KKTC için 'Monaco modeli' gündemde

Son dönemlerde özellikle Doğu Akdeniz’deki gerginlikler, Ada’daki Türklerin durumu ve benzer sancılı konularla gündeme gelen KKTC’nin statüsü, son olarak NATO toplantısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin davet edilmesiyle bir kez daha gündeme geldi.

KKTC için 'Monaco modeli' gündemde
Yeni Şafak Gazetesi'nden Sertaç Aksan'ın haberine göre Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, bölgede savaş riskinin çok yüksek olduğuna işaret ederek, KKTC’de kurulacak yeni hükümetin Türkiye ile birlikte uluslararası tanınma için çalışması gerektiğini kaydetti ve Fransa-Monaco modelinin Türkiye-KKTC arasında uygulanması önerisinde bulundu. Buna göre KKTC dışişleri ve savunmada Türkiye’ye bağlı, içişlerinde ise özerk olabilir.

Doğu Akdeniz’de ardı ardına bulunan doğalgaz kaynaklarının yanı sıra bu kaynakların müşterilere yani batıya nasıl ulaştırılacağı konusunda da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tüm bu yaşananların tam ortasında yer alıyor.

Uzmanlara göre sadece sondaj gemileriyle değil, savaş gemilerinin varlığıyla da ısınan Doğu Akdeniz’de sıcak çatışma riski oldukça yüksek. Monaco’da bir dizi temas ve incelemelerde bulunan Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, bu dönemde atması gereken adımları değerlendirdi, Fransa-Monaco modelinin Türkiye-KKTC için uygulanmasını önerdi.

Tüm sorunların art arda gelmesi tesadüf değil

Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin yanı sıra geçtiğimiz günlerde NATO’da bir skandala imza atılarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafının üye olmamasına rağmen etkinliğe çağrılmasının ‘tesadüf’ olmadığına vurgu yaptı.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de enerji diplomasisi ve politikası geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Kumbaroğlu, “Özellikle Doğu Akdeniz’de yaşananlar sadece KKTC’yi değil, Türkiye’yi ve dolayısıyla ABD-Rusya-AB dengesini de doğrudan etkileyecek büyüklükte sonuçlar doğurabilir” uyarısında bulundu.

Dışişleri ve savunmayı Türkiye üstlenebilir

Prof. Dr. Kumbaroğlu, sancılı sürecin aşılabilmesi adına KKTC’nin uluslararası tanınırlığı sağlanana kadar ‘Fransa-Monaco’ modelinin uygulanması teklifinde bulunarak, şunları söyledi:

"Monaco modelini yerinde inceledim ve Doğu Akdeniz’de suların ısındığı bu dönemde KKTC için en uygun model olduğuna kanaat getirdim. Bölgede çatışma riski 1974’ten bu yana belki de en yüksek seviyede.

Bu kapsamda KKTC’nin tıpkı Monaco-Fransa modelinde olduğu gibi dışişlerinde ve savunmada yetkilerini Türkiye’ye devrederken kendi içinde yönettiği bir Cumhuriyet olarak içişlerinde özerk bir yapıda bulunması ciddi bir şekilde ele alınmalı. Bu adımla birlikte bölgede tansiyonu yükselten her aktör, karşısına doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alacağını bilecek ve ona göre hareket edecektir.

Elektrik ve doğalgaz için de adım atılabilir

Türkiye’nin önderliğinde KKTC’nin uluslararası tanınırlığı için de etkin diplomasi yürütülmesi durumunda hızlı sonuç alınabileceği kanaatindeyim. KKTC’nin stratejik konumu ve etrafındaki enerji kaynaklarının varlığı da bu süreci destekleyecektir.

Ayrıca daha önce adaya kendi topraklarımızdan su götürdük. Elektrik ve özellikle doğalgaz boru hatları için de atılacak benzer adımlar süreci tersine çevirebilir ve KKTC’nin enerji köprüsüyle Türkiye üzerinden dünyaya açılmasının ilk adımı atılmış olur."