Cumhurbaşkanı Erdoğan: "MHP ile her türlü adımı atmaya hazırız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralarında Gazete Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Soçi kentinde Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştükten sonra birçok
anlaşmanın imzalandığı Kuveyt, Katar ziyaretlerini gerçekleştirdiği
3 günlük gezisinin ardından, beraberindeki gazetecilerin sorularını
yanıtladı.
Erdoğan, şunları söyledi:
RUSYA İLE İLİŞKİLER:
Rusya’da ikili ilişkilerde bütün kısıtlamaların kaldırılması süreci
hızla ilerliyor. Hedefimiz Rusya ile 100 milyar dolarlık ticaret
hacmini yakalamak. Bu konuda her iki tarafta bu irade mevcut;
“Bunu hedefleyelim ve bu hedeften de taviz
vermeyelim” anlayışı var. Akkuyu Nükleer Santralı
beton atma törenini, istiyoruz ki bu ay sonuna kadar yapalım. Türk
Akımı’nda Rusya’nın deniz altında boru döşeme çalışmalarında 448
kilometrelik bölüm tamamlanmış vaziyette. Türkiye tarafındaki
hazırlıklar devam ediyor. Buradan Avrupa’ya Türk Akımı hattının
geçmesi önem arz ederken, ikinci bir hattın yapımı ile ilgili
Enerji Bakanı’mıza gereken talimatı verdik. İkinci hat ağırlıklı
olarak Türkiye’ye hizmet verecek.
YUKARI KARABAĞ:
“Rusya olarak bu işe önem vermeniz faydalı
olacaktır” dedik. Kendisi olumlu bakıyor ama gördüğüm
kadarıyla çok umutlu değil. Tarafların tutumu nedeniyle ümitsiz
gördüm. Kendisine, “5 reyon meselesinde
olumlu neticeler alınmıştı, buradan çıkacaklardı” dedim. Buraların
işgal altında olduğunu BM Güvenlik Konseyi kabul etti. Buna rağmen
Ermenistan oraları terk etmiyor. Buralar boşaltılırsa gerçek
sahipleri gelip topraklarına yerleşebilirler.
S-400’LER VE VİZE: Anlaşma
imzalandı, detaylar üzerinde Savunma Sanayii Müsteşarı’mızla
muhatapları görüşmeleri sürdürüyor. Avanslar, kredi meselesi var.
Ödemelerdeki faiz noktasında bu görüşmemizde mutabakat sağladık.
Hatta bakanlar olarak da mutabık kalındı; teyit ettik. Alttaki
bürokratların yaklaşımı ile ikimizin ortaya koyduğu yaklaşımın
farklı olduğu ortaya çıktı. Arkadaşların yoğun çalışmaları olursa,
22’sinde de bir araya geldiğimizde önemli mesafe kat etmiş oluruz.
Vize meselesinde ciddi anlamda bir yumuşama söz konusu.
22 KASIM’DA SOÇİ: Türkiye,
Rusya ve İran olarak Astana sürecini devam ettirmek istiyoruz. 22
Kasım’da Soçi’de liderler düzeyinde bir araya geleceğiz. Başta
İdlib, Afrin olmak üzere son gelişmeleri ele alma imkânımız olacak.
İdlib’deki gözlem noktaları konusunda Türkiye olarak bizler, Rusya
hatta İran’ın da burayla ilgili talebi var ise biz orada esnek
davranıyoruz. Ancak İran’ın böyle bir şeyi arzu etmesi konusunda
Afrin’e sıcak bakmıyoruz. Çünkü oradan çekilme konusunda
Hamburg’daki G-20 Zirvesi’nde Rusya’nın bize verdiği sözler var.
Rusya’nın oradan çekilmesi, oradan bize yönelik muhtemel tehdit ve
tacizlerden duyduğumuz rahatsızlıklarla alakalı Türkiye’ye gerekli
anlayışın gösterileceği hususlarında bize söz verilmişti. Afrin’de
demografik yapının korunması bizim hassasiyetlerimiz
arasındadır.
ASTANA VE CENEVRE: Astana
ve Cenevre süreçlerinin eşgüdümle devamı konusunda mutabık kaldık.
Bizim PYD konusundaki tavrımız çok açık ve net, bundan taviz
veremeyiz. Suriye ulusal diyalog kongresi ile ilgili çalışmalar hep
birlikte yürüyecek ama biz kendilerine şunu söyledik:
“Suriye’deki muhalif grupları yok farz ederek orada bir
yere varmak mümkün değil.” PYD-YPG- PKK üçlüsüne de
dikkati çektik. Meseleyi ele alırken “Oralarda bu tür
terör örgütlerinin de hukuku vardır” diye bir anlayış
söz konusu olamaz. Bu anlayışla mesafe alınamaz.
