Fatih Altaylı: "OHAL kalacaksa FETÖ ile sınırlı kalsın"

"...MHP ise AK Parti’nin uzun tartışmalardan sonra aldığı kararları destekleme konusunda çok daha rahat. Karışacak halimiz yok."

Fatih Altaylı: "OHAL kalacaksa FETÖ ile sınırlı kalsın"
Habertürk'ten Fatih Altaylı'nın yazısı...

Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidar partisine verdiği desteği, kuvvetle muhtemel iktidar partisi milletvekilleri bile bu denli “kayıtsız şartsız” vermiyordur.

Çünkü biliyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi, dışarıdan pek öyle görünmese de parti içinde konuları en fazla tartışan parti.

Karar alıncaya kadar en açık biçimde tartışıyorlar. Karar alındı mı, herkes susuyor ve karar uygulanıyor.

Bu yüzden de AK Partili milletvekilleri, her önemli adım öncesi MYK’da zaman zaman çok farklı fikirleri de savunuyorlar.

MHP ise AK Parti’nin uzun tartışmalardan sonra aldığı kararları destekleme konusunda çok daha rahat.

Karışacak halimiz yok.

İstedikleri gibi davranırlar. Sonuç olarak seçmenine hesap veren bir siyasal partiden söz ediyoruz.

Seçmeni memnunsa, oyu azalmıyorsa istediğini destekler, istediğine muhalefet yapar.

MHP’nin genel başkanının çok açık destek verdiği konulardan biri de OHAL uygulaması.

“OHAL sürmelidir” diyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse benim buna da bir itirazım yok.

FETÖ tehlikesine, Gülen organizasyonuna karşı yapılması gerekenlerin en kararlı şekilde yapılması gerektiği konusunda Bahçeli’yle hemfikirim.

FETÖ ile mücadele için OHAL gerekiyorsa, ki mücadelenin ilerleme hızına ve etkinliğine bakarak “Gerekli galiba” demek mümkün, OHAL devam etmeli.

Ancak bir şartla. OHAL’in kapsamı sadece ve sadece “FETÖ ile mücadele”yle sınırlı kalmak şartıyla.

FETÖ ile hiçbir ilgisi olmayan konularda, TBMM’nin normal yasama faaliyeti ve düzeniyle alınması gereken karar ve çıkarılması mümkün yasalarda “OHAL” gerekçesiyle kararname çıkarılması ne Türkiye’ye ne de parlamentoda zaten yeterli gücü olan AK Parti iktidarına yakışıyor.

Üstelik Anayasa Mahkemesi de OHAL kararnameleriyle yapılan düzenlemeler için, “Benim yetki alanımda değil” deme kolaycılığını seçtiği için bu kararnameler Türkiye’nin görüntüsüne zarar veriyor.

ÖNGÖRÜSÜZLÜK OSCAR’I KILIÇDAROĞLU’NA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “öngörüsüz siyasetçi” nasıl olur, en güzel örneği.

Şimdilerde uzun bir yürüyüşte.

Bu yürüyüş için “Kedi kedi olalı bir fare tuttu” demek çok doğru olmayabilir; çünkü henüz tutulmuş bir fare yok ama en azından “Kedi kedi olduğunu hatırladı” dememiz mümkün fakat Kılıçdaroğlu’nun yol boyunca yaptığı açıklamalar öngörü noksanlığının da itirafı.

Kılıçdaroğlu ne diyor?

“Adalet için yürüyorum.”

Haklıdır, adalet için yürünür, hatta gerekirse koşulur.

İtirazımız olamaz. Olmamalı.

Ama dün de şöyle buyurdu: “Berberoğlu’nu verilecek ceza önceden belliydi ve kalacağı oda bile önceden hazırlanmıştı.”

Ceza önceden belli miydi, kalacağı oda önceden hazırlanmış mıydı bilemem.

Ancak şu kadarı çok açık belliydi: “Dokunulmazlıklar kaldırılırsa milletvekillerinin başına bir işler gelebilir.”

TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme getirildiği zaman Kılıçdaroğlu olacakları tahmin edemiyor muydu?

Ya da Türkiye’de o zaman adalet vardı da dün yok oldu diye mi düşünüyor Kemal Bey.

Bir damla öngörüsü olabilseydi, bugün olabilecekleri tahmin ediyor olması gerekmez miydi!

O gün dokunulmazlıkların kaldırılmasına seyirci kal, tepki gösterme, engelleme çabası içine girme, çarşambadan sonra perşembenin geleceğini düşünme...

Şimdi yürü babam yürü.

Benim anlamadığım, iktidarın bu yürüyüşe bunca tepki göstermesi.

Ben olsam, “Geçti Bor’un pazarı” diye başlar, “Yürü anca gidersin” diye bitiririm.

FATİH ALTAYLI'NIN HABERTÜRK'TE YER ALAN BUGÜNKÜ YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ!...