Merve Sevi korku filmiyle vizyonda!

Akşam'dan Başak Bıçak'ın röportajı...

Projeye dâhil olma sürecinizle başlıyalım. Nasıl oldu, senaryoyu okuduğunuzda neler hissettiniz?

Çok kısa vakitte karar vermek durumunda kaldım aslında. Filme başlamak üzerelerdi, bir buçuk hafta gibi bir süre kalmıştı. Böyle bir film için de bir buçuk haftalık hazırlık süreci bana çok az gelmişti açıkçası. Ama onlar hazırlıklıydılar, benim oynamam konusunda çok inançlıydılar. Ufak tefek eksiklikler mutlaka olacaktır. Ben üzerime düşeni en iyi şekilde yaptığımı gördüm. Diğer arkadaşlarım da oldukça iyiydi. Korkunun en önemli faktörleri bana göre efektleri, müzikleri ve görüntüleridir. Filmde bunlar çok yerindeydi. Ancak ummadığımız anlarda durağanlığa kaçıyordu film. Bazı sahnelerde konu çok uzuyordu…

Ölü anlar yani…

Evet, o ölü anlar seyirci olarak benim gözüme battı açıkçası.

Final bana göre biraz hızlı toparlanmıştı, bundan mı bahsediyorsunuz?

Evet, orası da var ama bahsettiğim daha çok kurguyla alakalı bir durum. Masadaki montaja kalmış bir şey filmin ne olduğu aslında…

Sizin ilk korku filminiz bu değil mi?

Evet, ilk korku filmim.

Korku filmi setinin, ki başka sinema filmleriniz ve dizileriniz de var, set ortamı olarak farklılığı var mıydı?

Sette hiçbir farklılık yoktu. Nasıl bir komedi setinde oluyorsa ya da dram veyahut dizi setinde fark etmez, herhangi bir değişiklik yoktu ama bir filmin 22 günde çekiliyor olması beni şaşırttı diyebilirim. Ve 22 günde çekilmiş bir işe göre epey başarılı bir film.

Biraz karakterinizden bahseder misiniz?

Seda psikolojik problemleri olan bir kız ama tam anlamıyla şizofren değil. Tuhaf şeyler görüyor, istemsiz davranışlarının başkası tarafından yapıldığını düşünüyor. Aynı zamanda arkeolog ama asıl önceliğimiz ruhsal problemlere sahip bir karakter olması…

Hollywood’da korku filmlerinde oynayan başkadın karakterlere scream girl ya da scream queen denir, sürekli katilden ya da canavardan kaçarken çığlık attıkları için… Siz de bir sürü çığlık atıyorsunuz filmde, buradan bir kariyer, scream queen’lik düşünür müsünüz? Başka korku filmlerinde de oynamak ister misiniz?

Evet, isterim oynamayı, tür ayırt etmiyorum açıkçası. Seda karakterinin daha çok psikolojik problemi üzerine yoğunlaşılması gerektiğini düşünerek hareket ettim ve bu Seda ortaya çıktı. Tabii, sette de devam eden bir konuşma ve yaratma sürecimiz oldu. Tek başıma karar veremiyorum bazı şeylere, yönetmenlerimizle birlikte ortaya çıkardığımız bir karakter oldu Seda…

Alper Kıvılcım filmin senaristi. Kendisinin Gassal filmini izledik yakın zamanda, o da psikolojik bir korkuydu… Bu filmin diğer filmlerden farkı bir cin furyasına dâhil olmaması…

Senaryoyu okuduğunuzda sizi etkiledi mi bu durum?

Evet, filmi kabul etmememdeki sebep buydu. Bir cin filmi olmaması… Çok farklı başlıyor, diğer cin filmleri gibi olduğunu düşünüyorsunuz ama daha sonra bambaşka bir şeye eviriliyor. Tabii ki, korku türüne ait her şey var ama psikolojik bir dram olması benim kabul etmemdeki en önemli sebepti.

Şeytanın Çocukları, Türkiye’de gemide çekilen ilk korku filmi… Gemide çalışma şartları nasıldı, bir evin içinde ya da sokakta çalışmak yerine, dar kamaralarda olmak nasıldı?

Çok korkunçtu açıkçası… Bütün vücudunuzu çarpıyorsunuz sürekli. Her yerim mosmor olmuştu filmin çekildiği dönemde. Çünkü çekim esnasında farkına varmıyorsunuz. Kıyafetleri de gördünüz kapalı şeyler değildi ki, öyle bile olsa devamlı dikkat etmek zorunda olmak bizi çok zorladı, bir yandan da motive etti tabii. Onun atmosferi benim için çok önemliydi. O yüzden beni olumlu anlamda etkilediğini söyleyebilirim mekânın.

En zorladığınız sahne hangisiydi peki?

Zorlandığım bir sahne olmadı ama sadece ıslanmak biraz parça sıkıntılıydı. Ama şöyle bir durum var, çektiğim her şeyi çok net hatırlıyorum ben, kurguda ya bir şeyler çıkarılmış ya da eklenmiş, o açıdan benim de izlerken kafamın biraz karıştığını söyleyebilirim.

Kafanızda yarattığınız şeyden daha farklı bir filmle mi karşılaştınız?

Evet, biraz daha farklı buldum ama iyi yönde bir farklılık bu.

Peki, seyirci neden tercih etmeli size göre bu filmi?

Klasik bir korku filmi olmadığı için olabilir. Zaten korkunun kendine ait bir kitlesi var. Çok fazla dini öğe barındırmaması, daha mitolojik bir tarafının bulunması… Biz aslında anlattığımız hikâyenin arka planını çok sağlam veriyoruz, Süleyman’ın cinleri gibi… O yüzden pek çok seyirciye hikâye bazında enteresan geleceğini düşünüyorum.