İlhan Talu kendini böyle savundu...

Suç tarihinde Genelkurmay Personel Başkanı olan eski korgeneral İlhan Talu, yayınlanan darbe mesajları altında Partigöç’ün ismini gördüğünde bu darbe girişiminin bir FETÖ’cü kalkışma olduğunu anladığını belirtti.

İlhan Talu kendini böyle savundu...
Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre suç tarihinde Genelkurmay Personel Başkanı olan eski korgeneral İlhan Talu, yayınlanan darbe mesajları altında Partigöç’ün ismini gördüğünde bu darbe girişiminin bir FETÖ’cü kalkışma olduğunu anladığını da belirterek, “Partigöç hakkında PDY (paralel devlet yapılanması) kaydı olduğunu bildiğim için mesajların altında onun ismini görüne bunun FETÖ’cü bir kalkışma olduğunu anladım” dedi. Talu, darbe girişiminin erkene alınmasına etkili olan isimlerden olmakla suçlanıyor.

Ankara 17’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesindeki duruşma salonunda görülen davada savunma yapan eski Korgeneral Talu, FETÖ’ye yönelik ilk ciddi tedbirlerin alındığı Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) 2015 Ağustos Şura’sı olduğunu belirtti. Bu şurada, 15 generalin emekli edildiğini ve şaibeli olanların terfi ettirilmediğini dile getiren Talu, sanıklardan ’Yurtta Sulh Konseyi’ üyesi Genelkurmay Personel Daire eski Başkanı Mehmet Partigöç’ün FETÖ üyesi olduğu iddia etti.

Partigöç’le 2 yıl birlikte çalıştıklarını belirten Talu, şöyle devam etti:

"Mehmet Partigöç’ün FETÖ’cü olduğu yönünde istihbarat bilgileri vardı. Bu bilgileri Genelkurmay Başkanımıza, Genelkurmay 2. Başkanımıza arz ettim. Tuğgeneral Partigöç Şura’da aynı şekilde üçüncü yıldan değerlendirmeye gireceği için kendisi ile ilgili MİT’e ve emniyete de hassas kaynak araştırması yaptırmıştık. Bu hassas kaynak araştırmalarında da Partigöç ile ilgili Fetullahçı olduğu yönünde bilgiler gelince ben durumu Genelkurmay Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına arz ettim. Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay 2. Başkanı benim de hazır olduğum bir ortamda Partigöç’ün kendisine gelen kayıtlara inanmadıklarını belirtmişlerdir. Bütün komutanların ortak kanaati çok başarılı ve faydalı hizmetler veren bu personelin bir husumete, karalamaya maruz kalıp kaybedilmemesi ve kazanılması olmuştur. Benim bu konuda hareket tarzımın ne olacağına dair birinci amirim Orgeneral Yaşar Güler’e sormam üzere ’bir şey yok. Biz ona güveniyoruz’ cevabını aldım"

Partigöç’le ilgili ikinci araştırmadan da aynı bilgilerin geldiğini belirten Talu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın kuvvet komutanlarıyla elde edilen bilgiler ışında toplantı yaptığını, yapılan değerlendirmeler sonucunda haklarında kuvvetli FETÖ bağlantısı bulunan ve Ağustos 2016 Şura’sında emekli edilecek personelin isim bazında belirlendiğini anlattı.

"129 GENERAL/AMİRAL İSİM BAZINDA BELİRLENDİ"

Talu, üçüncü ve dördüncü yıldan YAŞ’a girecekler hakkında kuvvetli PDY ihtisası bulunan 129 general ve amiralin isim bazında belirlendiğini vurgulayarak, bu kişiler arasında sanıklardan eski Tuğgeneral Partigöç’ün de bulunduğunu ifade etti. Kendisi hakkında yapılan özel araştırmalar neticesinde FETÖ/PDY ile bağının bulunmadığını söyleyen Talu, "Hayatımın hiçbir dönemimde FETÖ içinde yer almadım. FETÖ/PDY ile etkin mücadele ettiğim bilinmektedir. Bu kadar mücadele eden bir insanın darbe girişimine katılmadığı açıkça görülmektedir" diye konuştu.

