İlhan Kesici: "Cumhurbaşkanı adayım Kılıçdaroğlu"
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olabileceği konuşulan İlhan Kesici: "Adayım Kılıçdaroğlu..."
CHP’nin bir kitle partisi olmasını desteklediğini belirten İlhan
Kesici, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Gazete Habertürk'ten
Kübra Par'a konuştu. Kesici, “Aday olsan iyi olur
diyenler var ama benim adayım Kemal Kılıçdaroğlu’dur.”
dedi.
- Geçtiğimiz hafta CHP’nin kurultayı vardı. Daha önce seçim
kazanamadığı için Kılıçdaroğlu’nun partide ve seçmende umut
yaratamadığı eleştirileri yapılıyor. Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel
başkan seçilmesine siz nasıl bakıyorsunuz?
Eleştirilerin bir bölümü normal, bir bölümü gereğinden fazla. Eski
klasik parti sistemimizde, partilerin belli oy kabiliyetleri var.
CHP için bu 27’lik bir bant gibi görünüyor. Bunu aşmak lazım. Bunu
aşmak için de partiyi açmak lazım. Halbuki CHP’nin içerisinde bir
grup arkadaşımız daha katı sınırlar çizmekten yanalar.
- Peki, açılımdan kastınız sağı da içine alan daha geniş
bir açılım mı?
Elbette. Açılımın adı kitle partisi olmak. Yani herkes olacak.
Amerika’nın nüfusu 315 milyon ve dünyada en aykırı fikirleri olan
ülke. Buna rağmen siyasi ekseni Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat
Parti olarak iki partide topladı. 1950-60 arasında bizdeki durum da
buna benzerdi.
- Türkiye’de tekrar böyle bir ikili sisteme mi
dönülmeli?
Bu zaten seçim sistemiyle ilgili olan bir şeydir. Yapılan Anayasa
değişikliği, 2019’dan itibaren de devam edecek olursa bunu zaten
mecburi kılar.
- Ama Selin Sayek Böke, İlhan Cihaner gibi isimler
“CHP’nin sağ açılımı kesinlikle yanlıştır, CHP daha sol bir
parti olmalı” diyorlar. Onların açıkladığı manifestoya ne
diyorsunuz?
Böyle söylemeleri çok normal. Bütün bunlar tartışılmalı.
Kurultaydan önce böyle bir deklarasyonda bulundular. Kurultayda da
herkes bunu algılayabildiği ölçüde algıladı. Ama ben öyle
düşünenlerden değilim. İster sol, ister sağ kalıp olsun, kalıplı
bakmaktan ziyade kitle partisi olmayı destekliyorum. Rahmetli
Süleyman Bey, “Siyaset, oyları cem etme
sanatıdır” diyordu. Oy toplayacaksınız! Bu oyu sadece
size benzeyen insanlardan toplarsanız, çok az oy elde edersiniz.
Daha çeşit yapmak lazım. Eskiden partilerin adı
‘fırka’ydı. Fırka, ‘fark’tan gelir.
Farklılıklara vurgu yaparsanız bunun adı fırka olur, o zaman
partiler küçük partiler halinde olur. Halbuki Batı dillerinde bizim
fırka dediğimiz şeyin adı parti. Parti çoğulculuk, benzerliklere
vurgu yapmak anlamına gelir. Ben de tercih itibarıyla,
farklılıklara vurgu yapmaktan ziyade benzerliklere vurgu yapmayı
seviyorum.
- “CHP daha sol bir parti olursa yeterince oy
alamaz” mı diyorsunuz?
Elbette alamaz. Ama “Bu arkadaşlar
alamazlar” demiyorum. Bu daraltıcı yaklaşım başarılı
olamaz. CHP’nin solunda başka bir sol oy yok. CHP ortada bir yerde
olsa, solunda da çok fazla soldan oy gelecek olsa, buraya doğru da
genişlemeyi desteklerim. Ama realitede böyle bir şey yok. Eski
düzen olsaydı, “Yüzde 25 oy alırım. Denk düşerse bir koalisyon
ortağı olurum, denk düşmezse de canım sağ olsun, anamuhalefet
partisi olarak devam ederim” düşüncesi vardı. Şimdi bu çok daha zor
çünkü yüzde 50’nin üstünde oy almanız lazım. Referandumda bizim
taraf yüzde 49 aldı. Yüzde 1 alsaydık, yine kaybeden olacaktık.
