Doğan Heper'den bir Yılmaz Güney hatırası...
"Paris'eki mezarını CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ziyaret edince Yılmaz Güney yine gündeme geldi. Ben daha ilk gün bu ziyareti yadırgadığımı yazdım. Çünkü Güney bir sanatçı olduğu kadar adam öldürebilen bir kişiydi."
Yılmaz Güney’in ruh hali
Paris’teki mezarını CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ziyaret edince
Yılmaz Güney yine gündeme geldi.
Ben daha ilk gün bu ziyareti yadırgadığımı yazdım. Çünkü Güney bir
sanatçı olduğu kadar adam öldürebilen bir kişiydi.
Sonraki günlerde Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney TV’lerde
konuştu.
Onun cinayetini bile adeta savundu. Ve Yılmaz Güney için şunları
söyledi:
“O şiddet yanlısı değildi. Her zaman şiddete karşıydı.
Yılmaz büyük bir hümanistti. Ben asla onun herhangi bir konuda
şiddet kullandığına tanık olmadım...”
Biz Güney’in saldırgan karakterini, ruhsal yapısını ortaya koyan
bir anımızı anlatabiliriz...
* * *
UZUN uzun yıllar önce bir gece saat 24 suları.
Bir arkadaşımızın nikâhından önceki son gecesi. Bekârlığa veda
partisini gerçekleştiriyoruz.
Birkaç araba yola çıkıyoruz. Osmanbey’deyiz, Şişli’ye doğru yol
alıyoruz.
Nişantaşı kavşağı ana baba günü. Araçlarla insanlar adeta kucak
kucağa, birinci viteste ilerleniyor. Ve kavşak o yıllarda dört yöne
yol verdiği için kesişmeler oluyor.
Gruptaki ilk aracı ben kullanıyorum.
Bir duruş anında birden arabanın şoför kapısı ters dönüp
menteşelerinden fırlayacakmış gibi hışımla dışarıdan açıldı, bir
yumruk aşağıdan yukarı doğru suratıma savruldu. Başımı gayri
ihtiyari sağa eğdim, yumruktan kurtuldum.
Saldırgan bangır bangır bağırıyor: “Ulan, sen benim yolumu nasıl
kesersin?”
Ve bir yandan da beni arabadan dışarı çıkartmak için küfürlü
hamleler yapıyor.
Adam, Yılmaz Güney.
Kavşakta onun arabasının önünde durmuşum. Farkında değilim, arka
arabalardaki arkadaşlarım benim gibi minyon değil. İçlerinde çok
iri yapılılar var. Onlar bu tecavüzü görünce, saldırıyı defetmeyi
tabii bir görev saydılar. Yılmaz Güney’i biraz(!) hırpaladılar. O,
o sırada sesiyle kendi arabasındaki bir kişiye ulaşmaya
çalışıyor:
“Çabuk arabadan tabancamı getirin” diye bağırıp duruyor...
O bağırdıkça kavşaktaki mahşeri kalabalıktan ayrılıp arabanın
etrafını saran halktan da “vurun, vurun şımarık adama” diye teşvik
edenler oluyor.
Saldırının nedenini; yalnız zannettiği bir genci o kalabalık
kavşakta döverek, gösteri yapma isteğine bağladık. Bir sanatçının
kendisini hırpalanır duruma düşürmesine o gün de üzüldüm, bugün de
üzülürüm...
* * *
ERTESİ gün Yılmaz Güney yanılmıyorsam Kilyos taraflarında film
setindeymiş. Rahmetli Yener Sosay telefonla buldu.
“Geçmiş olsun”, dedi ve Güney’e geceki saldırganlığının nedenini
sordu. Yılmaz Güney anlamsız sözlerle kabadayılığa telefonda da
devam etti.
* * *
UZUN yıllar önceki bu olayı, eşi sayın Fatoş Güney’in sözlerinin
aksine, Yılmaz Güney’in normal olmayan ruh halini anlatır diye
sizlerle paylaştım. Yorumu siz yapın.
Doğan Heper