Faik Ergin: "Oyuncular baharat dolabı gibidir"

Yakışıklı oyuncu Faik Ergin, ‘Cesur Yürek’ dizisinde canlandırdığı 'Murat' karakteriyle dikkatleri üzerine çekti. Oyuncu, “Bizler baharat dolabı gibiyiz. Karakter neyi gerektiriyorsa ona göre malzeme kullanmalıyız” dedi.

Faik Ergin: "Oyuncular baharat dolabı gibidir"
Milliyet'ten Sercan Kısmet'in röportajı...

Dizi için teklif nasıl geldi? Sizi ne cezbetti?


Kudret Sabancı ve Melek Öztürk’le uzun zamandır yollarımız kesişiyordu fakat beraber çalışmak bir türlü kısmet olmamıştı. Projeden haberim vardı. ‘Murat’ karakteri geldiğinde, çok heyecanlandım. Sahneler ve karakter çok güzel yazılmıştı. Ardından Kudret Hoca’yla bir araya geldik. Bir çekim yaptık, beğendiler. Bir anda kendimi projenin içinde buldum.

Karaktere nasıl hazırlandınız?

Bu işe çok fazla odaklandım. Hem kendim çalışmaya başladım hem de Çetin Sarıkartal’la beraber çalıştık. 1.5 ay eve kapanıp, diziyi önce zihnimde çektim. Murat, ‘ne yaparsa farklı bir karakter olur’ diye düşündüm. Bu karaktere ayrı özendim ve çok dikkatli bir şekilde çalıştım.

Kötü bir karakteri oynamak nasıl bir tecrübe?

Bir oyuncu karakterini yargılamamalı. “Kötü ama farklı bir şey var” dedirtebilmek en büyük amacım. Bu karakter ilk geldiğinde de, “Asla karton bir kötü adam çıkarmayacağım” dedim.

‘Cesur Yürek’ dizisinin ‘Deli Yürek’le benzerliği konuşuldu... Andırması çok normal, en başta isim benzerliği var. ‘Cesur Yürek’ yapımcı ve senaristlerimizin yazdıkları günden beri bir kahramanın öyküsü, o yüzden bu durumu normal buluyorum.

Neden ‘Cesur Yürek’i izleyelim?

Oyuncu gözüyle söylemem gerekirse, uzun zamandır okuduğum en iyi senaryoydu. Çok güzel diyaloglar yazılıyor. Kalabalık kadro içerisinde harika bir olay örgüsü oluşturulmuş. İnsanların ilgisinin sebebi de bana kalırsa bundan kaynaklanıyor.

Karakterin oyuncunun üzerine yapışması durumu için ne düşünüyorsunuz?

Oyuncu, sahnede ya da sette “Oyun” dendiği anda o karakterin içine iner, çıktığı anda da normal hayatına devam eder. Karakterin üzerine yapışması gibi bir durum söz konusu değil. Bence oyuncular baharat dolabı gibidir. Karakteri neyi gerekiyorsa ona göre malzeme kullanmalı... Ben de canlandırdığım roller için baharat dolabından biraz bundan, biraz ondan koyarak karakteri ortaya çıkarıyorum.

‘İlişkiler üzerine kitap yazıyorum’

Sürekli farklı rollerdesiniz. Bunun sebebi nedir?

Rutin işler yapabilen biri değilim. Özel hayatımda da iki gün aynı şeyi yaptıysam üçüncü gün aynanın karşısına geçip, “Sen ne yapıyorsun” diye kendime sorarım. Bir şeyler oynadıkça lezzetleniyor.

İnşaat mühendisliğinden oyunculuğa neden geçiş yaptınız?

Lise sona kadar babamın, “Doktor günaydın” demesiyle uyanıyordum. Ama istemedim ve İTÜ’ye çok yüksek bir puanla girdim. Oyunculuğun tadını almaya başladıktan sonra da “Buna devam edeceğim” dedim. Ailemden dolayı idealist büyüdüm. Dolayısıyla işi sonuna kadar öğrenip yapmak istedim. Ardından tiyatro ve diziler gelmeye başlayınca kendimi oyuncu olarak buldum. Şu an bile oyunculuk üzerine yüksek lisans yapmayı düşünüyorum.

Başka projeleriniz var mı?

Kadın ve erkek üzerine bir kitap yazıyorum. İlişkilerin zamanla değişmesine çok takığım. İletişim yollarının farklı hale gelmesine değiniyorum. Yüksek lisanstan önce kitabımı bitirmek istiyorum. Instagram’daki paylaşımlarımın altına bir şeyler yazıyordum, sonra kitap teklifleri gelmeye başladı. Yayınevini bulduğumda, onu da tamamlayacağım.
Konular Röportaj