PUTİN’E YPG/PYD MESAJI:
Türkiye olarak biz, terör örgütlerinin olduğu masada kesinlikle
olmayız. Bu, Cenevre için de geçerli, Astana için de. Buralara bir
terör örgütünün katılmasını kabul edemeyiz. Bir masada terör örgütü
olacaksa, hiç kimse bizim de oraya oturmamızı beklemesin. İki kere
iki dört. Siyasetin namusu vardır, biz siyasetin namusundan taviz
veremeyiz. Bu hususu Sayın Putin’e de söyledim. O tür bir adım
atılamayacağını ifade ettim. Liderler düzeyinde yapacağımız
toplantıda, nereye varılabileceğini çok daha açık ve net biçimde
göreceğiz.
‘SİYASİ ÇIKIŞ
YOLU’: Trump ile Vietnam’da yaptıkları
açıklamada; doğrusu böyle bir çağrıyı açık, net görmüyorum.
“Siyasi çıkış yolu” ifade olarak doğru da
peki 7 senedir bu işin siyasi çıkış yolu yok muydu, böyle bir imkân
yok muydu? Var idiyse niye bu yola başvurulmadı da yüz binlerce
insan öldürüldü? Yüz binlerce insanın öldürülmesi olayındaki
aktörler kimlerdi? Bunların bir düşünülmesi lazım. Yüz binlerce
insan öldürülecek, buna neden olanlar bu işi yok kabul edecekler ve
“Siyasi çıkış yolu” deniliyorsa o zaman
hadi tüm silahlar, toplar, tanklar hepsi araziden çekilsin. AGİT
vesaire kimleri sokacaksak devreye sokalım; siyasi çıkış yolunu
arayalım. Türkiye olarak biz de siyasi çözüm için üzerimize ne
düşecekse yapalım. BM üzerine ne düşecekse yapsın; atalım adımları.
Kaldı ki iş sadece siyasi çözümle bitmeyecek. Karşımızda artık
yerle bir olmuş bir Suriye var. Kuru kuruya bir şeyler söylenmesi
yetmiyor. Yerle bir olmuş Suriye’yi de bir taraftan ayağa kaldırmak
gerekecek. Bu meseleden en büyük zararı gören de biziz. Mülteciler
konusunda tüm dünyayı duyarlı olmaya çağırıyoruz. En güçlü olarak
ABD’yi, Rusya’yı, Çin’i, hatta daimi üyeleri, duyarlı olmaya davet
ediyoruz.
ILIMLI İSLAM
AÇIKLAMASI
Ilımlı İslam tartışmasıyla alakalı olarak ben öteden beri aynı şeyi
söylüyorum: İslam, İslam’dır. Biz ılımlı Hıristiyanlık, ılımsız
Hıristiyanlık gibi ifadeler kullanmıyoruz. İslam için de bu tarz
ifadeler kullanılması; dinimizin şiddetle özdeşleştirilmeye
kalkışılması yanlıştır. Ilımlı İslam, ılımsız İslam tarzındaki
ifadeleri doğru bulmuyoruz. Sayın Hariri’yle ilgili süreci takip
ediyoruz. Birkaç gün beklemekte fayda var.
KATAR KRİZİ
Katar krizinin çözümü için Kuveyt Emiri’nin girişimlerini bugüne
kadar nasıl desteklediysek, bundan sonra da desteklemeye devam
edeceğimizi belirttik. Katar’da ticaret, sanayi, tarım gibi
muhtelif alanlardaki işbirliğimizin yanı sıra askeri üssümüzü
ziyaret ettik. Orada barış, güven ve istikrar için bulunan
askerlerimiz, bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla oradaki
görevlerini yapmaya devam edecekler. Tarık bin Ziyad Kışlası’nın
modernize edilmesi, genişletilmesi, büyütülmesi için çalışmalar
sürüyor. Parlamentoda aldığımız karar gereği neyse bunu yapmaya
devam edeceğiz. Katar’a yönelik yaptırımların artık kaldırılması
gerekiyor.
‘ABD’NİN ‘SADECE İZLİYORUM’ DEMESİ NE
KADAR İNANDIRICI?’
ABD’NİN TUTUMU: ABD’nin
DEAŞ’a karşı attığı adımlarda PYD-YPG gibi terör gruplarını
kullandığı biliniyor. Bunlara çok ciddi ödemeler yapılmıştır.
Rakka’da, Münbiç’te bu tür gruplar kullanılmıştır. Münbiç, oranın
asıl sakinleri olan Arapların şehirden kovulmasına, oranın
PYD-YPG’ye peşkeş çekilmesine sahne olmuştur. Aynı şey Rakka için
de geçerlidir. Yararlandıkları o terör gruplarının Rakka’yla hiçbir
alakası yoktur. Rakka’nın gerçek sakinlerine şehrin teslim edilmesi
için bir çalışma yapılması gerekiyor. Ben, Putin ve Ruhani,
liderler olarak bir araya geleceğiz. Bizden bir gün önce dışişleri
bakanlarımız, genelkurmay başkanlarımız bir araya gelmek suretiyle
hazırlık yapacaklar.
DEAŞ’LILARIN TAHLİYESİ:
Amerikalı koalisyon sözcüsünün (Albay Ryan), olaylara ne kadar
vakıf olduğunu bilemiyorum. Rutin asker mantığı ile yapılmış bir
açıklama gibi görünüyor. İşin siyaseti başka bir şeydir. Önemli
olan onları oralarda görevlendiren siyasetçinin ne dediğidir. Orada
kaç DEAŞ’lı olduğunu, kaçının çıktığını bildiğini de zannetmiyorum.
