Hakikat Değişmez, Değişene Hakikat Denmez!
Öncel Öziçer yazdı: "Birbirimizden vazgeçmeyeceğiz"
"...Gözlerimiz doldu, umut filizleri yeniden yeşerdi. Çünkü filmin içinde umut vardı, dik duruş vardı, biat etmek yoktu, biz özgürüz deniyordu…"
Öncel Öziçer'in GAZETE 9
EYLÜL'DE yayınlanan yazısı...
Sizler aslında ayrısınız ve birbirinizi sevmemeniz lazım, işte bunlar da sebepleri deyip say say bitiremeyenler…
Bu ülkede kamplaşma ve kutuplaşma yaratmaya doymayanlar…
Size söylüyoruz: Başaramadınız!
En azından sizin düşünce yapınızda olan tahmini yüzde 30’luk bir kesim dışında bu ülkenin geri kalan yüzde 70’i aslında size rağmen hala birbirine sımsıkı bağlı ve nefret duygularından alabildiğine uzak.
Bunu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yayınlanan bir reklam filmiyle bir kez daha anladık.
Filli Boya’nın tüm kanallarda aynı saatte yayına giren kısa filminden sonra hepimiz bir kez daha birbirimize sımsıkı sarıldık.
Gözlerimiz doldu, umut filizleri yeniden yeşerdi.
Çünkü filmin içinde umut vardı, dik duruş vardı, biat etmek yoktu, biz özgürüz deniyordu…
Atatürk sayesinde diye gurur duyuluyordu…
‘Kahkaha atan kadın iffetsizdir’ diyene ‘hadi oradan!’ diye cevap veriliyordu…
Mini eteğe, şorta tekme atanlar ayıplanıyordu…
Kadını her fırsatta eve kapatmaya çalışanlara inat, ‘bu ülkenin katma değerinde kadınlar da var’ vurgusu yapılıyordu.
Tertemiz Anadolu insanları tarafından…
***
Ve tabii hemen kuyunun içinden çıkan şeytanın esirleri bu işe çok bozulup irinlerini akıtmaya başladılar.
Sayıları bir elin parmağını geçmese de mide bulandırdılar. Onlara göre bu reklam tam bir hainlik abidesiydi!
Başı örtülü kadınlar yine aşağılanmıştı!
Bunun için de zavallı Anadolu köylüsü seçilmişti!!!
Onlara göre verilen mesaj şuydu: Başörtüsü sadece eğitimsiz köylü kadınında olursa itirazımız yoktu ama okumuş, mevki sahibi kadınlar türban takarsa bunu asla kabul etmiyorduk!
Sözde bu mesaj verilmişti.
Yemin ederim bu deli saçmasına inanıyorlar ve savunmaya kalkıyorlar. Ciddi ciddi… Bunlar kötü kalpli falan değil bildiğin hasta ruhlar.
***
Siz istediğiniz kadar saçmalayın.
Bu ülkede bölünmeye, ayrılmaya, birbirimizden nefret etmeye hiç niyetimiz yok bizim.
Bıktık sizin bitmek bilmez türban kozunuzla mağduru oynamanızdan. Biz kimsenin örtüsüyle, kılığıyla aklımızı bozmadık.
Bize ne? Biz bilimin, sanatın, kültürün, sevginin, hoşgörünün, barışın, adaletin peşindeyiz.
Algı yaratıldığı gibi sayımız sizden az değil, bilakis kat be kat fazla ve iyilik kazanana kadar da pes etmeyeceğiz!
ÖNCEL ÖZİÇER'İN YAZISININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ!..
Sizler aslında ayrısınız ve birbirinizi sevmemeniz lazım, işte bunlar da sebepleri deyip say say bitiremeyenler…
Bu ülkede kamplaşma ve kutuplaşma yaratmaya doymayanlar…
Size söylüyoruz: Başaramadınız!
En azından sizin düşünce yapınızda olan tahmini yüzde 30’luk bir kesim dışında bu ülkenin geri kalan yüzde 70’i aslında size rağmen hala birbirine sımsıkı bağlı ve nefret duygularından alabildiğine uzak.
Bunu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yayınlanan bir reklam filmiyle bir kez daha anladık.
Filli Boya’nın tüm kanallarda aynı saatte yayına giren kısa filminden sonra hepimiz bir kez daha birbirimize sımsıkı sarıldık.
Gözlerimiz doldu, umut filizleri yeniden yeşerdi.
Çünkü filmin içinde umut vardı, dik duruş vardı, biat etmek yoktu, biz özgürüz deniyordu…
Atatürk sayesinde diye gurur duyuluyordu…
‘Kahkaha atan kadın iffetsizdir’ diyene ‘hadi oradan!’ diye cevap veriliyordu…
Mini eteğe, şorta tekme atanlar ayıplanıyordu…
Kadını her fırsatta eve kapatmaya çalışanlara inat, ‘bu ülkenin katma değerinde kadınlar da var’ vurgusu yapılıyordu.
Tertemiz Anadolu insanları tarafından…
***
Ve tabii hemen kuyunun içinden çıkan şeytanın esirleri bu işe çok bozulup irinlerini akıtmaya başladılar.
Sayıları bir elin parmağını geçmese de mide bulandırdılar. Onlara göre bu reklam tam bir hainlik abidesiydi!
Başı örtülü kadınlar yine aşağılanmıştı!
Bunun için de zavallı Anadolu köylüsü seçilmişti!!!
Onlara göre verilen mesaj şuydu: Başörtüsü sadece eğitimsiz köylü kadınında olursa itirazımız yoktu ama okumuş, mevki sahibi kadınlar türban takarsa bunu asla kabul etmiyorduk!
Sözde bu mesaj verilmişti.
Yemin ederim bu deli saçmasına inanıyorlar ve savunmaya kalkıyorlar. Ciddi ciddi… Bunlar kötü kalpli falan değil bildiğin hasta ruhlar.
***
Siz istediğiniz kadar saçmalayın.
Bu ülkede bölünmeye, ayrılmaya, birbirimizden nefret etmeye hiç niyetimiz yok bizim.
Bıktık sizin bitmek bilmez türban kozunuzla mağduru oynamanızdan. Biz kimsenin örtüsüyle, kılığıyla aklımızı bozmadık.
Bize ne? Biz bilimin, sanatın, kültürün, sevginin, hoşgörünün, barışın, adaletin peşindeyiz.
Algı yaratıldığı gibi sayımız sizden az değil, bilakis kat be kat fazla ve iyilik kazanana kadar da pes etmeyeceğiz!
ÖNCEL ÖZİÇER'İN YAZISININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ!..