'Gelecekteki Nilperi’ye mektup yazarım'

‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisiyle duyurdu adını Nilperi Şahinkaya... Öyle bir geçti ki hakikaten zaman, Nilperi yıllar önce yazdığı ‘Geleceğe Mektuplar’da bugün olmak istediği yerde olduğunu gördü.

'Gelecekteki Nilperi’ye mektup yazarım'
Hakkınızda çok sık seyahat ettiğiniz yazılmış...
Çok yere gittim ama küçüklüğümde de yurtdışında yaşıyordum. Senegal’de doğdum, 3 sene Duseldorf, 4 sene Paris, 4 sene Bern, 15 yaşında Türkiye’ye geldim. Babam diplomat olduğu için sürekli yer değiştirdik. Şimdi de tatil için seyahat ediyorum. Yakın zamanda da babamı görmeye gideceğim Lüksemburg’a yeniden.

Gördüğünüz ülkeler arasında “Ben burada yaşayabilirim” dediğiniz yer neresi oldu?
Kesinlikle Monte Carlo’yu tek geçerim. Orası dünyaya ait bir yer gibi değil. İnsan rüyada gibi, dönmek istemedim.

‘Kayıp’ dizisinde canlandırdığınız Defne Şarman karakteri aşkı bir başkasında buluyor ve kocasına ihanet ediyordu, sonra da öldü.  Sizce biri sevgilisini aldatıyorsa karşı tarafın da bunda payı var mıdır mesela ilgisizlik  gibi?
Bence bu daha çok kadınlar için geçerli olan bir durum. Kadınlar daha duygusal. Erkekler ise bir diğer kadının sadece dış görünüşünü bile beğeni p onunla birlikte olmayı seçebiliyor. Ancak kadınlar daha çok duygusal sebeplerden aldatıyorlar. Bir erkek kadına artık kendini dişi ve değerli biri gibi hissettirmiyorsa, o kadının aklı diğer erkeğe kayabilir. Kadın aldattığında ise daha duygusal olduğu için aslında daha kötü hissediyor kendini. 

Siz hiç aldatıldığınızı öğrendiniz mi peki?
Evet, oldu. Çok kötü hissettim ama vicdanım rahattı. Benim yüzümden olduğunu bildiğimden çabuk atlatabildim.

Peki, siz hiç sevgilinizi aldattınız mı?
Evet, aslında tamamen anlattığım gibi duygusal bir durum söz konusuydu. Bir başkasına âşık olmuştum. Çünkü yaşadığım ilişkide aşka dair bir şey kalmadığı için bir başkasına yönelmiştim. “Arada bununla da birlikte olayım, bir yandan da ilişkime devam ederim” diye yapmadım.

MUTLULUĞUM DAHA DA ARTTI

Yeni oyununuz “Kim Korkar Hain Kurttan?” nasıl gidiyor?  Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer, Tardu Flordun gibi isimlerle çalışmak nasıl?
Bir kere çok keyifli bir ekip. Herkesin enerjisi çok yüksek, herkes mutlu.  O mutluluğu sadece varlıklarıyla bile yayıyorlar. Hira Tekindor, Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer, Tardu Flordun, Şükrü Özyıldız… Sadece onları tanımak bile beni çok geliştirdi. Mutluluğum daha da arttı.

Oyundaki karakterler gerçeklerden kaçan ve daha sonra yüzleşmek zorunda kalan tipler...
Evet, öyle. Nick ve Honey görüldükleri gibi değiller. Dışarıdan bakınca herkesin olmak istediği mükemmel çift gibi duruyorlar. George ve Martha da oynadıkları bazı oyunlarla onları yapay bir ilişkilerinin olduğu gerçeğiyle yüzleştiriyor. 

Siz realist misiniz yoksa duygusal mısınız?
Değişiyor aslında. Bazen çok gerçekçi olabiliyorum ama genelde hayal dünyam var. Duygularım ağır basar. Ne hissediyorsam öyle yaşamaya çalışıyorum ve sonucunu da göze alıyorum.

Elde ettiğiniz başarıları yalnız annenizle paylaşınca mutlu olabiliyormuşsunuz diye okudum.
Evet, aslında bu durumu aşmaya çalışıyorum. Çok anneci olduğum bir dönemim vardı. Her şeyi anneme haber vereyim gibi bir durum oluşmuştu. Aldığım muhteşem bir haber yetmiyordu. Onu ancak annemle paylaştığımda tüm coşkusunu yaşayabiliyordum. Artık anın tadını tek başıma çıkarmaya çalışıyorum.

Twitter’da ‘ilişki durumum: inş canım ya’ yazıyor. Kendinizle dalga geçmeyi seviyorsunuz. 
Evet, severim. Dalga geçince hayat daha kolay geçiyor. Sadece ilişki için değil, her anlamda bunu yapıyorum ve kolay oluyor. “Üç günlük dünya” deyip geyiğe vurmak birçok şeyi kolaylaştırıyor.