Yani yeni düzende yüzde 49, yüzde 1’e eşittir. Siyasi
hareketlenmeler buna razıysa kimsenin bir diyeceği olmaz. Ama
iktidarı hedefleyen partilerin bunu kırması lazım.
‘ASIL MİLLİYETÇİLİK EKONOMİK
MİLLİYETÇİLİKTİR’
“Milliyetçilik’ 21. yüzyılda artık hamaset milliyetçiliği
değil, ekonomik milliyetçilik. Ekonominiz kuvvetliyse ordunuz da
devletiniz de dış politikanız da kuvvetlidir. Milliyetçilik, Türk
Lirası’nı dünyanın en kuvvetli paralarından biri haline
getirmektir. 1 doları 1.5 TL olarak tutmaktır. Bu sene atmosferik
kış olmadı ama ekonomide karakış geliyor. Benzin 6 lirayı geçiyor.
Halbuki benzin 2002 yılında 0.99 dolara eşdeğer geliyordu, şimdi
1.56 dolar. Şu anda Türkiye’de en yüksek duygulardan bir tanesi,
işini kaybetme korkusu. 2018 Ocak-Şubat aylarında, 5 insan işsiz
olduğu için kendini yaktı. Genç işsizlik oranı yüzde 30 civarında.
Milliyetçilik bu insanlara iş bulmaktır.”
‘TÜRKİYE, AFRİN HAREKÂTINA YÜZDE 100 DESTEK
VERİYOR’
- Kılıçdaroğlu, Afrin harekâtını desteklediğini söylüyor
ama “Afrin’in merkezine girilmemeli” diyor. CHP’den kimi
isimler ise “Hayır, merkeze girilmesi de doğru olur” dedi.
Afrin harekâtını sahiplenmek konusunda CHP’nin tavrında bir
tereddüt mü var?
Hayır, CHP içerisinde kafa karışıklığı yok. Sayın başkan en net
insanlardan birisi. Türkiye, Afrin harekâtına yüzde 100 destek
veriyor. Gerisi teferruat. Bugün milli birlik ve beraberlik günü.
Bunu asıl organize etmesi gereken makam, devletin ve milletin
birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Sayın
Cumhurbaşkanı bunu yapmıyor, hatta bunun tersine işler yapıyor.
“Eyy Kılıçdaroğlu” dediğiniz zaman
Türkiye’nin yarısını itmiş oluyorsunuz. Halbuki yüzde 100’ünü
temsil etmeli.
- Türk Tabipleri Birliği’nin barış çağrısı tartışma yarattı
ve beraberinde “Savaşta mıyız, terörle mücadelede miyiz?”
polemiğini getirdi. Siz barış çağrısı yapan insanlara yönelik
eleştirilere ne diyorsunuz?
Bir şey demiyorum. Demokrasi varsa bu işler olacak. Bunların bir
bölümü hoşunuza gidebilir, bir bölümü gitmeyebilir. Türkiye’de
genellikle ülke savaş pozisyonundayken buna karşı çıkan insanların
konumu pek sevilmez.
- TV programımda Selin Sayek Böke’ye “PYD terör örgütü
müdür?” diye sorduğumda “İstihbari bilgi gereklidir, bunun
cevabını verecek kişi ben değilim” demesi, tartışma yarattı.
CHP’de PYD’yi terör örgütü olarak görüp görmeme konusunda bir fikir
ayrılığı mı var?
