İlelebet Cumhuriyet!

Elazığ ve Malatya'da onbinlere seslenen Erdoğan, cumhuriyet rejiminin ilelebet yaşayacağını vurguladı ve ekledi "Türkiye yıllardır aradığı münasip yönetim sistemine şimdi nihayet kavuşuyor. Bunun adı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir"

İlelebet Cumhuriyet!
Yeni Şafak'ta yer alan habere göre 16 Nisan'da yapılacak yeni anayasa referandumu için kampanyayı önceki gün Kahramanmaraş'tan başlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün de Elazığ ve Malatya'da vatandaşlara seslendi. “Türkiye yıllardır aradığı münasip yönetim sistemine şimdi nihayet kavuşuyor. Bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir” diyen Erdoğan, sisteme karşı çıkanları eleştirerek, “Meselenin artısını eksisini bilmedikleri için yapıyorlar. Bir kısmı da her şeyin farkında oldukları halde bu sistem kendi çıkarlarını bozacağı, kendi foyalarını ortaya çıkaracağı için karşı çıkıyor. Kendi menfaatini, ülkesinin ve milletinin maslahatının önünde tutanlara diyecek bir şeyimiz yok. Onları milletimize havale ediyoruz. Ama cumhurbaşkanlığı sistemini bilmedikleri için meseleye soğuk yaklaşanlara işin aslını, astarını anlatmak hepimizin boynunun borcudur” ifadelerini kullandı.

Rejim değişmediğini, değişenin sadece 'yönetim sistemi' olduğunu vurgulayan Erdoğan şunları söyledi:

ONLARIN KAFALARI KARIŞIK

“1923'te ilan edilen cumhuriyetimizi inşallah ilelebet yaşatacağız. Yönetim sistemi tartışmalarımızın tarihi cumhuriyetimizden eskidir. Mesela Meclis, başbakan, bakanlar kurulu ve daha pek çok kurulumuz farklı isimlerle cumhuriyet öncesinde de mevcuttu. Birileri doğruyla yanlışı birbirine katarak, sapla samanı karıştırarak, milletimizin kafasını bulandırmaya çalışıyor. Çünkü onların kafaları da karışık, kafaları da bulaşık. Halbuki şu anda yapılan iş, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemekten ibarettir. Dikkat ediniz bu organların hiçbiri ortadan kalkmıyor. Yasama organı ortadan kalkmıyor, yani TBMM ortadan kalkıyor mu? Böyle bir şey yok ama birilerine sorsan kalkıyor, yok böyle bir şey.”

İSTİKRAR 5 YIL GARANTİDE


“Yeni sistemde yürütme doğrudan millet tarafından seçilen, sorumluluğu da millete karşı olan cumhurbaşkanına veriliyor. Seçimlerde ne olacak? 5 yıl süreyle görev verilen cumhurbaşkanı, milletten başka hiç kimseye hesap vermeden, tabii ki anayasa çerçevesinde, vazifesini yerine getirecektir. Bu, ülkenin istikrar ve güven ortamının 5 yıl süreyle garanti altına alınması anlamına geliyor. Bu ülkede cumhurbaşkanının başbakana anayasa kitapçığını fırlattığını gördük mü, yaşadık mı? Dünyada böyle çirkinlik olur mu? Bunu bile yaşattılar bize! Şimdi biz bunu da kaldırıyoruz ve bu gücü tek kişide topluyoruz.”

İŞLERİ GÜÇLERİ DEDİKODU

“Yürütme ile yasama organlarının görevleri arasındaki ayırım netleştiği için karşılıklı yetki aşımı diye bir mesele de kalmayacak. Kanun çıkartmak yasamanın işidir. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ise yürütmenin kanunla düzenlenmeyen konulardaki işlerini hızlandırmak için getiriliyor. Şimdi ne diyor ana muhalefetin başındakiler; 'Parlamento olmuyor, yasama organı kalkıyor'... Bunlar ya bu işleri okumuyor, bilmiyor, düşünmüyor, işleri güçleri sağda solda dedikodu! Şayet kararname ile düzenlenen bir konuda kanun çıkartılırsa, dikkat edin, üstünlük kanunda olduğu için kararname geçersiz hale geliyor. Bütçe dışında cumhurbaşkanına kanun teklif etme yetkisi de verilmiyor. Birileri çıkıp hilafı hakikatle Meclis'in ortadan kaldırıldığını, işlevsiz kılındığını söylüyor. Yok böyle bir şey. Meclis ortadan kalkmak bir yana güçleniyor.”

Tarafsızlık mı?