15 TEMMUZ GECESİNİ ANLATTI

İlhan Talu, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını şöyle anlattı:

"15 Temmuz Cuma günü öğlene kadar iki defa Genelkurmay makamına gitmek için komuta katına gittim. Öğleden sonra saat 19.55’e kadar komuta katına hiç çıkmadım. Kara Kuvvetleri Komutanı ve MİT Müsteşarının Karargahta olduğunu bilmiyordum. Akşam görevimin başında iken Genelkurmay Başkanı beni aradı, makamına çağırdı. 19.55’de komuta katına girdim. Makama girdiğimde Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı çalışma odasında oturuyordu. Genelkurmay Başkanı, Kara Havacılık Komutanlığında Fetullahçı Yapılanma Dosyasında adı geçen Albay Mustafa Dağlı ve Binbaşı Deniz Aydemir hakkında bilgi sordu. Ben de öğleden önce verdiğim TSK’daki PDY çalışması dosyasından isimleri gösterdim. Bu isimleri MİT Müsteşarı da teyit etti. Genelkurmay Başkanı benden bu şahısların safahat kartlarını getirmemi istedi. Safahat kartlarını getirmek üzere makamdan ayrıldım. Elimde TSK’daki PDY dosyası var. Hemen odama geçtim Genelkurmay Başkanını bekletmemek için o şahısların safahat kartlarının yerlerini işaretleyip, makama ikinci defa gitmek için saat 20.09’da komuta katına girdim. Safahat kartlarını Genelkurmay Başkanına arz edip ayrılıp kendi odama girdim. Makamdan çıkarken MİT Müsteşarı halen oradaydı. Genelkurmay Başkanı makamında yapılan görüşmede Kara Kuvvetleri Komutanının Kara Havacılık Komutanlığına gittiği, tutuklamaların olacağı, Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un tutuklanacağı konuların hiçbiri olmamıştır. Makamıma geldiğimde adli müşavir ve askeri savcının makamımda olduğunu gördüm ve neden geldiklerini sordum. Kara Kuvvetleri Komutanı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanının, Kara Havacılık Komutanlığına gittiklerini ve muhtemel tutuklanma olacağını adli müşavirden öğrendim"

"MAKAM ODAMIN KAPISI KİLİTLEDİM"


Darbeci askerler karargaha girdikten sonra emir astsubayının makam odasına gelerek, karargah içine giren askerlerin yakaladıklarını tutukladığını söylediğini aktaran Talu, şöyle konuştu:

"Durumun ne olduğunu öğrenmek için ’makam odasına kimse girmesin’ diye emir verdim. Kapıları kilitlemesini istedim. Bir süre sonra silahlı çatışma sesleri geldi, Genelkurmay Karargahına inip kalkan helikopter sesleri gelmeye başladı. 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Hududi beni saat 23.00 sıralarında aradı. Hiç kimseye ulaşamadığını, Genelkurmay Karargahından altında Cemil Turhan Albay ve Tuğgeneral Mehmet Partgöç’ün isimleri olduğu bir takım atama ve görevlendirme mesajlarının geldiğini söyledi. Ben darbecilerin mesajlar yayınladığını ilk o zaman öğrendim. Mehmet Partigöç hakkında FETÖ üyesi olduğu yönünde yazılar geldiğini bildiğimden bu kalkışmanın FETÖ tarafından yapıldığını değerlendirdim. Adem Paşaya Genelkurmay Karargahının tam teçhizatlı askerler tarafından basıldığını, dışarıda yakaladıklarını derdest ettiklerini, bu faaliyetin emir komuta dışında bir kalkışma olduğunu, arkasında FETÖ olduğunu düşündüğümü, Genelkurmaydan gelen mesajları dikkate almamasını söyledim"

