Lübnan'da neler oluyor?..

Ortadoğu'da son günlerde alışılmışın dışında gelişmeler yaşanıyor... Suudi Arabistan'da istifasını açıklayan Lübnan Başbakanı Hariri, İran ve Hizbullah'ın baskısı ile öldürülmekten korktuğunu söyleyerek görevi bıraktı.

Lübnan'da neler oluyor?..
Yeni Şafak'ta yer alan habere göre Lübnan Başbakanı Saad Hariri, 4 Kasım'da İran ve Hizbullah'ın kendisine baskı yaptığını belirterek, "Suikast tehditleri alıyorum" dedi ve Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da istifasını açıkladı. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ise, Hariri'nin istifasını ülkeye dönmediği takdirde kabul etmeyeceğini söyledi.

Hariri'nin istifası, Ortadoğu'da Suriye, Katar, Suudi Arabistan gibi kriz bölgelerine yoğunlaşan gözleri bir anda Lübnan'a çevirdi.

Hariri'nin 'sığındığı' Riyad'da istifa etmesi, yeni bir krizin kapısını araladı. Hariri, istifa kararına İran ve Hizbullah’ı gerekçe gösterirken, Tahran ve Hizbullah da bu olayı ABD ve Suudi Arabistan talimatı olarak yorumladı.

Hariri'nin istifasıyla ilgili çok sayıda iddia ortaya atıldı.

Hatta, Hariri'nin kendisinin bile istifadan habersiz olduğu, Kral Selman'ın daveti üzerine gittiği Riyad'da kendisine böyle bir talimat verildiği öne sürüldü. Dün canlı yayında bir açıklama yapan Hariri'nin "Kısa süre içerisinde Lübnan'a döneceğim" ifadelerini kullandı.

Lübnan'da neler oluyor?..

Hariri'nin röportaj sırasında gözlerinin kendisine kağıtla bir şeyler gösteren kişiye takılı kalması akıllarda var olan soru işaretlerini daha da büyüterek, istifa sürecinin ve sonrasında gelişen olaylarda Suudi Arabistan etkisi olduğunu ortaya koydu.

Riyad’dan verdiği röportajda 'özgür' olduğunu savunan Hariri, şu ifadeleri kullandı:

"Burada özgürüm. Yarın istesem, seyahat edebilirim. İstifamı normal bir şekilde duyurmadığımın farkındayım. Olumlu bir şok yaşatmak istedim. Kendimi korumak için görevden ayrıldım."

Hariri'ye yakın kaynaklara göre, olaylar şöyle gelişti:

Suudi Arabistan Kraliyet ailesinden 2 Kasım gecesi Hariri'ye telefon açılarak Riyad'a gelmesi istendi. 3 Kasım gecesi Hariri Riyad'a iniş yaptı. Kendisini karşılamaya Suudi Arabistanlı hiçbir yetkili gelmedi. Hariri'yi 4 Kasım'a kadar hiç kimse aramadı. Ancak kendisine Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından randevu verilmişti. Görüşme, planlanandan 4 saat sonra gerçekleşti, yani Prens Selman, Hariri'yi 4 saat bekletti.

Peki, Suudi Arabistan ile İran üzerinden Hariri ve Hizbullah arasında Lübnan'da oluşturulan kriz havası neyi amaçlıyor?

İki ülke, Yemen'de Husiler ve devlet güçleri üzerinden zaten bir sahada fiilen karşı karşıya savaşıyor. İran Yemen'de Husileri destekliyor, Suudi Arabistan'da Yemen güçlerini. Halihazırda bir savaşta karşı karşıya iken, Lübnan'da da fiilen karşı karşıya gelmeleri çok gerçekçi görünmese de İran'ın Hizbullah'ı, Suudi Arabistan'ın da kendi çıkarlarını koruduğu çok açık.

İran, bölgede Hizbullah'ı destekleyerek yayılmacı politikasıyla Lübnan'daki hakimiyetini güçlendirmek istiyor. Suudi Arabistan da benzer amaçları güderek, bölgedeki etkisini kaybetmek istemiyor.
Bazı uzmanlar ise, Lübnan'daki gelişmeleri İsrail üzerinden değerlendiriyor. İsrail'in son dönemde kızıştığı Hizbullah ile, geçmişte de olduğu gibi bir savaş ihtimali olursa, bölgede yaşananların İsrail açısından bir 'savaş fırsatı' olabileceği değerlendiriliyor.

Suudi Arabistan'da devam eden tasfiye süreci belirleyecek

Karmaşık olan bu süreci netleştirecek olan hamle, Suudi Arabistan’da devam eden tasfiye süreci olarak değerlendiriliyor. Zira, Hariri'nin istifa ettiği gecenin hemen ertesi gününde Suudi Arabistan'da 11 prens ve çok sayıda iş adamı tutuklanmıştı. Veliaht prens Muhammed bin Selman'ın başında olduğu bu tasfiye sürecinde başarılı olması halinde, bölgesel kartları kullanacağı düşünülüyor.

Sonuç olarak; Lübnan'ı bir karmaşaya sürüklemek, esasında bölgeye asla faydası olmayacak bir gelişme. Suriye, Irak, Libya ve hatta Mısır'da da olduğu gibi kaos ortamının bitmesi, küresel güçlerin arzu etmediği bir senaryo.