Mehtap Ar: 'Annem son gecesine kadar yazdı'
Mehtap Ar, bugüne kadar 700 bin çocuğu tiyatroyla buluşturmuş. Türkiye’yi adım adım gezen Ar, “İstanbul bana dar geliyor. Anadolu’ya gittiğim zaman nefes aldığımı hissediyorum. Benim binlerce çocuğum var” diyor.
Çocukları tiyatroyla buluşturmak için şehir şehir dolaşıyorsunuz.
Bu kaçıncı turneniz?
8’inci Türkiye turnesine başladık. Mehtap Ar Tiyatrosu 2000 yılında
kuruldu. İstanbul dar geldi, Anadolu’ya, uçlara gitmek istedim.
Sabancı Vakfı’nın desteğiyle şehir şehir dolaşıyoruz. Doğu Anadolu,
Karadeniz, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, Marmara’yı
bitirdik. Ege kaldı sadece.
Bu sene 14 şehir dolaşacağız. İlçelere, en uç noktalara kadar
gitmek istiyoruz. Sabancı Vakfı’nın desteğini aldığımız için çok
şanslıyız. Adım atmadığımız toprak kalmadı. Aldığım her nefes
çocuklar için. O kadar mutluyum ki... 22 yaşında bir oğlum var. O
da “Benim annem çocuklara tiyatro yapıyor” diye mutlu oluyor.
Oğlunuz Söz’ün tiyatroya ilgisi var mı?
Hayır, o Kanada’da işletme ve ekonomi okuyor. Benim bir tane
çocuğum var gibi görünse de aslında binlerce çocuğum var. Tiyatro
sayesinde bir sürü çocuğum oldu.
Bugüne kadar kaç çocuğa ulaştınız?
“Okumak, Okumak, Okumak” adlı oyunumuzla Türkiye’de toplam 700 bin
çocuğa ulaştık. Aşağı yukarı 4 senedir oynuyoruz.
“Ünzile” şarkısı oyun
oluyor
Çocuklar için başka projeleriniz olacak mı?
Kafamda 2-3 proje daha var. Annemin çocuk gelinlere yazdığı
“Ünzile” şarkısını oyun haline getirip, tekrardan yollara
düşeceğiz. Önümüzdeki yıl hayata geçireceğim o projeyi. İstanbul
bana dar geliyor. Anadolu’ya gittiğim zaman nefes aldığımı
hissediyorum. Anadolu adım adım bizi besleyen, duygularımızı
yaşatan topraklar.
İstanbul’u pek sevmiyorsunuz sanırım.
Çok fazla sevdiğim söylenemez. Buraya dönüş keyifli ama Anadolu’da
olmak, oradaki çocukların yanında olmak beni daha fazla mutlu
ediyor.
Anneniz Aysel Gürel de tiyatro yapmanız için sizi
destekliyordu, değil mi?
Beni annem yüreklendirmişti zaten. “Sen bu işin en iyisini
yapacaksın” demişti. Öyle bir kadının çocuğu olup da, başarılı
olmamak zor bir şey. Ablamla “Kim daha başarılı olacak?” diye yarış
halindeydik hep. Çok iyi bir annemiz vardı. Bize ayaklarımızın
üzerinde durmayı, dürüst, namuslu olmayı öğretti. Müjde’yle
birlikte Aysel Gürel’in çocukları olduğumuz için çok şanslıyız.
“Ayselim” albümü beklediğiniz ilgiyi gördü
mü?
Albüme olan ilgi beni çok memnun etti. Ben Türkiye’deki
sanatçıların çok vefalı olduğunu düşünüyorum. Emeği geçen herkese
teşekkür ederim.
Aysel Gürel şarkılarının bulunduğu sandığı Tarkan’a
açmışsınız. Yeni albüm için aralarından seçti mi?
Sandıkta 15-20 bin şarkı var. Biz Tarkan’a 3-4 klasör verdik,
içinde de büyük ihtimal 1-2 bine yakın şarkı var. İçinden
seçeceğini söyledi. Tarkan’a “Sevdanın Son Vuruşu” ve “Firuze”
şarkıları çok yakıştı ve o da sahip çıktı. “Firuze” bu yaza damga
vurdu. Diğer şarkıları da ona açtık ama aslında herkese açtık da
diyebilirim.
Anneniz son gecesine kadar yazmaya devam
etmiş...
Doğru, son gecesine kadar yazdı. Gece kalkıp duvarlara yazardı.
Annem, “İlham diye bir şey yok” derdi. Birikim ve çok okumakla bu
işin olacağını söylerdi. Dünya klasiklerini 9 yaşındayken
bitirmiş... Okudukları bedenden taşmaya başlayınca beste yapmaya
başlamış. Türkiye’de “Ben yazarım, ben bestelerim, ben okurum”
mantığı var. O mantıkla yollarına devam edenler 3-4 beste sonra
tıkanırlar. Bunun örnekleri mevcut. İsim olarak söylemeyeyim,
şimşekleri üstüme çekmek istemem. Ama oradan çalıp, buradan bir
şeyler katmaya çalışırsanız dikiş tutturamazsınız.
SENEM AYDIN / MİLLİYET İNTERNET SİTESİ