CİDDİ BİR TATBİKAT OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM


Saat 21.23’de Genelkurmay 2. Başkanlığı makamından çıktığında koşarak yukarıya çıkan tam teçhizatlı askerleri gördüğünü anlatan Talu, “Yanlarında sivil kıyafetli Genelkurmay 2. Başkanı Emir Subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’ta bulunan tam teçhizatlı silahlı askerlerin 2. Başkan makamına girdiğini gördüm. Ben bunun ciddi bir tatbikat olduğunu düşündüm. Lojmanlardan eşim aradı ve Korgeneral Fikret Erbilgin’in evinde polisler tarafından tutuklanıp götürüldüğünü, eşinin ağladığını söyledi. Ben de yanımdakilere ‘Polisler Fikret Paşa’yı evinde gözaltına almışlar’ dedim. Fikret Paşa'nın bende PDY çalışmasında bazı kayıtları olduğu için uzun zamandan beri dillendirilen polis operasyonunun başladığını düşündüm. Adli Müşavir Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı’nın ‘Herhalde beklediğimiz tutuklama bu’ diye yorum yaptığını hatırlıyorum” ifadelerini kullandı.

"GENELKURMAY BAŞKANI İLE 16 TEMMUZ’DA 13 KEZ GÖRÜŞTÜM"

Darbe girişiminden sonraki gün olan 16 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı Akar’la 13 kez telefon görüşmesi yaptığını anlatan sanık Talu, "Akar, Akıncı Üssü’ndeki darbecilerin çatışmadan teslim olacağını, Genelkurmay Karargahındaki darbecilerin de çatışmadan teslim olmalarını emretmiştir. Mehmet Partigöç’le görüşerek çatışmadan teslim olmalarını sağladım" dedi.

16 Temmuz günü saat 19.30 sıralarında gözaltına alındığını belirten Talu, darbe girişimi sırasında şaibeli hiç kimseyle görüşmediğini ve kalkışmayı öğrendikten sonra ordu komutanlarına kalkışmanın emir komuta kapsamında yapılmadığını ve gelen emirleri dikkate almamaları gerektiğini söylediğini iddia etti.

"TERÖRİST DARBE GİRİŞİMİNİ ÖNLEYEN KİŞİYİM"

Darbeci askerlerin teslim alınmasını ve yeni birliklerin görevlendirilmesini de koordine ettiğini ileri süren Talu, darbenin öne çekilmesinde önemli rol oynadığı yönündeki iddialar hakkında şunları söyledi:

"Bu iddianın gerçekle ilgisi yoktur. Savcılık iddianamesinde saat 20.09’da birinci başkanın makamında çıktığım yönünde yanlış bir değerlendirilme yapılmaktadır. Ben saat 20.09’da ikinci defa Genelkurmay Başkanının odasına gitmek için komuta katına gittim. Çıkışım saat 20.16’dır. Bu da kamera kayıtlarında sabittir. Ve kesinlikle ben komuta katına giderken Cemil Turan’la karşılaşmadım. Turan’ın benim arkamda gözüktüğü sabittir. Cemil Turan’da ifadesinde 20.09 da görüşmemiz olmadığını söylemiştir. Onunla görüşmem ve savcılığın iddiasında söylediği şeyleri söylemem mümkün değildir. Genel Kurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı ile yaptığı toplantı bilinmekte ve saat 19.00’da orada olacağı aleni bir durumdu. Darbe girişiminin öne alınmasının saat 20.00 dan öne alındığı çok açık. Bunun benimle bir ilgisinin olmadığı ortada"

Darbe girişiminden haberi olduktan sonra birlik komutanlarına ’Bu mesaj emri Genelkurmay Başkanı’nın emridir’ demesi halinde darbe girişiminin başarılı olma ihtimalinin çok yüksek olacağını belirten Talu, "Oysa ben bunların hiçbirini yapmadığım gibi telefon diplomasisiyle birlik komutanlarına darbe girişiminin Genelkurmay Başkanının bilgisi dahilinde olmadığını söyleyerek terörist darbe girişimini önleyen kişiyim" dedi.

İlhan Talu kendini böyle savundu...

İddianamede Talu’nun 15 Temmuz saat 21.23’te Genelkurmay Karargâhı’nı ele geçirmek için içeri giren darbeci Özel Kuvvet görevlilerinden bir gruba bina içinde yol gösterdiği iddia ediliyor. Talu, iddianamede darbe girişiminin erkene çekilmesinde rol oynamakla da suçlanıyor.