İlker Aksum'dan samimi itiraflar

Yabancı Damat’ın Ruşen’i, Canım Ailem’in Halim’i, şimdi de Yeşil Deniz’in Üsen’i (Hüseyin) olarak karşımızda. Oyunculuğuyla “Adeta oynamıyor, yaşıyor rolünü” dedirtiyor.

İlker Aksum'dan samimi itiraflar
Akşam'dan Emine Bıyık'ın röportajı...

Şu an Yeşil Deniz dizisinin çekimi için İzmir’e bağlı Birgi’deyiz. Çok güzel bir yermiş burası…

Gerçekten öyle masal köyü gibi… Taş evler, yemyeşil bir doğa… Düşün şu anda röportaj yaptığımız yerden elini uzattığında nar yiyebilirsin. Sonra acayip ucuz sebzesi-meyvesi. Mısır, garpuz, gavun ne alırsan al 1 lira.  

Yaşamak ister misiniz?
Çok isterim. Ege’de yazlık bir ev hayalim. Çok seviyorum bu coğrafyayı...

Hiç mi zorlanmadınız?
Şiveleri çok değişik, bayağı uğraştırdı beni. Çekimler başladığında zorlandım ama yavaş yavaş alışmaya başladım.  

HİÇ Mİ HAKKIM YOK?

Yabancı Damat’ın Ruşen’i, Canım Ailem’in Halim’i, şimdi de Yeşil Deniz’in Üsen’i (Hüseyin) olarak karşımızdasınız. Özellikle mi seçiyorsunuz bu rolleri?

Evet, seçiciydim ama son üç yıldır iyi seçememeye başladım. Bu enteresan bir şey ama baktığınızda dünyadaki bütün aktörlerin başına gelmiş. Mesela geçenlerde Russell Crowe, Will Smith, Colin Farrell gibi üç ismin oynadığı çok berbat bir film izledim. İnanamadım… Senaristine, yönetmenine bir baktım ilk yönetmenlik deneyiminde belli ki rica etmiş, onlar da oynamışlar.  Ve felaket bir film çekilmiş. Ben de kötü proje yapma hakkımı kullandım. Hiç mi hakkım yok? Lionel Messi’nin kötü bir maç oynama hakkı yok mu? Var, benim de var. Son üç yılda hakkımı kullandığımı düşünüyorum.

Neler değişti bu üç yılda?
“Kötü Yol” seyredilmedi. “Ne Diyosuun” diye bir dizi çektik haberiniz bile yok. Geçen sene “Kadim Dostum” da seyredilmedi. Son üç yıldır şansım yaver gitmedi. Döneceği bir yer olacak ama son üç yıldır da iyi bir proje iyi bir yönetmen ve iyi bir senaristle buluşamadım. Bu mesleğin olmazsa olmazları bence bu ikili... Ama bu şanssızlık dip boyutlarda değil. “20 Dakika” da bu son üç yılın içinde çekildi. En iyi erkek oyuncu dalında aday gösterildim. Ama istatistiklerim o kadar yüksek ki istediğim gibi olmadı. 

Hayal kırıklığı yaşadınız mı?
Hayır, o kadar da hakkım olsun.

Bir süredir istirahat eden şansınız Yeşil Deniz’le dönecek o zaman…
Bizim meslekle uğraşan insanların hayatında sık rastlayacağı şeyler bunlar. Sadece burada şu önemli; “küsme, fiziksel ve ruhsal hazırlığından disiplinden taviz verme!” 45 yaşındayım bana hâlâ 23 yaşındaki bir kadınla aşk filmi oynatabiliyorlar. Mesela bu önemli bir durum. Baba, amca dede rolleri de gelecek ama daha var. Fiziksel ve ruhsal disiplin bir oyuncu için çok önemli. Çünkü uzun bir maraton var önünüzde. 78 yaşında da başrol oynuyorsun değil mi?

Sormadan edemeyeceğim 45 yaşındasınız ve çok iyi görünüyorsunuz. Yaptığınız özel bir şey var mı bunun için?
Her gün çekim olduğu için yüzümüze bildiğin badana yapılıyor. Asla makyajlı yatmam. Yemeğime dikkat ederim, öğün kaçırmamaya çalışırım. Bir de bu genetik anne-babam da böyle. Ben de biraz dikkat ediyorum. E işte 45’imde hâlâ gençlerle rol paylaşabiliyorum.

ANNE-BABAM HÂLÂ ÂŞIKLAR

“Çocukluk yıllarınız” desem…

Harika geçen bir çocukluğum var. Anne-babam hâlâ birbirlerine deli gibi âşıklar. Babam askeri pilot, annem ev hanımı… Gerçek İstanbulluyuz. Anneannemin annesi 100 yaşında öldü. Anneannem 7 ay önce 100 yaşında öldü. Düşün yani anneannem yüz yıldır İstanbul’da, annesi de yüz yıldır İstanbul’da. Yani biz 250-300 yıllık İstanbulluyuz. Ama babam asker olduğu için Türkiye’de birçok yeri görme şansına sahip oldum. Bir oyuncu için büyük şans…

Aileniz oyuncu olmanıza nasıl bakıyor peki?
Benim en büyük şansım ailem oldu. Her zaman desteklediler beni. Çünkü bizim meslekte büyük bir yarış var. Her ne kadar “O yarışın içinde değilim. Star olmak istemiyorum. Hiç öyle bir derdim yok” desen de abi eğer bu işin içindeysen kendini zaten o yarışın içinde buluyorsun. Biri “dan” diye ateş ediyor ve sen koşmaya başlıyorsun. Yani öbür türlü zaten sen yoksun ki emin ol hiçbir şey olmayacaksın. Bu koşulların içinde bozulmadan, delirmeden kalmamın tek sebebi ailemdir. Yetiştirilme tarzımdır. Biz Hacettepe’de çok tutucu yetiştirildik. Rahmetli Cüneyt Gökçer, Lemi Bilgin gibi isimler benim biraz daha sağlam kalabilmene yardım ettiler. Yoksa öbür türlü abi çok zor.
Konular Röportaj