Elif Kaya: "İçim Sezen, dışım Ajda gibi..."

Uzun yıllar mücadele ettikten sonra kendi adını taşıyan ilk albümünde söylediği ‘Bir Bilebilsen’ adlı şarkıyla hayatımıza hızlı bir giriş yapan Elif Kaya: “Saçlarım imaj… İdolüm Sezen Aksu… Ajda Pekkan’a hayranım… İçim Sezen, dışım Ajda gibi…” diyor.

Elif Kaya: "İçim Sezen, dışım Ajda gibi..."
Akşam'dan Arzu Akyol'un röportajı...

‘Bir Bilebilsen’ yorumunla ve de tabii ki saçlarınla herkesin dilindesin.  Onları da soracağım ama önce Elif Kaya’yı tanıyalım…


Karadenizli bir ailenin ilk çocuğuyum. İki kız kardeşimle büyüdüm. İstanbul’da küçük yemyeşil bir mahallede, ağaç tepelerinde, dik yokuşlarda geçti çocukluğum. Babamın sıkı kuralları vardı bizleri dış dünyadan korumak adına. Yaşamın her türlü haline tanık olabiliyorsunuz eğer bir mahallede büyüdüyseniz. Çok neşeli, herkesi güldüren bir kadın, kumar oynayıp çocuklarını aç bırakan bir baba, kömür parası bulamayıp soğukta oturanlar, ayakkabıları olmadığı için kışın çorabın üzerine terlik giyen çocuklar. Filmlerde rastlayacağınız birçok sahneyi birebir deneyimlersiniz bu sosyal hayatta. Her şeye rağmen mutlu bir çocukluk geçirdim.

Ne zaman “Şarkıcı olacağım” dedin?

Kendimi bildim bileli şarkıcı olmak istiyordum. Çocukken babaannemin kulağıma ‘ninni’ diye fısıldadığı melodiyi duyduğum anda sanki kanım artık müzik olarak akmaya başlamıştı (gülüyor). Yıllarca bu isteğimi ailemden sakladım. Küçük yaşlarda şarkı bestelemeye başladım. Okulda, evde, mutfakta, banyoda hiç susmadan kendimi sahnede hayal ederek şarkı söylüyordum. 

Sonra…

Yine küçük yaşlarda, bir gün ailemden gizli bir yarışmaya katıldım ve ilk 12’ye kaldım. Fakat bir grubun içine dâhil edildik ve adımıza da ‘Melekler’ dediler. Jüride İbrahim Tatlıses, Seyfi Dursunoğlu, Deniz Seki, Garo Mafyan’ın olduğu bir yarışma. Yarışmadan sonra Emrah Karaduman’la tanışıp kayıtlar yapmaya başladık. Onun bestelerinin demolarını okuyordum. Mustafa Sandal sesimi burada keşfedip benimle düet yapmak istedi. İlk profesyonel deneyimim Mustafa Sandal ile ‘Var mısın Yok musun’ isimli şarkıda yaptığımız o düet. Yıllar sonra Melekler grubundan bir arkadaşımın düğününde Selim Çaldıran ile tanıştım ve hayatımı tamamen değiştirdi. 2014 yılında Selim Çaldıran prodüktörlüğünde çıktı albümüm.

Gelelim albüme. Adı neden ‘Elif Kaya’?

Bu albüm; sevincimi, aşkımı, gözyaşlarımı, hikâyemin saflığını ve gerçekliğini taşıyor. Günden güne değişen, büyüyen ‘ben’i anlatıyor. Bu sebeple Elif Kaya… Nostalji, türkü, İspanyolca bir şarkı ve benim bestelerimden oluşan toplam 13 şarkı var. Tam arşive yakışır bir albüm oldu.

Peki, neden eski şarkılar?

Eski şarkılara, eşyalara, mekânlara ilgim çok fazla. Ayrıca babamın sevdiği şarkılar da olsun istedim. O da hep şarkıcı olmak istemiş. Bazen babamın hayalini yaşadığımı hissediyorum.

‘Bir Bilebilsen’ lokomotifi oldu albümün. Genç bir şarkıcı olarak, “Ne varsa eskilerde var” sözüne katılıyor musun?

Evet. O zamanlar insanların duygularını daha yoğun, daha uzun ve daha gerçek yaşadıklarını düşünüyorum. Şimdi internet, sosyal medya, imajlarımız var. Emojilerle gerçekliğimizden bir parça daha uzaklaştığımız bugünlerde eski şarkılarla soluk alabiliyorum.