Bence terör örgütü olduğu üzerine bir fikir birliği var. Bunu
telaffuz eden de sayın genel başkandır. Böyle düşünmeyen
arkadaşlarımız olabilir. Her partinin içerisinde farklı düşünenler
olur. Bizim partide de düşünenler sesli düşünüyor. PKK, terörle
Türkiye’yi bölme hareketidir. PYD’nin iç tüzüğü: “PYD
Kürt halkının lideri Abdullah Öcalan’ı kendi lideri ve Kürt
halkının kongresi olan Kongra-Gel’i Kürdistan halkı için en yüksek
yasama organı olarak kabul eder” diyor. Demek ki PYD, Abdullah
Öcalan’ı kendi lideri, Kongra-Gel’i de kendi meclisi olarak kabul
eden bir yapı. Bunun artık “PKK’yla, terörle ilgisi var
mı?” diye düşünülecek yanı kalmış mı!
‘ADAY OLSAN İYİ OLUR DİYENLER VAR
AMA...’
- “CHP 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağdan da oy
alabilmek için sağdan gelen bir ismi aday göstermeli” diyenler
var. “Hayır, bu katiyen yanlıştır” diyenler de var. İlhan
Kesici bu konuda ne düşünüyor?
2019 Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye’nin 1923’ten bu yana gördüğü
en önemli seçim. Henüz bu işin yeteri kadar farkında değiliz.
Cumhuriyet’in ilk döneminde Cumhurbaşkanı Atatürk, Başbakan İsmet
Paşa, o zamanki adıyla İktisat Vekili Celal Bayar ve bir de
Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak vardı. 2019’da seçilecek
olan kişi bu 4 kişiyi ve 4 makamı birden temsil ediyor. Bu çok
yanlış bir şey. Biz buna itiraz eden insanlar olarak,
“Şu insanı seçin. O seçilen insan yeniden rejimin
eksiklerini tamamlasın. Daha güçlendirilmiş, daha medeni bir
parlamenter sistem olsun” diyoruz. 2019 seçimi gücün
tek kişide toplanmasını isteyenlerle, “Parlamenter
seçime geri dönülsün” diyenler arasında geçecek. Buna
sağcı, solcu dersek olmaz.
- Sonuç olarak, nasıl bir profil aday
gösterilmeli?
Bizim taraftan yüzde 50’yi kim aşabilecekse, o profile uygun bir
aday seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aday olduğunu söyleyen tüm
insanlar parti genel başkanları. Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep
Tayyip Erdoğan Bey, parti genel başkanı oldu. Milliyetçi Hareket
Partisi, “Ben parti olarak bir aday çıkarmayacağım, AK
Parti Genel Başkanı’nı destekleyeceğim” dedi. Büyük
Birlik Partisi de aynısını söyledi. Meral Akşener de aday olduğunu
söyleyen başka bir genel başkan. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek de adaylığını açıkladı. Henüz Saadet Partisi’ni ve CHP’yi
bilmiyoruz. Ben iki sebepten dolayı sayın genel başkanımızın aday
olmasını doğru görüyorum. Birincisi, herkes genel başkan olarak
seçime giriyor, biz de bu şekilde girmeliyiz. İkincisi, yüzde 49’un
oluşumundaki en önemli rolü CHP Genel Başkanı olarak Kemal
Kılıçdaroğlu oynadı. Ama Kemal Kılıçdaroğlu bu rolü CHP’yi öne
çıkararak oynamadı. Mesela bir yürüyüşte, “Kimse parti
bayrağı getirmesin” dedi. Maltepe’de 2 milyona yakın
kişinin katıldığı büyük bir miting düzenlendi ve orada da kimsenin
parti bayrağıyla gelmemesi söylendi. Bunu söyleyebilmek çok zor.
Çünkü “Sen partinden mi utanıyorsun? Biz ki
Cumhuriyet’i kuran partiyiz” diye bir karşı çıkış
olduğunda buna verilebilecek cevap azdır. Halbuki bu akli bir
şeydi. Yüzde 50’nin üstünde bir oy toplanması gerekiyordu ve bunun
için de çok bağıran bir CHP’lilik yapılmaması lazımdı. Bunu Kemal
Bey becerdi. Hem Kemal Bey’in hem bizim bu noktayı Türk kamuoyuna
iyi anlatabildiğimiz kanaatinde değilim.
- “CHP’nin adayı İlhan Kesici olacak” söylentileri
yükseliyor. İlhan Kesici, “Ben aday olmamalıyım, Kılıçdaroğlu
aday olmalı” mı diyor?