Eski dönemde çok tartışılan sıkıyönetim uygulamasının artık kalkacağına işaret eden Erdoğan, “Bu ülkede artık sıkıyönetim olmayacak. Bunun yerinde zorunlu durumlarda olağanüstü hal ilan edilerek sorunların üstesinden gelinmesi imkanı getiriliyor” dedi. Erdoğan, anayasa değişikliği ile getirilen bir başka yeniliğin de cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesme şartının ortadan kaldırılması olduğunu belirterek, “Böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanı adayı olacaksın, kurucusu olduğun partiden ilişiğin kesiliyor. Neymiş, o tarafsızlığı getirirmiş. Bir insanın karakterinde tarafsız olmak diye bir şey olur mu? Olmaz. Gerçekçi olmak lazım. Şimdi bu da düzeltiliyor. İnşallah bu sistemle kazanan Türkiye, Türk milleti olacak” açıklaması yaptı.

Sekin'i unutmadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir Adliyesi'ne saldırmak isteyen teröristlerle çatışırken şehit olan Elazığlı polis memuru Fethi Sekin'in adının, kentte 2018'de hizmete girecek 1040 yataklı şehir hastanesine verileceğini söyledi. Erdoğan, “Şehitlerin tepesini boş bırakmayan Fethi Sekin kardeşime bir kez daha Rabbimden rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum. Yeni yapılan şehir hastanesine şehidimizin ismini vererek adının şanına yakışır bir şekilde yaşatılacağına inanıyorum” dedi. Elazığ'ın 'büyükşehir' statüsüne kavuşması gerektiğini de kaydeden Erdoğan, “Yalnız bir şart var. 750 bin nüfusu aşmak gerekiyor. 100 bin açık var. Ben boşuna 3 çocuk demiyorum. 750 bin yakalanırsa Elazığ oldu büyükşehir. 2019 Kasım'a fazla bir şey kalmadı. Eğer nüfus artarsa o zaman da Elazığ büyükşehir” dedi.

Bütünleşelim

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "El Bab'ı DEAŞ'ın katil sürülerine dar eden kahraman Mehmetçiklerimizi selamlıyorum. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Onlar nasıl gece gündüz bu millet için, ülkenin istiklal ve istikbali için canlarını ortaya koyuyorsa, biz de taş üstüne taş koymanın mücadelesini veriyoruz. Türkiye'yi büyütmek, dünyada hak ettiği yere taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Uzak yakın demeden, zengin fakir ayrımı gözetmeden, dünyanın dört bir yanında bayrağımızı yükseltmenin yollarını arıyoruz" dedi.

YILDIRIM VE BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR

Hangi partiden olursa olsun bütün vatandaşlardan referandumda 'evet' oyu isteyen Erdoğan, şunları söyledi: "Bu bir reformdur. Şahsım için değil, şahsımın öncülüğünde ülkemiz için bu reformu yapıyoruz. AK Parti ve MHP'nin dayanışması ile özellikle Yıldırım ve Bahçeli'ye çok teşekkür ediyorum. Zira parlamento sırasında oradaki mücadeleleri her türlü takdirin üstündedir. Liderlerine bağlı kalarak dürüst bir şekilde el ele veren milletvekillerini de alkışlıyorum. Çünkü bu farklı bir mücadeleydi. Başarılı oldular, işi bitirdiler. Şimdi sıra işte bu siyasi hareketlerin tabanında. AK Parti'ye, MHP'ye, CHP'ye gönül veren kardeşlerim. Hepinize sesleniyorum, hatta HDP'ye gönül veren kardeşlerim size de sesleniyorum, bu birlik beraberlikte gelin bütünleşelim. Kardeşlerim biz, millet olarak tek bir milletiz.”

18'inde bakan olmalı

Başbakanlığı döneminde seçilme yaşının 30'dan 25'e indirildiğini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: “Bunu 18'e indirmemiz lazım. 18 yaş, hem seçme hem seçilme yaşıdır. Ne diyorlar, 'Çoluk çocuğa mı bırakacağız parlamentoyu?' Lafa bak. Bu ne demektir biliyor musun? Kendi gencine, gençliğine güvenmemek demektir. Bu gençlik, Fatih'lerin torunudur. Fatih, 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açtı mı? Siz de açarsınız. İnşallah parlamentomuzda 18 ile 25 yaş arası seçilmiş gençler görmek istiyorum. İnşallah 18 ile 25 yaş arası kabinede de bakanlar görmek istiyoruz. Olur mu bu? Niye olmasın. Bugün dünyanın dev şirketlerini, bakıyorsun, 25 yaşında, 30 yaşında gençler yönetiyor. Ama bunların kafası basmaz bu işe. Onun için biz gençliğimizle iftihar ediyoruz.”

LİDERİN 3 GÖREVİ

“Önce kendimize inanacağız, ondan sonra bu yola koyulacağız. Emaneti şüphesiz ki verirken ehline, liyakat sahibi olana vermek liderin görevidir. Liderin 3 görevi vardır. Bir tanesi istişaredir. İkincisi adaletle hükmeder. Ehliyet sahibiyle yürür. Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine, rahmetli Özal'ın bu meseleyi gündeme getirdiği, bizlerin gençliği dönemine denk gelen 1990'lı yılların başında geçseydik. O zaman Türkiye, belki 1990'lar boyunca yaşadığı sıkıntılara, krizlere, acılara maruz kalmayacaktı.”

İlelebet Cumhuriyet!