Rakka, DEAŞ’ın Suriye’deki ana merkeziydi; o da düşmüştür.
Amerikalılara “Rakka operasyonunu, Münbiç de dahil
olmak üzere gelin beraber yapalım” dedik ama ikna
edemedik. ABD, orada bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle
yok etmenin hesabı içine girdi. “Biz oralarda yokuz;
havadan müdahale ediyoruz, sadece lojistik destek
sağlıyoruz” diyorlar ama gerçek tam öyle değil.
Amerikalı komandolardan tutunuz, değişik güvenlik güçlerine
varıncaya kadar YPG ile o bölge içinde o mücadelenin içinde bizzat
yer alanlar var. YPG elemanlarına para verdiklerine dair duyumlar
var.
KARA PLANLAMASI YAPIYOR:
Irak üzerinden Suriye’ye 3 bin 500 TIR, zırhlı taşıyıcı, silahlar,
tank, top sevk ettiler. ABD’nin orada 5 hava üssü var, 8 de diğer
üsleri var. Şimdi bir de Rakka’da üs kuruluyor. TIR’larla sevk
edilen silah, mühimmat, araç gereç hepsi oralara serpiştiriliyor.
Hal böyle iken, ABD’nin, “Ben bu işin içinde yokum, ben
bu işi sadece izliyorum, havadan takip ediyorum”
demesi ne kadar inandırıcı? Gerçek ortada. Yaşananlar, ABD’nin
oralarda kara planlamasında da yer aldığını çok açık net ortaya
koymaktadır.
‘SÖZDE ATATÜRKÇÜ
KILIÇDAROĞLU’
- (Atatürkçülük tartışması) Partimizin
genel merkez gençlik kolları kaynaklı bir şey değil. Gençlerimizin
kendilerinin serbest hareket etmesi suretiyle attıkları adım. Benim
konuşmam zaten onlarla bağlantılı bir konu değil. Bu ülkede tabular
oluşturulmaması gerektiğini vurguladım.
- Atatürk’ü sevmek başka bir şeydir, Atatürkçülük yapmak başka bir
şeydir. Bizim anlatmak istediğimiz budur. Mesela neymiş, efendim
ben Atatürk ifadesini kullanmıyormuşum! Yok öyle bir şey.
Kullandığım yerler vardır, kullanmadığım yerler vardır. Bu
matematik bir olay değil ki. Atatürk’ün imzasına bakarsınız, bazı
yerlerde ‘K. Atatürk’, bazı yerlerde ‘Gazi
Mustafa Kemal’ diye imzası vardır. Ben şimdi “Gazi
Mustafa Kemal” de diyorum, “Atatürk” de
diyorum ama adamın derdi bağcı ile olduğu için ne deseniz kusur
buluyor. Sıkıntı burada.
- Marksistlerin, affedersin PKK’lıların, HDP’lilerin, şunların
bunların eline düştü. Onlarla birlikte yürüyen kim? Sözde Atatürkçü
Kılıçdaroğlu. Beraber bunlarla yürüyor. Oradan eleştiriler yapıyor.
Önce işine bak. Bu ülkeye ne kazandırıyorsun ona bak. Buralara
kadar bu işi düşürmedik, düşürmeyeceğiz. Kaldı ki Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün, biliyorsunuz, kendisini putlaştırmaya çalışanlara
yönelik aleyhte çok veciz ifadeleri var. Al biraz da onları
oku.
‘ MHP İLE HER TÜRLÜ ADIMI ATMAYA
HAZIRIZ’
BAHÇELİ’NİN SÖZLERİ: Bahçeli’nin
Cumhurbaşkanlığım dönemi içinde yerli ve milli olarak vatanseverlik
konusundaki tüm yaklaşımlarını aynen paylaşıyorum. Bundan sonraki
süreçte de vatanseverlik, ülkemizin değerleri noktasında, milli
yerli olacak her konuda; hele hele terör örgütleriyle dayanışma
içinde olan bir anamuhalefet partisi karşısında biz yerli ve milli
olarak vatanımızın çıkarları, tüm milletimizin çıkarları noktasında
MHP ile biz her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddüdümüz
dahi yoktur.
İTTİFAK VE BARAJ: Bu
konuda bir çalışma yok. Bana göre bu, erken sayılabilecek bir
tartışma. Ancak ülke olarak baraj meselesinde tecrübemiz,
deneyimimiz fazlasıyla var. Olaya ekonomik ve mali istikrar olarak
bakmamız lazım. 50 artı 1 ile siyasi istikrar geliyor. Bütün
bunları göz önüne aldığımızda belki bir seçim öncesi ittifak
düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir. Bu da yetkili
kurullarımızın çalışması, gerekli değerlendirmeleri yapması gereken
bir iştir. Nasıl bir adım atılabileceği bilahare düşünülebilir.
Bunlar da bu ülkenin evlatlarının birbirleriyle neler yapabildiğini
göstermesi açısından çok önemlidir.