İlhan Kesici'den 'sosyal patlama' uyarısı!..

CHP’nin ekonomi kurmaylarından İstanbul Milletvekili Adayı İlhan Kesici, CHP’nin vaatlerini ve Türkiye’nin ekonomik durumunu Bugün'e değerlendirdi.

İlhan Kesici'den 'sosyal patlama' uyarısı!..
Bugün'den Seda Şimşek'in röportajı..

CHP’nin vaatlerinin Türkiye’yi yeniden IMF’ye götüreceği ileri sürülüyor.


Bize, “Bunlar bu hesabı kitabı bilmiyorlar” diyorlar. “Bilmezler” dedikleri adamların ömrü, meslek hayatı, ekonomik program, bütçe hazırlamakla geçti. Böyle ucuz laflar etmelerini çok ayıplıyorum. Bir bütçe yapılırken, bu bütçede cebine para koyacağınız kitle, yani işsizler, yoksullar, dar gelirliler olur. İyi ekonomi politikası, onlara imkân yaratmak demek. Emekliye verdiğiniz parayı emekli saklamayacak. Aynı gün bakkala, manava, kasaba, berbere veriyor, tüketime, yani ekonomik sistemin içerisine giriyor. Buradan bakkal, manav, berber, taksici kendine düştüğü kadar kazanacak. Bir de bundan geri dönüp vergi alacaksınız. Bu sadece emekliye, yoksula verilmiş olan bir para değil. Ekonomik sistemi de canlandıracak. Bir de parası cebinde kalması, parasından vergi almamız gereken insanlar var. Bunlardan da vergi adil alınacak. Bir de az kazanan insanlar var, bunlardan da vergi alınmayacak, çok az alınacak.

ÖNCELİKLERİ DEĞİŞTİRECEĞİZ

CHP bu vaatlerde bulunurken popülizm mi yapıyor?


Hayır, sıfır popülizm. Hepsi iktisadi ve küçük ekonomik vaatler. Emekliye 2 maaş ikramiye, asgari ücretten vergi alınmaması, her aileye sigorta mahiyetinde sosyal yardım. Sosyal demokrasi. Toplumun karnı çok şişmiş vaziyette. Fakirlik, fukaralık, yoksulluk, kıt kanaat geçinmek, işsizlik, genç işsizlik, bunlar bir araya geldiğinde neredeyse sosyal patlamaya hazır bir iklim var. Adaletsizlikler, demokrasi dışı uygulamalar da var da, onların yanında bir de ekonomi. Toplumun karnının şişini almak lazım. Bunu alırken de aynı zamanda iktisadi tarzda almak lazım. 2015 yılı bütçesi 473 milyar lira, biz emekliye 2 maaş ikramiyeyi bu bütçenin içerisinden veriyoruz. Bütçede bu tür harcamaların yapıldığı fasıl bir kalem vardır, ona “cari transferler” denir. Bu bütçede de zaten 176 milyar liralık cari transferler kalemi var, bizim yapacağımız onların yaptığı öncelikleri değiştirmek. Bu 176 milyar lirayı nerelere döktülerse, binlerce kalemdir o, hepsini teker teker, binlerce kalemi silkeleyip, onun içerisinden bir ayıklama yapmak, lüzumsuzları çıkarıp, lüzumlu diye gördüğümüz tercihleri koymak. O yüzden bir popülizm yok.

İKİ İSİM KIYASLANAMAZ

Bu seçimlerde sanki partilerin ekonomi kadroları da yarışıyor gibi.


Bu seçimlerde konuşulacak en önemli konu ekonomi. Kurdaki değişim, geçim sıkıntısı, işsizlik… O zaman başbakan adaylarının ekonomi ile ünsiyetlerine bakacak, hangisi ekonomiye daha yatkın, etkili? Ahmet Davutoğlu'nun ekonominin e harfiyle ilgisi yok. Kemal Bey, kamuda Türkiye’nin en önemli imtihanlarından birisini kazanmış, hesap uzmanı olmuş. Gelirler Genel Müdürlüğü’nde daire başkanı olmuş, genel müdür yardımcısı olmuş, daha sonra Bağ-Kur, SSK Genel Müdürü olmuş. “Sen bilmezsin” dedikleri insan, Türkiye’nin iki en büyük emeklilik organizasyonunun genel müdürlüğünü yapmış. Ekonominin e'sinden anlamayan Davutoğlu, karşısında da ömrü ekonomiyle geçmiş olan bir Kılıçdaroğlu var. Ekonomik müktesebatları karşılaştırılmalı.

İSTİKRARLARI BOZULDU

Seçmenin istikrarın bozulmasından kaygı duyduğu için AKP’ye oy verdiği tespitlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Şimdiye kadar genellikle seçimlerde “ekonomi, ekonomi, ekonomi” diye hükümet bağırıyordu, onun hemen yanına “istikrar, istikrar, istikrar” filan diye ekliyordu. Bu seçimlerde sadece “Vay bu CHP bu emeklilere parayı nereden bulacakmış” diyorlar. Artık kendi istikrarları da yok, kendi içlerinde uyumları da yok. İnsanlar elbette istikrara çok önem veriyorlar. TÜSİAD’dan manava kadar bütün iş alemi istikrarla ilgilidir. Hepimiz günlük hayatımızda da istikrarla ilgiliyiz. Tansiyonumuzda bile istikrar arıyoruz. Burada söylenebilecek olan şey şu: Bu arkadaşların istikrarı bozulmuştur.

