Erdem Kınay: "Mikrofonu tutan değerli görünüyor"

Ünlü aranjör, prodüktör ve besteci Erdem Kınay; müzik serüvenini anlattı. Yaptığı çalışmalarla müzik dünyasında reform niteliğinde işler yaptığını söyleyen başarılı isimden çarpıcı açıklamalar geldi.

Erdem Kınay: "Mikrofonu tutan değerli görünüyor"
Erdem Kınay'ın Akşam'da yayınlanan röprotajı...

Müziğe nasıl başladınız?


Çok küçük yaşlarda, evdeki çeşitli objelere vurarak ritim tutarmışım. Bu durum ailemin dikkatini çekince beni Yurdaer Doğulu’nun sanat merkezine göndermişler. Müzik eğitimine ilk adım attığım yer orası. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nı kazandım. Sonra profesyonel müzik hayatına atıldım. Gökhan Tepe, okuldan sınıf arkadaşımdı. Selçuk Başar ve Uğur Başar’ın Gelişim Stüdyosu’nda demolar kaydettik. İlk albüm çalışmalarını orada yaptık. Yaptığımız albüm Ulus Müzik’ten çıktı. ‘Dönmem’ şarkısı çok beğenildi. Sözleri Gökhan Tepe; beste ve aranje benimdi.

-Yurdaer Doğulu zamanında Ozan ve Kenan Doğulu’yla bir tanışmışlığınız var mıydı?

Tabii. Hatta ilk piyano eğitimini Ozan’dan almıştım. Konserler verirdik beraber. Ozan klavye, babası Yurdaer Doğulu gitar, Kenan da tef çalar ve vokal yapardı. Ben de darbuka çalardım o zamanlar.

‘ÇEKSENE ELİNİ’ REFORM GİBİ ŞARKIYDI

-Müzikte risk içeren adımlar attınız. Mesela Ayşe Hatun Önal’la yaptığınız ‘Çeksene Elini’ çalışması. ‘Mankenden şarkıcı olur mu?’ sorusu tartışılırken ters köşe bir iş çıktı ortaya?


Ayşe vizyon sahibiydi. ‘Çeksene Elini’ için elektronik bir altyapı hazırlamıştım. Bir başkası dinlese hiç beğenmeyebilirdi ama o beğenmişti. Pek çok besteci bu çalışma sonrasında Ayşe’yi tebrik etti. Reform niteliğinde bir şarkıydı. Elektronik ve sıra dışıydı. Risk almadan yenilik mümkün değil.

HANDE İLE SORUNLAR YAŞADIK

-Daha sonra neler yaptınız?


O albümden sonra Hande Yener, benimle ortak bir çalışma yapmak istediğini söyledi. ‘Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor’ albümündeki ‘Armağan’ şarkısının düzenlemesini yaptım. Çok iyi dost olduk. ‘Apayrı’ albümünde de beraber çalıştık. O albümden sonra Hande’yle sorunlar yaşadık ve birlikte çalışmayı bıraktık. Yine görüşüyoruz ama işle alakalı değil. Daha sonra Demet Akalın ‘Olacak Olacak’ adlı şarkımı seslendirdi. Ama buna aylarca inatla klip çekilmedi. Sebebini bilmiyorum. Sonra albümün altıncı klibi olarak çekildi.

-Kendi albümünüzü yapma fikrine nasıl ulaştınız?

Başkalarından gelen, hit olmayacağına inandığım şarkıları düzenlerken boşa zaman harcadığımı fark ettim. O yüzden, “Hit olanı ben yapmalıyım!” dedim.

-Bir de kendi starınızı yaratma durumunuz söz konusu...

DJ-prodüktör, aranjör-prodüktör albümleri dünyada yapılan bir şeydi. Burada da benzerlerinin başlamasıyla bir yol açıldı. Mesela o dönem Ozan Doğulu’nun projesinde Ziynet Sali, Kenan Doğulu gibi tanınan isimler vardı. Yani aynı zamanlarda çıkan albümlere baktığında ben Nascar’a Anadol’la katılmış bir yarışçıydım. Çünkü o dönem Ozan Çolakoğlu da Tarkan’la çalışmıştı ve herkes dört gözle bekliyordu. Ozan Doğulu da aynı şekilde güçlü isimlerle çalıştı. Bu albümlerde Tarkan’ın, Sezen Aksu’nun şarkıları vardı. Ama ben kendi eserlerimi besteledim ve Demet Akalın’ın vokalistine söylettim. Bir bakıma, kendi starımı kendim yarattım. İki albümümde de en sevilen isim, keşfettiğim Merve Özbey oldu.

-Prodüktör ve bestecilerin kaderi hep geri planda kalmak mıdır?

Bir şarkının başarılı olmasında söz, müzik, aranje gibi bir sürü etken olmasına rağmen dinleyici bunu görmezden geliyor. Belki sistem bu yanılgıya sebep oluyor. Dinleyici, arka planda harcanan emeği fon müziğiymiş gibi değerlendiriyor. Kısaca, mikrofonu tutan daha değerli görünüyor.

-Yeni keşfiniz Hind’le nasıl tanıştınız?

Onu bir ortak arkadaşımız aracılığıyla tanıdım. Müziğe olan ilgisi bana değerlendirilebilir gibi geldi. Aslında farklı bir dalda akademik eğitim alan biri ama müziğe karşı büyük ilgisi vardı. Şarkı söyleyebiliyor, dans edebiliyor, İngilizce şarkıları çok iyi seslendiriyor. “Ben niye Türkçe şarkı söyletmeyeyim ki?” dedim. Açıkçası sonuçtan memnun oldum.

-Merve Özbey şarkılarının sizin tarafınızdan belli bir formülle oluşturulduğu konuşuluyor.

Türkiye’de benimle aynı işi yapan birçok arkadaşım var ama yeni bir fikir sunabilecek kapasitede arkadaşım çok az. Benim yaptığım işler bir nevi reform yarattı. Elektronik altyapıya arabesk tınılar ekleyip Merve Özbey’in söylediği şarkıları yarattım ve yeni bir yol açtım. Şimdi pek çok besteci yaptıklarımızı taklit ediyor. 
Konular Röportaj