Öncel Öziçer yazdı: 'Erkekte olup kadında bulunmayan o şey!'

"... Aklınıza ilk gelen neydi bilmiyorum ama ben yön bulma duygusundan bahsediyorum..."

Öncel Öziçer yazdı: 'Erkekte olup kadında bulunmayan o şey!'

Sevgili günlük...
Dün gece 25 yıldır yazlarımı, 4.5 yıldır da yazımı kışımı geçirdiğim Çeşme'de kayboldum.
Evet evet bildiğin kayboldum.
Çeşme gibi bir sayfiye yerinde Çiftlikköy'de dağın başında kalmayı becerdim.
Toprak yollarda arabanın tekerleklerini kuma gömdüm, geri geri manevra yapılmayacak yollara girdim, paniğim arttıkça iyice saçmaladım neredeyse Sakız'a denizden ulaşacaktım.
Neden? Çünkü ben bir kadınım!
Bir kadın olarak hafıza konusunda erkeklere tur bindirebilir, sevgilimin ilkokuldaki sevgilisinin soyadını beynime nakkaş gibi işleyebilirim.
Ama gel gör ki yön bulma duygum hemen her kadın gibi doğuştan cüce olduğu için gün gelir kendi evimin yolunu bile şaşırabilirim.
Ki geçmişte bunu da yapmışlığım vardır hani...
Görsel hafıza konuşuna vereceğim cevap ise ancak "O ne?" olabilir.
E yanımdaki kız arkadaşımın da benden bir farkı olmayınca işte dün öyle plaja diye gidip Çeşme dağlarında (!) kaybolma becerisini gösterdik.
Olayı hafife almayın gerçekten bir ara ikimiz de korkudan, panikten ağlayacağız, birbirimizi daha panik yaptırmamak için zor tuttuk.
Hele bir ara bir anda tuhaf ve dev mavi bidonların olduğu metruk bir eve çıktı yolumuz. Böyle evin önünde bir tane kırmızı Kartal ama ahı gitmiş gagası kalmış. ..
Bir de Anadol kamyonet gibi bir şeydi galiba.. İşte tam  o sırada altıma biraz kaçırmış olabilirim.
Dedim ki yanlışlıkla yasa dışı şeyler üreten bir merdiven altı şebekesini bastık!
Ama onlar arabanın sesini duyup dışarı çıkar da bizi böyle şebek gibi şaşkın, "Neredeyiz biz?" bakışlarıyla yakalarlarsa asıl baskını biz yiyeceğiz, kaç kızım Öncel!"
O daracık yolda koca arabayı nasıl çevirdim belli değil!
Sanki altımdaki dağ bisikleti..
İşte, korku anında insana ne yetenekler veriyor yüce Rabbim!
Arada da dikiz aynasından karanlığı kesiyorum, Mr. White ve Jesse Pinkman arkamızdan koşuyor mu diye...

Bu arada dışarıda da müthiş bir fırtına var.
Çeşme'nin deli rüzgarı Gerence ortalığı yakıp yıkıyor.
Navigasyona soruyoruz neredeyiz diye, bize Ege denizinin ortasını gösteriyor!
Hani birilerini arayıp gelin bizi kurtarın desek, bulunduğumuz yeri tarif etmemiz de mümkün değil!
Peki o havada gecenin o saatinde plajda ne işiniz vardı derseniz... Bir arkadaşımıza ait o plaj... Başka bir arkadaşlarımızda orada doğum günü yemeği yiyorlardı.
Onlara uğrayalım dedik.
Demez olaydık.

Bir saatin sonunda evin yolunu bulamasak da döndük dolaştık zar zor da olsa çıktığımız plajı bulmayı başardık. 
Rica ettik bir erkek arkadaşımız bize ana yola kadar rehberlik yaptı da sonunda evlerimize kavuştuk.
Gelince evin kapısını öptüm.
Bir daha navigasyonsuz beynim ve kız başıma bilmediğim yollarda macera aramak mı? Aman istemem... Hiç de filmlerdeki gibi değilmiş!

*****

Pespaye şakalar bunlar


Bir insanın şımarıklığıyla, görgüsüzlüğüyle, kibriyle, kendini gerçekten yetenekli bir prenses sanmasıyla, iticiliğiyle, meşhur olma, gündemde kalma iştahıyla dalga geçebilir, eleştirebilir, istediğiniz kadar mavra çevirebilirsiniz.
Ünlü olmuş, gündeme gelmiş her insanı sevip, saymak, ciddiye almak zorunda da değilsiniz.
Ama hiç bir insanın fiziğiyle alay edemezsiniz!
"Ay bunun burnu yamuk, ay g.tü büyük, ay boyu cüce, ay ayağı fırıncı küreği..." diye aşağılamaya kalkamazsınız.
Kalkarsanız çok ayıp edersiniz.
Çiğ ve bayağı şakalarınızla o insanı incitme yarışına giremezsiniz.
O insan bütün iticiliğiyle bu zamana kadar o zemini çoktan hazırlamış olsa bile...
İnsanlar kilo alır, kilo verir.
Zayıf olmak, fit görünmek iyidir ama bir insan için hayattaki en büyük amaç ve temel başarı  sayılamaz..
Ayrıca kilo sadece yemekle de alınmaz.
Bazı hastalıklar ve tedavi süreçleri de insanı şişirebilir.
Neyse mevzuyu anladınız siz... Rica ediyorum bir daha insanların fiziği, kilosu, dış görünümüyle böyle pespaye şaka işlerine girmeyiniz!

Öncel ÖZİÇER