HANE HALKININ BORCU 12 YILDA 39 KAT ARTTI

Es­ki­den “sus­kun­luk sar­ma­lı”n­dan ya­kı­nı­lır­dı, şim­di­ler­de san­ki borç sar­ma­lı var.


12 yıl­da dış ti­ca­ret açı­ğı 656 mil­yar do­lar. Ya­ni, biz 12 yıl­da ka­zan­ma­dı­ğı­mız 656 mil­yar do­la­rı har­ca­mı­şız. Ya­ni borç­lan­mı­şız. Bu pa­ra kim­den çı­ka­cak? Biz­den son­ra ge­len ne­sil­ler­den çı­ka­cak. Bu­nu ney­le kar­şı­la­ya­ca­ğız? Borç­la. Ka­mu­nun dış bor­cu, 2003'ün ba­şın­da 107 mil­yar do­lar­mış, şim­di ulaş­tı­ğı nok­ta 398 mil­yar do­lar, 3,7 kat art­mış.

Özel sek­tö­rün bor­cu, bun­lar ik­ti­da­ra gel­di­ğin­de 43 mil­yar do­lar­mış, şim­di 278 mil­yar do­lar. Tam 6,5 kat art­mış ama özel sek­tö­rün ya­rat­tı­ğı ka­pa­si­te 6,5 kat art­ma­dı. Ha­ne hal­kı­nın top­lam bor­cu 2002'nin so­nun­da 4 mil­yar do­lar­mış, şim­di ulaş­tı­ğı ra­kam 155 mil­yar do­lar. Tam 39 kat art­mış. Böy­le olun­ca da in­san­lar öde­ye­mi­yor­lar. 400 bin ki­şi­nin üze­rin­de kre­di kart­la­rı mü­na­se­be­tiy­le ke­sin­leş­miş ha­pis ce­za­sı var. CHP se­çim bil­dir­ge­sin­de, kre­di kar­tı borç­la­rı­nın fa­iz­le­ri­nin yüz­de 80’i­ni öde­me­yi bu se­bep­le ta­ah­hüt et­ti.

BUN­LA­RIN PİL­LE­Rİ BİT­Tİ

Bu­gün Türk eko­no­mi­si­nin için­de bu­lun­du­ğu du­ru­mu na­sıl ta­nım­lı­yor­su­nuz?


Dün­ya­da­ki ser­ma­ye­ler AB­D’­ye doğ­ru top­la­nı­yor, eko­no­mi sı­kış­ma­ya baş­la­dı, do­la­rın ar­tı­şı da bu­na bağ­la­nı­yor ya, iş­te tam da böy­le bir du­rum­da, bun­dan en çok et­ki­le­ne­cek ül­ke Tür­ki­ye. En­deks­te Tür­ki­ye açık ara bi­rin­ci. Ya­ni dün­ya­da kı­rıl­gan­lı­ğı en yük­sek eko­no­mi, ha­ni dün­ya­da 17. bü­yük eko­no­miy­dik, en ba­ba­yi­ğit eko­no­miy­dik,

IM­F’­ye borç ve­ri­yor­duk? 2 Mart 2015’te, “dün­ya­nın en se­fil 15 eko­no­mi­si” di­ye bir en­deks açık­lan­dı. Bı­rak en par­lak eko­no­mi­yi, dün­ya­nın en se­fil, ber­bat 7. eko­no­mi­si Tür­ki­ye. Ar­tık bu ar­ka­daş­lar Tür­ki­ye­’yi yö­ne­te­mez­ler, yö­net­me­me­li­ler. Pil­le­ri bit­ti, kad­ro­la­rı ye­ter­siz ol­du. Şarj­la­rı kal­ma­dı. O yüz­den Tür­ki­ye­’nin ye­ni bir so­luk­lan­ma­ya ih­ti­ya­cı var.

GEÇMİŞ RAKAMLAR AKP'DEN YÜKSEK

Büyüme rakamlarını önceki tek başına iktidar dönemleriyle kıyasladığınızda durum nasıl?


AKP dönemine benzeyen tek parti dönemlerinde, mesela 10 yıllık DP döneminde yıllık ortalama büyüme yüzde 6.3, Adalet Partisi’nin 1965-71 dönemi yüzde 5.9 yıllık ortalama büyüme rakamı. Turgut Bey’in dönemi yüzde 4,9. Hepsinin büyüme rakamları, AK Parti’nin büyüme rakamlarından yüksek.

AKP KENDİSİNDEN ÖNCEKİ 57 YILIN BÜYÜME HIZINI YAKALAYAMADI

AKP iktidarlarının “ekonomi” büyüsü bozuluyor mu?