Evet, şimdi öyle diyorum.
- İleride fikriniz değişebilir mi?
Herkesin her fikri değişir. Cumhurbaşkanlığı seçimine 1.5 sene
var.
- Niye siz olmamalısınız?
Hayır, “Ben olmamalıyım” demiyorum,
“Kemal Bey olmalı” diyorum. Kemal Bey’i
kendi önüme, hatta herkesin önüne koyuyorum. Aday genel başkan
olursa, parti organlarını da daha kolay bir şekilde mobilize
edebilir. Milletvekillerini, belediye başkanlarını o
belirleyecektir. Böyle olunca parti, genel başkanlarının arkasında
daha kuvvetli durur.
- Hiç seçim kazanamayan Kılıçdaroğlu, 2019 seçimlerinde
yüzde 50+1 oy alıp Recep Tayyip Erdoğan’ı yenebilir mi? Buna
inanıyor musunuz?
Tabii. Parti seçimi olursa, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan Bey ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Bey olarak
seçime girerlerse burada AK Parti kazanıyor. Zaten Sayın
Cumhurbaşkanı da bunu biliyor ve hangi parti onu aday gösterdiyse
onun amblemiyle yarışa girmek istiyor. Bu bir tuzak, demokrasiye az
uygun bir şey. Orada partiler değil, şahıslar yarışıyor. İnsanlar
da şahısların fikirlerine bakarak oy verecek. 2019’da aynı odaya
girdiğimizde 2 sandık var. Milletvekilleri seçimindeki sandık,
partiler sandığı. İnsanlar hangi partiye isterlerse ona oy
verecekler. Yandaki sandıkta parti yok, isimler var. İkinci tura
gelmiş olursak bir tarafta Erdoğan, öbür tarafta da Kılıçdaroğlu
olacak. İlk sandıkta Saadet Partisi’ne, Milliyetçi Hareket
Partisi’ne oy vermiş insanlar rahatlıkla diğer sandıkta
Kılıçdaroğlu’na oy verebilir. Bu da Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde
49’u oluştururken parti dışı tavır sergilemesinden dolayı
olacak.
- Size dair söylentileri yeniden sorayım; adaylığınız parti
içinde resmi veya gayrıresmi olarak konuşuldu mu?
Resmi olarak konuşmak, Kemal Bey’in konuşması demektir. Böyle bir
konuşmamız yok. Ama arkadaşlıklar tarzında konuşulur.
- “Olsanız iyi olur” diyenler
oluyor...
Elbette. İllerden, ilçelerden, seçmenlerden onu diyenler olur.
Benim için olduğu kadar başka arkadaşlar için de bunlar söyleniyor.
“Siz aday olursanız daha iyi olur”
şeklinde isimleri dolaşan insanlar vardır. Bir kısmı dolaşır, sonra
isimlerden biri düşer ve başka bir isim gelir. Bu, partilerde olan
bir şey.
- İlhan Kesici’nin 2019’da Cumhurbaşkanı adayı olma
ihtimali var mı?
İlhan Kesici’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
‘ALINMIYORUM, BENİ SEVİYORLAR’
- Siz CHP’ye sağdan gelen en sembol isimsiniz. “Sağa
açılım yanlıştı” denildiğinde alınıyor musunuz?
Hayır, alınmıyorum. Çünkü “Sağa açılım
yanlıştı” diyen arkadaşlar, bunu suçlayacak şekilde
kullanmıyor. Yani “Ben sağı sevmiyorum”
diyor. Kaldı ki beni sayıp seviyorlar.
- Daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesinin
de yanlış olduğunu şu sıra sıkça dile getirenler var. Sizce
adaylığı doğru muydu?
Olup biten işleri değerlendirmek bence doğru bir yaklaşım değil. O
konuya itiraz eden arkadaşlar, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday
gösterilmesinin hiçbir yerde konuşulup tartışılmadığını
söylüyorlar. Bu isim değerlendirildikten sonra ortaya çıkmış
olsaydı, belki de bu kadar itiraz olmazdı.