Elif Karlı sessizliğini bozdu

Uzun zamandır sessizliğe gömülen ve şimdilerde "Kendi ruh halimle meşgulüm" diyen şarkıcı Elif Karlı, içini döktü.

Elif Karlı sessizliğini bozdu
Millet'ten Başak Çokan'ın röportajı..

- Elif Karlı nasıl biri? Duygusal mı, öfkeli mi, kızdığında nasıl tepki verir?


Hayatımda hep içimden geldiği gibi davrandım. Canım ağlamak isterse ağladım, gülmek isterse güldüm. Neticede bazı şeyleri zoraki yapamazsınız. Ağlarken bile sahteliği fark edersiniz. İşte bu yüzden benim yaşamımda her şey gerçektir. Çevremde yakınlarımı kaybettikten sonra, hayata başka bir gözle bakmaya ve herşeyi çok ciddiye almamaya başladım.  Anne tarafımdan aldığım genlerden olsa gerek, zaten hep neşeli biriyimdir. Eşimle bile tartıştıktan saniyeler sonra unutup hemen yatışırım. Asla çirkefleşmem, mahalle ağzına dönüştürmem. Çok gururluyumdur. Alıngan değilim, zor küserim ama; yaş ilerleyince daha da duygusallaştım. 

- Peki, müzikten neden bu kadar uzak kaldın? Seni küstüren bir şeyler mi oldu?

Çünkü insanlara olan güven duygum çok azaldı. 23 yıllık kocama mesela çok güvenirim ama yine de mesafem vardır. Şu hayatta önce Allah'a sonra kendime güvenirim. Babamı ve kayınpederimi geçtiğimiz yıl kaybettik. İnsan kendi kanı ve canından birini toprağa verince ölüm gerçeğini daha da çok hissediyor. Kendimi ancak 1 yıldır zor toparladım. Kızım ne zaman ki eşime; "Baba, annem hep böyle mi olacak?" dediğinde, kendime geldim. Sosyallikten uzaklaşmıştım. Bir dönem zaten eşimle gece hayatına çok düşkün bir yaşam sürüyorduk. Bu yüzden artık dışarıya çıkma heveslerimiz de kalmadı. Her şeye çok doydum. Varlıklı bir ailede büyüdüm. Varlığı koca evinde görmedim. Hayatım boyunca asla şımarık bir yaşam sürmedim. Arkadaşlarım ne kadar harçlık alırsa, bana da imkanızıma göre değil, çevreme göre harçlık verirlerdi. Anne ve babamın ayrı olması yüzünden mutlu bir çocukluk yaşamadım.

- Albüm konusuna tekrar dönelim. Neden albüm yapmadın?

Ben gururlu bir kadınım. Kimseden bana albüm yapmasını bekleyemem. Ayrıca biliyorsunuz zaten albümler satmıyor. Zaten artık kulüplere çıkmıyorum. Çünkü sanatçının fiyatı arttıkça mekan da hesapları şişiriyor. Hal böyle olunca müşteri kalitesi de bir o kadar düşüyor. Ve ne zaman olgunluk süreci başladı, canım albüm yapmayı hiç istemedi.

ÇOCUKLARIMIZA HAYATI YAŞATARAK ÖĞRETTİK

- Peki, çocuklarınla aran nasıl?


Çocuklarım artık büyüdü ve kendi bireysel hayatlarını kurdular. Kızım bir üniversite öğrencisi, hukuk okuyor. Çocuklarımıza hayatı, okuduğumuz kitaplara göre değil yaşatarak gösterdik. Benim çocuklarım mutlaka hafta sonları dedelerine gider. Bu alışkanlıkları sayesinde büyüklere hürmeti saygıyı öğrenmiş oldular. Gerçek adam gibi adam, kadın gibi kadın çocuk gibi çocuk olduk biz.

- Eşiniz nasıl biri?

