Hakan Aysev: 'Artık bir marka oldum'

Ünlü tenor Hakan Aysev, İstanbul’dan ayrılarak Urla’da yeni bir hayata yelken açtı. Müzik çalışmalarına da ara vermeden devam ettiren sanatçı, şimdilerde ‘Peki Ne Yapalım’ isimli albümüyle sevenlerinin karşısına çıkıyor.

Hakan Aysev: 'Artık bir marka oldum'
Hakan Aysev'in Akşam'da yayınlanan röportajı...

- Albümünüz kaç parçadan oluşuyor? Biraz bahsedebilir misiniz?

6 şarkımız var 2'si cover, 4 tanesi yeni beste. Özellikle yeni besteler üzerine yoğunlaşıyorum. 2 tanesi Gürkan Çakıcı'ya, 1 tanesi Perlin İnci'ye ait. Gerçekten benim de âşık olduğum Ege ve Akdeniz'in tınılarını ve sıcaklığını çok iyi yansıtan bir albüm oldu.

-Yeni albümünüzde hayranlarınızın karşısına nasıl bir tarzda çıkıyorsunuz?
Bahsettiğim gibi "sıcağı" tercih ettik. Ankara doğumlu olmama rağmen Adana kökenliyim ve bir Akdeniz insanıyım. Hayatımda da her zaman Akdeniz yaşam tarzını seçiyorum. Dolayısıyla albümümü de içinde huzur bulduğum, kendimi ait hissettiğim Akdeniz esintileri barındıran melodilerle oluşturdum.

SANATA VE MÜZİĞE SAHİP ÇIKALIM

- Albüm ismini neden “Peki Ne Yapalım?” koydunuz?

Albümde yer alan şarkılarda Ege ve Akdeniz sıcaklığını hissederken, yaşamımıza anlam katan, bizleri "biz" yapan, ne kadar ayrıcalıklı bir ülkede nefes aldığımızı tüm çıplaklığıyla gösteren duyguları, bu albümle sizlere aktarmak istedim. Peki, ne yapalım? Sanata, müziğe, aşka, sevgiye ve inandıklarımıza sahip çıkalım.

- Yeni çalışmanızı oluştururken esinlendiğiniz biri ya da bir olay var mı?
Var tabii ki. En önemlisi de benim en büyük sevdam, kızım. Bunun yanında, insan hayatında her zaman âşık olabilir, yaşadığı her aşkı yüreğinin bir kısmında tutar ve hep daha büyük bir aşk arar. Albümü oluştururken de, etkilendiğim bir hayat ve tanıdığım insanlar var.

- Urla’da yaşadığınızı biliyoruz. Peki, neden Urla’da yaşamayı seçtiniz?
Akdeniz ve Ege’nin doğasına, insanına, kültürüne aşığım. Dolayısıyla bu kültüre yakın olabileceğim Urla’da yaşamayı seçtim. Bir süredir Urla’da huzurlu bir yaşam sürüyorum ve bu tercihimden dolayı da çok mutluyum.

- Yaşadığınız yerde yangınlarla kaybedilen ormanlık alanlar için konserler düzenliyorsunuz...
Doğanın katledilmesine, zümrüt yeşili ormanların küle dönmesine çok üzülüyorum. Bu konuda gerçekten duyarlıyım. Geçen yıl Urla’da çıkan yangınlar sonucu yok olan ormanlık alanların yeniden yeşillendirilebilmesi için bir konser çalışmam oldu. Urla’daki komşularımdan Bülent Güvenç’in önderliğini yaptığı bir proje sonucunda verdiğimiz konserle 6 bin fidan dikimi gerçekleştirildi. Bu benim açımdan gurur verici.  

MÜZİK SEKTÖRÜNÜN HER YERİNDEYİM

- Yeni albümünüz için bir imaj çalışmanız olacak mı?

Yeni bir imaj düşünmüyorum çünkü artık Hakan Aysev bir marka oldu. İnternette birçok forumda ve sitede "Hakan Aysev Sakalı, Hakan Aysev Saçı" şeklinde yazılar görüyoruz. Belki biraz kilo verebilirim ancak imajım için değil, daha çok sağlığım için.

- Müzik sektörü içinde kendinizi nereye konumlandırıyorsunuz?
Hakan Aysev Türkiye'deki müzik sektörünün her yerinde kabul görüyor. Operada, senfoni orkestralarının sahnelerinde, 15-20 bin kişilik halk konserlerinde, festivallerde... Hatta insanların eğlenebileceği her yerde… Çünkü bizim konserlerimize genelde insanlar oturarak başlıyor, ayakta dans ederek bitiriyorlar. Dolayısıyla müzik sektörünün her yerindeyim demek doğru olacaktır.

- Önümüzdeki yıllar için müzik kariyerinizde hedeflediğiniz nokta nedir?
Dünyanın en büyük operalarında başrolleri seslendiren, halkın tanıdığı bir opera sanatçısı olarak tüm hayallerim zaten gerçeğe dönüştü. Bundan sonra beni daha mutlu edecek tek şey, güçlü bir sesi ve kaliteli müziği toplumun her kesimine aktarabilmek. 

YENİ ORGANİZATÖRLERE İHTİYAÇ VAR

Her konu gibi müzik sektörünün ihtiyacı da artık dijital dünyaya yönelmektir. Dolayısıyla Türkiye'de de dijital platformlara yönelimin gerçekleştirilmesi, bu konunun artık kanunlarla da düzenlenmesi ve sektörün yeniden para kazanabilir hale getirilmesi gerekiyor. Bunun yanında bir önemli konu da müzik sektörünün sanatçı açısından yaşayabilmesi için organizatörlerin yaşaması ve yeni organizatörlerin ortaya çıkması lazım. 
Konular Röportaj