Lafla peynir gemisi yürümez. AKP 2002'nin sonunda, 2003’ün başında iktidara geldi. Dünya, 2000’den itibaren Hz. Adem’den bu yana bütün dünya tarihinin gördüğü en parlak ekonomik iklime girdi. Dünyanın ticaret potansiyeli ikiye katlandı, arttı. Petrol fiyatlarındaki olağanüstü artışlarla, adına petrodolar denilen dehşetengiz bir kaynak çıktı. Ülkeden ülkeye, şirketten şirkete gitmek, yatırım olmak isteyen bir para. Bir de dünya ticaretinin önündeki engeller kaldırıldı. Bütün dünyada, her ülkede bunun neticesinde büyük yıllık ortalama büyüme hızları elde edildi.

İKİ DÖNEMİ KIYASLARSAK

Türkiye bu büyümeden mi payını aldı?


AKP’nin 12 yılın ortalama büyüme hızı 4,7. Bu çok mu iyi, az mı iyi, onu nereden bileceğiz? AKP’nin “kötü” dediği kendinden önceki dönemlerle kıyas yapalım. Ölçü olarak 1946’da çok partili rejime geçtiğimiz dönemi alıyorum. 2. Dünya Savaşı’nın artçı etkileri, İsmet Paşa’nın 4 yıllık başbakanlığı, DP dönemi, 1960 ihtilali, Süleyman Demirel dönemi, 1971 muhtırası, CHP-MSP koalisyonu, 1980 ihtilali münasebetiyle dünya organizasyonlarından atılmamız, 1994 ekonomik krizi, 1999 depremi, 2001 ekonomik krizi hepsi var. Bütün bu 57 yılın yılık ortalama büyüme hızı yüzde 5,1. İnanılır gibi değil; değil mi? En kötü dönemlerle birlikte Türkiye’nin elde ettiği büyüme, AKP’nin elde ettiği ortalama büyümeden daha büyük.

VAHİM BİR DURUM

Sanal bir büyüme mi hissediyor ülke?


AKP’yi ilk 4 yıl ve ikinci 8 yıl diye bölelim. İlk 4 yıl acemiydiler, devleti daha az tanı-yorlardı. Devleti daha çok tanıdıkları dönemde, 2007’den 2014’e kadar ortalama büyüme hızı yüzde 3,3.  Medya sabahtan akşama kadar “uçuyoruz” diye bas bas bağırmasa, bunlar şimdiye kadar çoktan düşmüş olurdu. Bu büyümenin yüzde 1,5’i de nüfus artış hızına konulursa, demek ki insanların günlük hayatındaki ortalama büyümeleri yüzde 1-1,5 civarında. Bu çok düşük bir rakam. Yüzde 1,5’lik büyüme vahim bir durum.

KURDAKİ ARTIŞIN ACISI SEÇİM SONRASI GÖRÜLECEK

Tür­ki­ye bu ka­dar dü­şük bü­yü­me hı­zıy­la mı dün­ya­nın 17. bü­yük eko­no­mi­si ol­du, IM­F’­ye borç­la­rı­nı öde­di?


CHP bir se­çim bil­dir­ge­si açık­la­dı, ha­liy­le ba­zı eko­no­mik va­at­ler­de bu­lun­du, bun­lar­dan bi­ri de, emek­li­le­re 2 bay­ram ik­ra­mi­ye­si ve­ril­me­si. Şimdi, hep­si fer­yat fi­gan ko­pa­rı­yor­lar, “Bun­lar bu ik­ra­mi­ye­yi ve­re­mez­ler, dev­let­te böy­le bir pa­ra yok” di­ye. Ha­ni ya biz dün­ya­nın 17. en bü­yük eko­no­mi­siy­dik? Ha­ni IM­F’­ye 5 mil­yar do­lar borç ve­ri­yor­duk?

IM­F’­ye borç ve­ri­yor­sun da 2 ga­ri­ban emek­li ik­ra­mi­ye­si mi bo­za­cak eko­no­mi­yi? Bun­la­rın “e­ko­no­mik mu­ci­ze” de­dik­le­ri ef­sa­ne­ler çök­tü. As­lan, dev de­dik­le­ri eko­no­mi, 2 emek­li ik­ra­mi­ye­si­ne da­ya­na­mı­yor.

Do­lar­da­ki yük­se­li­şin et­ki­si so­ka­ğa yan­sı­dı mı?

Do­lar bu se­ne­nin ba­şın­da 2 li­ra idi, 2,73 li­ra ol­du. Üç ay­da yüz­de 35’lik bir de­va­lü­as­yon ol­muş. Bu­nun et­ki­si­ni va­tan­daş he­nüz gör­me­di. Bu do­lar­la ara mal­la­rı it­ha­la­tı ya­pa­ca­ğız, bu ara mal­la­rı­nı üre­ti­me so­ka­ca­ğız, üre­tim­den son­ra raf­la­ra dü­şe­cek. Or­ta­la­ma va­de­si 6 ile 8 ay­dır. Va­tan­daş, kur­da­ki ar­tı­şın acı­sı­nı se­çim­den son­ra gö­re­cek.