Deniz Seki'nin davasıyla ilgili flaş gelişme!..
Daha önce 7 ay cezaevinde kalan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca “uyuşturucu ticareti yapmak” suçundan verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasını oy çokluğuyla onanan Deniz Seki, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı.
Deniz Seki'nin avukatı Naim Karakaya yaptığı yazılı açıklamada,
yargılama aşamasında adil yargılamanın ihlal edildiğini, tanıkların
dinlenmediğini ve delilleri toplama taleplerinin reddedildiğini
savundu.
Deniz Seki'nin kullanıcı olduğunu beyan etmesine rağmen uyuşturucu
satıcısı olduğuna karar verildiğine dikkat çekilen
açıklamada, "Bu şekilde verilen bir karar bizce hukuka
aykırı olup müvekkilimizin başta adil yargılanma hakkı olmak üzere
temel hak ve hürriyetlerini ağır bir şekilde ihlal etmiştir bu
nedenle tarafımızca müvekkilimize vekaleten 15 Nisan 2014 tarihi
itibariyle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru
yapılmıştır" denildi.
Şarkıcı Deniz Seki'nin avukatı Naim Karakaya yaptığı bir sayfalık
yazılı açıklamada, "Daha önceden de basına yansıdığı üzere
Müvekkilimiz Deniz Seki hakkında kapatılan İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesi'nce verilen ve usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğu
için tarafımızca temyiz edilen mahkumiyet hükmü, Yargıtay'ın bu
davalar hususunda uzmanlaşmış ilgili dairesince bozulmasına rağmen,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın itirazı neticesinde Yargıtay
Ceza Genel Kurulu'nca 'oyçokluğu' ile onanmıştır"
denildi.
"DİNLENMESİNİ İSTEDİĞİMİZ HİÇBİR TANIK
DİNLENMEMİŞTİR"
Açıklamada, "Dikkat edilmelidir ki bu yargılamada daha
sonradan kapatılan bir mahkemece hüküm verilmiş ve bu mahkemeler
kapatılırken de yaptıkları yargılama hususunda 'adil yargılanma'
yönünden büyük sakıncaların söz konusu olduğu bizzat kanun
gerekçesinde yer almıştır. Yapılan yargılamada ise olaya ilişkin
gerçeklerin ortaya çıkarılmasına yönelik tüm delil toplama
taleplerimiz reddedilmiş, dinlenmesini istediğimiz hiçbir tanık
dinlenmemiştir. Mahkemenin kararına dayanak olan tek delil telefon
görüşme kayıtları olup bunların da kanuna aykırı olarak elde
edildiği tüm yönleriyle ortaya konulmuş, ancak bu yönelik
beyanlarımız da her nasılsa dikkate alınmamıştır. Neticede somut
hiçbir delil yokken, dinlenen ilgili tüm şahıslar aksi yönde
beyanda bulunuyorken ve müvekkilimiz ile ilişkilendirilebilecek tek
bir uyuşturucu madde bulunmamışken mahkeme telefon görüşme
kayıtlarını gerçek mecralarının çok dışında sübjektif bir şekilde
yorumlamış ve yalnızca kullanıcı olduğunu beyan eden ve bu gerçek
de her yönüyle açık olan Türkiye'nin en önemli ses sanatçısı ve
bestecilerinden birinin uyuşturucu satıcısı olduğuna karar
vermiştir. Bu şekilde verilen bir karar bizce hukuka aykırı olup
müvekkilimizin başta adil yargılanma hakkı olmak üzere temel hak ve
hürriyetlerini ağır bir şekilde ihlal etmiştir bu nedenle
tarafımızca müvekkilimize vekaleten 15 Nisan 2014 tarihi itibariyle
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştır"
ifadelerine yer verildi.
"MÜVEKKİLİMİZİN SUÇSUZ OLDUĞUNA OLAN
İNANCIMIZ İLK GÜNKÜ GİBİ DEVAM ETMEKTEDİR"
Hürriyet'ten Serpil Kırkeser'in kaleme aldığı habere göre açıklama
şu ifadelerle tamamlandı: "Bu başvuruda ilk olarak,
yargılamayı yapan mahkemenin kapatılmasına rağmen, kanuna eklenen
ek bir madde ile verdiği kararların geçerli olmasının sağlanmasının
Anayasa'nın eşitlik, hukuk devleti ve adil yargılanma hakkını ihlal
ettiği ve bu yönüyle Anayasa'ya da aykırı olduğu belirtilmiş,
Anayasa Mahkemesi'nin bir dava olan bu bireysel başvuruda öncelikle
bu Anayasa'ya aykırılık iddiasını incelemeye yetkili olduğu ve bu
kanun maddesini Anayasa'ya aykırı olduğu için iptali ve adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmesi talep edilmiştir.
Bunun yanında, başvurumuzda mahkemenin tüm delil toplama
taleplerimizi reddetmesi ve yalnızca kovuşturma aşamasında kolluk
tarafından ayıklanarak dosyaya sunulan telefon dinleme kayıtlarını
esas almasının müvekkilimizin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ile korunan adil yargılama hakkını ihlal ettiği
belirtilmiştir. Yine başvuruda 'hukuka aykırı delillere
dayanılarak' varılan hükmün 'hakkaniyete uygun bir yargı' olmadığı
bunun da adil yargılama hakkını ihlal ettiği vurgulanmış ve son
olarak müvekkilimiz hukuken uyuşturucu kullanıcısı olarak
değerlendirilmesi gerekirken, aksine, eldeki mevcut delillere göre
hiçbir makul gerekçe olmamasına rağmen uyuşturucu satıcısı olarak
nitelenmiş olması karşısında müvekkilimize suçu işlediği zaman
kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza
verilerek, suçta ve cezada kanunilik güvencesinin ihlal edildiği
hususu tüm yönleri ile açıklanmıştır. Bu gerekçeler çerçevesinde
neticede, belirtilen hususlara yönelik hak ihlali kararı verilmesi
ve bu hak ihlallerinin açıkça yeniden yargılamayı gerektirmesi
nedeniyle kararın yeniden yargılama yapmak üzere ilgili mahkemeye
gönderilmesi talep edilmiştir. Müvekkilimizin suçsuz olduğuna olan
inancımız dosyaya vakıf olduğumuz ilk günkü gibi devam etmektedir,
bugün yaptığımız bu başvuru da bu inancımızın en tabii sonucudur.
Adil bir yargılama yapılabilmesi amacıyla yapmış olduğumuz bu
başvurumuz sonucunda hak ihlali kararı verileceğine ve yeniden
yargılama yapılarak adaletin yerini bulacağına olan inancımız
tamdır."