Ebru Cündübeyoğlu: 'Gizli Ebru'yu saklıyorum'

‘Evli ve Öfkeli’ dizisinde Seray karakterini canlandıran Ebru Cündübeyoğlu, “Meslek hayatımda 23 seneyi arkamda bıraktım. Benim diyeceğim karakterler oynamadım. İçimde göstermediğim bir Ebru var” dedi.

Ebru Cündübeyoğlu: 'Gizli Ebru'yu saklıyorum'
Milliyet'ten Sercan Kısmet'in röportajı...

- ‘Evli ve Öfkeli’ dizisinde Seray karakterini neden tercih ettiniz?


‘Avrupa Avrupa’dan sonra üç senedir dizi sektörüne ara vermiştim. Çünkü her defasında bir önceki rolün tekrar etmemesi için mücadele veriyorum. Beklentimin de ödülünü alıyorum. Karakteri çok iyi ortaya çıkardığınız zaman size yapışabiliyor. Bir anne ya da avukatı canlandırdığınız zaman aynı karakter rolleri geliyor. Bu tarz şeyleri kırmak istiyorum. Seray da farklı bir karakter olarak karşıma çıktı. En son ev kadınını canlandırdım, şimdi ise popüler ve star bir oyuncuyu oynuyorum.

- Karakteri canlandırırken zorlanıyor musunuz?

Seray’la farklıyız. Meslek hayatımın 23 senesini arkamda bıraktım. Benim diyeceğim karakterler oynamadım. Halen gizli bir Ebru saklıyorum. İçimde kimseye göstermediğim farklı bir Ebru var.

- Gizli Ebru’yu ne zaman canlandırırsınız?

Onları yakınlarım bilir. Ne sahnede, ne de ekranda görürsünüz.

- Dizinin ‘Umutsuz Ev Kadınları’na benzediği söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Dört kadın olunca öyle oluyor. Daha önce ‘Omuz Omuza’ diye dizim vardı, ona da benzetiyorlar. Bu gidişle ‘Sex and the City’e benzeyebilir.

- Başrolde dört kadın var. Kadınların birbirleriyle anlaşamadıkları söylenir. Sette nasıl bir ortam var?

İnsan cinsiyle olan bir şey değil. İnsanın kültürü, duruşu ve hayat tarzıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Güzel bir ekibiz. Her şey sıcak ve güzel. Dört kadınla sınırlı değil, geniş bir kadroya sahibiz.

- Dizide aldatılan bir kadını canlandırıyorsunuz. Gerçek hayatta böyle bir olay yaşasanız nasıl tepki verirsiniz?

Aldatılma konusu değişik. Bazı şeyler yaşamadan konuşulacak şeyler değil. Hayatımda hiçbir şey yaşamadan fikir üretmekten hep kaçmışımdır.

- Oynadığınız diziler kısa sürede ekrandan kalkmadı. Formülü nedir?

Senaryoları kendim seçiyorum. 23 sene geçtiği için artık anlayabiliyorum. Bu konuda kendime çok güveniyorum. Vakti zamanında gazino kralları beğendikleri seslere kartlarını veriyorlardı. Öyle bir kart bende de olsaydı, çok kişiyi şöhret etmiştim. Işığı çok iyi anlayabiliyorum. Sadece içeriği değil yapısını görebiliyorum. Görünen kısmın altındakini görebiliyorum.

‘Tiyatro beni geliştiriyor’

- ‘Müziksiz Evin Konukları’ tiyatro oyunu üçüncü sezonunu açtı. Neler hissediyorsunuz?


Sezonu tekrar açtık. Geçen sezon, geç başladığımız için belirgin bir yerlerde sahne almamıştık. Bu sezon Kenter Tiyatrosu’nda, Zorlu’da ve Kadıköy’de oyunu sahneleyeceğiz. 19 Kasım’da Kenter Tiyatrosu’ndayız mesela.

- Siz de bu oyuna sonradan dahil oldunuz. Ve sürekli oyuncu değişikliği yaşandı. Bu durum dezavantaj değil mi?

Dizi gibi değil. Sahne üstündeki performansımız bir öncekinden ya da bir sonrakinden farklı olabiliyor. Tiyatroda seyirciyle bütünleşince farklı bir şey çıkıyor. Sonradan dahil olmak zorlu bir şey... Şu an tüm oyuncular o duyguyu yaşadı. Oyunun yapısı sağlam olduğu için aslında ortada zorluk olarak kalmadı.

- Tiyatro hayatınızın neresinde?

Tiyatro oyunculuk adına beni dik tutan bir alan. Onunla oyunculuğumu geliştirdiğimi düşünüyorum. Seyirciyle bir araya gelmek bambaşka bir duygu. Tiyatronun hayatımda özel bir yeri var.

‘Şarkıcılık benim için hobi’

- ‘Kocan Kadar Konuş Diriliş’ filminde neden yer almadınız?


İkinci filmde Nur karakterinin bir hikayesi yoktu. Sadece bulunmak için olmaz. Bakarsın filmin üçüncü serisinde olabilirim.

- Sinema projesi var mı?

Çok uzun zamandır eşim Güçlü Mete’yle film hazırlığındayız. Eşim yapımcılığını, ben de senaryosunu üstleniyorum. İki senedir senaryosunu çalışıyorum. .

- ‘Dertlerimi Zincir Yaptım’ adıyla bir single çıkardınız. Müzikle ilgili çalışmalarınız devam ediyor mu?

Sanatı doyasıya yaşıyorum. Her yönüyle ilerliyorum. Sanat hayatımda 20 yılı geride bıraktığım için kendi seyircime teşekkürle yola çıktım. Bu işi yapmayı çok sevdim. Bahar ayında bir single daha çıkacak. Bunu bir hobi olarak yapıyorum. Sonuçta şarkıcılık gibi beklentim yok. Müziğe aşığım. Bir şekilde ucundan ilgileniyorum. Hayatımın bir rengi. Oyuncunun şarkı söylemesi kadar doğal bir şey olamaz. Buna şaşıranlara da, ben şaşırıyorum. Bir tiyatro oyuncusu şarkı söyleyip, dans edebilmeli...

- Tiyatro, dizi, sinema, müzik, senaryo ve annelik. Nasıl yetişiyorsunuz?

Hepsi bir arada olmuyor. Senaryoya iki senedir çalışıyorum o dönemde dizide rol almadım. Müzik hayatımın içinde... Stüdyoya gidip, enstrümanlarla çalışmak beni rahatlatıyor. Tiyatro için de provaya zaman ayarladım. Kimi zaman birine, kimi zaman diğerine ağırlık veriyorum. 
Konular Röportaj