Dünyanın en zor adamıyla evliyim. Cengiz beni üzmedi, aldatmadı. Gözlerimle görmedim, arkamdan yapıyorsa bilmiyorum. Ne zaman parlayacağını bilemezsiniz. Sabah uyanır mesela bir bakarsınız, size kahvaltılar hazırlar, şarkılar söyler. Ama yarım saat sonra fırtınalar koparır. Biz de onun bu hallerini artık çözdüğümüz için, sinirli olduğu zamanlarda çil yavrusu gibi ortadan kayboluruz. Tartışmayız. Sadece ben tek kaşımı kaldırırım.

- Yorgun görüyorum seni… Mutlu bir ailen var ama sende derin bir yorgunluk seziyorum. Yanılıyor muyum?

Ben ne kadar pozitifsem o kadar da negatifim. Eşim dünyanın en tatlı adamı. Bütün arkadaşlarıma "Elif’ten çok şey öğrendim" der. Cengiz, bana küsmez. Çirkin bir kadın değilim sesim de gayet güzel. Hamdolsun Allah'a sahip olduğum her şeye şükürler olsun. Çünkü benim de şarkılarım patlasaydı ve fahiş paralar kazansaydım, muhtemelen benim evliliğim de yürümezdi.

ÇOK PARADA GÖZÜM YOK!

- Geleceğe dair ne gibi planların var?


Albüm yapmak nereye kadar… Hayatımı artık bağlamıyorum. Sevenlere de saygım var. Sosyal medyadan görüşüyoruz. Beni daha yakından tanıyorlar artık. Ama tabi fincanlarımla paylaştığım kahvelerimden sıkılıp da, "Bıktık senin kahvelerinden" diyenler de olmuyor değil. Bunu söyleyenlere ben de; "Ne yapayım bacak, göğüs mü koyayım?" diyorum susuyorlar. Eşimle yapmak istediğimiz şey; geçtiğimiz yıl Acıbadem’deki evimizi sattık ve Yakacık taraflarında dört katlı bir daire satın aldık. Ve bitmemiş haliyle alıp şimdilerde bahçesini yapıyoruz. Bahçesine sebze ektim. Kocamla bu yeni evde yaşlanmak istiyorum. Çok parada gözüm yok. Arabam evim bana yeterli.

ÖLÜMÜN ÖZLEMEK OLDUĞUNU ÖĞRENDİM

- Farkındalığının arttığını söylemiştin. Ne zaman başladı bu süreç?


Maneviyatım arttı, hislerim çok kuvvetlendi... Ama diğer taraftan da korkularım başladı. ‘Ya evlatlarıma ya da eşime bir şey olursa’ demeye başladım. Biraz yoğunlaşınca bu kez gerçekten korkularımın benim başıma gelmeye başladığını fark ettim. Cengiz'in rahatsız değilken bile ben yazlığa gidip ondan uzaklaşınca, "Haydi evde ben yokken kalp krizi geçirse ne olur sonra ben de yokum" derken gerçekten de Cengiz kalp krizi geçirdi. Ölümün özlemek olduğunu öğrendim. Alışkanlığı bir anda bırakmak gibi boşluğa düşüyorsunuz. Kaygılarımla büyüdüm ben, acılarımla değil. Çünkü çok acı çekmedim ben. Babam öldü sonra manevi babamı kaybettim sonra kayınpederimi kaybettim. Çok acılar çektim.

SİYASET SEVMEM

- Peki, bu ülkenin topraklarında yaşayan bir birey olarak gündemi nasıl değerlendiriyorsun?


Vallahi ben siyaset sevmem. Benim gibi kadın hayattan sadece mutlu huzurlu olmayı ister. İçimdeki karamsarlık beni nereye götürür bilmiyorum. Hepimiz Müslümanız ve ben beş vakit namazın da nasıl kılındığını bilirim. Çok şükür yüzüm secde de gördü benim.
Konular Röportaj