DUYGULARIMLA YAŞIYORUM

Bu tarz düşünmenin yanı sıra geleceğe dair planlar da yapıyor musunuz? Nelerdir?

Tabii, planlarım var. 8 senedir Oyun Atölyesi’nde sahneye çıkma hayallerini kurdum ve sonunda oldu. Bir şeyi çok isteyip inanınca mutlaka olduğuna inanırım. Pozitif enerji göndermek çok önemli.

Boş vakitlerde neler yapmayı tercih edersiniz?
Bazen sadece hiçbir şey yapmadan evde oturmak, müzik dinlemek çok hoşuma gidiyor. Mesela kulaklığı takıp saatlerce deniz kenarında yürümeyi çok severim. Bebek’ten Emirgan’a kadar yürürüm ve bu bana çok iyi gelir. Ayrıca evimin manzarasını bıkmadan saatlerce izleyebilirim.

“Kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum daha sezgisel yaşıyorum” demişsiniz bir röportajınızda, bu da öyle anlardan biri sanırım...
Evet. Bir defasında yürürken kulaklığım yoktu ve neye uğradığımı şaşırdım. Yürüdüğüm yollar uzun geldi. “İstanbul ne kadar kalabalıkmış” demeye başladım. O an gerçekten dünyadaydım. Kulaklığımı takınca ise “Lay lay lom, hayat ne kadar güzel, kuşlar, bulutlar” diyerek yaşıyorum.

Çok fazla gözlemde bulunan insanlar mutlaka bir şeyler yazar. Sizin de denemeleriniz var mı?
Üç yaşımdan beri şiir okur ve yazarım. Kimseyle paylaşamam utanırım ama şiir yazmayı severim, özellikle doğayla alâkalı. Çok âşık olursam da âşık olduğum kişiye şiir yazarım. Mektup bile yazarım. Birini gördüm diyelim mesela çok beğendim, ona mektup yazarım, Allah’a mektup yazarım ama onlar hep bende kalır. Gelecekteki Nilperi’ye mektuplar yazarım. Aradan iki sene geçer, çıkarır okurum. Bugünlere dair yazdığım mektuplarım elime geçti. O zaman istediklerimin birçoğu gerçekleşmiş, mutlu oldum. 

Reenkarnasyona inanır mısınız?
Evet. Ruh ikizine, ruh eşine çok inanırım. Mesela, her insanın bir ruh eşi vardır. O iki kişi bu dünyada birleşmiyorsa mutlaka reenkarnasyonla bir başka hayatta buluşuyorlar.  Bu çok mantıklı, enerji olarak geliyoruz, bedenimizden yine enerjimiz çıkıyor ve o enerji başka bir vücut içinde yeniden doğuyor. Böyle bir döngü olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili çok güzel bir film var; ‘Cafe de Flore’, Vanessa Paradis oynuyor. Bu film sayesinde düşünmeye başlamıştım ben de tüm bunları.

YAZILANLAR BENİ RAHATSIZ ETTİ

Tiyatroda yaptığınız striptiz sahnesi çok konuşulmuştu. Sonrasında sınırlarınız oldu mu?

Aslında oyunculuk cesaret işidir ama acaba Türkiye’de biraz daha dikkatli mi olmak gerekiyor diye düşünmeye başladım. Yazılanlar hoşuma gitmedi, insanlar izlemeden yorumlar yaptı. Twitter’da hakaret edenler oldu. Aslında oyunu bile izlememiş, ne olduğunu bile bilmiyor. Bu tarz durumlar beni çok rahatsız etti.

Sosyal medyayla aranız çok iyi. Siz bir uygulama olsaydınız hangi yönünüzü güncellerdiniz?
Şu an aslında bu halimden mutluyum. Bu uygulama bir süre böyle gider. Anne konusunda bir güncelleme yapıyorum.

Kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Bazen geceleri yatmadan ama genelde sabahları uyandığımda nelere şükretmem gerektiğini düşünüyorum. Bunlar maddesel değil, daha manevi şeyler oluyor. Gözümün görmesine kadar uzuyor bu liste ve şükran duygusunun verdiği mutluluk beni hayata karşı motive ediyor.

TEK SORU, TEK CEVAP

- Aile: Şefkat 
- Yemek: Tutku
- Seyahat: Yenilenme
- İnstagram: Bağımlılık
- Ayakkabı: Karakter
- Aşk: Olmazsa olmaz
- Özlem: Anneanne
- Şöhret: Parıltı
- Dost: İhtiyaç
- Tiyatro: Aşk

GİZEM COŞKUNARDA / AKŞAM İNTERNET SİTESİ




Konular Röportaj