Yeni şarkılar eskilerin dediği gibi daha çok “Eller havaya” galiba…

Evet, ‘Eller havaya’ tabii ama bunun da bir kalitesi olabilir. Fason üretim yapan besteciler, yorumculuğuna hiçbir şey katmayan, birbirine benzer sesler beynimize ezber olarak dayatılıyor. Kimse şaşırtmıyor. Ancak yeni nesil sanatçılar bu konuda daha güçlü.

Bir dönem Veliaht adlı yarışmada bulundun. Bu tarz yarışmalara katılacaklara tavsiyelerin nelerdir?

Veliaht yarışması benim için tecrübe oldu. O yarışmada albümü hazır, çıkmasını bekleyen biri olarak yarışıyordum. Hande Yener’e daha önce sahnede vokal yapıyordum. Albümüm için işi bırakıp klibimi çekmeye hazırlanacağım vakit Veliaht programı teklifi geldi. Hande Yener’i kıramadım. Küçük yaşta ailemden habersiz katıldığım asıl yarışmaysa ‘Pop Star’dı. Orada tanıştığım insanlar bana çok güzel yollar açtı ve bugünler için vesile oldu. İnsan yarışmadayken hayatı hep öyle devam edecek ve rüya bitmeyecek sanıyor. Ben yarışmadayken bunu kendime sık sık hatırlattım. Gençlere tavsiyem yarışmaları amaç değil araç olarak görmeleri.

O yarışmada Nükhet Duru müziğini eleştirdi. Bu seni nasıl etkiledi? Bugün geldiğin noktada kendisine ne demek istersin?

Nükhet Duru’nun üzerime fazlasıyla geldiğinin farkındaydım. Söylediği her haksız sözün kendi sorumluluğu olduğunu biliyordum ve dimdik duruyordum. Sonrasında bana mantı ısmarladı ve söylediklerinin fazla olduğunu kabul etti. Nükhet Hanım'ı seviyorum. Bugün geldiğim noktayı takdir edeceğini biliyorum. Kimseye kırgınlığım ya da sorulacak hesabım yok.

Kimin veliahtı olmak istersin? Bu meslekte idolün kim?

Bence müzik alanında kimse kimsenin veliahtı olamaz. Herkesten bir tane var. Benden de öyle. Hayranlık duyduğum çok fazla sanatçı var. Onları kendileri olduğu için seviyorum. Ben kendim olamaz, onlara benzemeye çalışırsam kendi rengimi kaybetmiş olurum. Benim bir rengim var. Emeğim ömrüm yettikçe bu rengi herkes tanıyacak. Ben yüreğimi koydum bu yola. Bu yolda yüreğini şarkılarından sevdiğim özel kadın Sezen Aksu idolüm, MFÖ, Ajda Pekkan, Barış Manço’ya hayranım. İçim Sezen, dışım Ajda gibi...

Özel hayatında ve meslek hayatında varmak istediğin bir nokta var mı? Neler hayal ediyorsun?

Birbirinden farklı ürettiğim bestelerimi dinleyicilerle buluşturup beğenilerine sunmak istiyorum. Dinlenen, sevilen saygın bir isim olmak istiyorum. Yabancı besteler yapıyorum ve dünya starlarından birkaçı şarkılarımı okusun istiyorum. Dünya piyasasında şansımı denemek istiyorum. İçinde stüdyosu olan çocuklarla dolu kocaman bir ev hayal ediyorum. Bagajı mont ve ayakkabılarla dolu kocaman bir araba hayal ediyorum. Büyüdüğüm mahallelerden geçip tüm çocukları ısıtmak istiyorum.

Tasavvuf “Sakin ol şampiyon” demeyi öğretti

Tasavvufla ilgilendiğini duydum? Nasıl başladı bu ilgi?

Niyet iyilikse, yol mutlaka oradan geçiyor ve nefsinizin başını okşayıp “Sakin ol şampiyon” demek aklınıza geliyor. Çocukluğumdan beri annem hep “İyi olun. Biri size taş atsa da siz ona ekmek atın” derdi. Hiç anlayamazdım. Zaman geçip akıl da büyümeye başlayınca, kalple kurduğu bağların temel duygularını anlamaya başlıyor. Ebedi olmadığını unutmayan her kula hayranım. Erdem edep duyguları gelişmiş insanlardan çok etkileniyorum ve hakikatin tümlükten, birlikten geldiğine inanıyorum. Her gün ‘hiç’ olduğumuz bir dünyada, ‘var’ olma çabamızın yine ‘hiçlik’ olduğunu unutup unutup hatırlamayı seviyorum. Bizlere kendimizi güzelliğimizi hatırlatacak kahramanlar var.
Şems Tebrizi, Mevlana, Nesimi ve daha nice çınarlar… Hayat bize öyle güzel meyveler vermiş ki onları okuyup sevmemek mümkün mü?
Konular Röportaj