE ALMADIM' SÖZLERİ KENDİ TAKDİRİ

Ama Abdullah Bey ile hiç böyle bir ilişkimiz yok. O bakımdan doğrudur ama sayın Gül'ün 'Ciddiye almadım' sözleri kendi takdiridir. Onu ciddiye alanlar belli, onun ciddiye aldıkları belli. O dünyaya ilişkin bir şey söylemem. Ben parti içi hesapla meşgul değilim.

GÜL BENİM CUMHURBAŞKANI ADAYIM DEĞİLDİR

Ben Türkiye hesabı ile meşgulüm. Abdullah Gül benim cumhurbaşkanı adayım değildir, onun cumhurbaşkanı olmasına karşı çıktım ve bununla iftihar ediyorum. Bundan sonra için de hiçbir şekilde benim öneriyor olmam söz konusu değil. Ben hem bir yandan onu önermek hem bir yandan onun adaylığını etkisizleştirmekle suçlanıyorum falan.

Bütün bunları bir kenara bırakalım ama bir noktayı söylemeliyim; Abdullah Bey birkaç gün önce babasını kaybetti. Önce kendisine acı kaybı dolayısıyla başsağlığı dileklerimi ve taziye duygularımı ifade etmek istiyorum, Allah rahmet eylesin."