Öncel Öziçer yazdı: "O yaşlı çiftin intiharı"

"...Önce çok sarsılıp üzüldüğüm hikayenin aslını öğrenmeye başladıkça, ölünün arkasından da konuşulmaz hani ama, bu yaşlı çifte biraz kızmaya bile başladım."

Öncel Öziçer yazdı: "O yaşlı çiftin intiharı"
Öncel Öziçer'in GAZETE 9 EYLÜL'DE yayınlanan yazısı...

Olayı ilk duyduğumda çok sarsıldım. Gerilim-dram tarzı bir filmin hikayesi gibiydi.

Çeşme’de ortadan kaybolan yaşlı bir çiftin intihar ettiği ortaya çıkmıştı.

Ülker Çetin ve eşi Altan Çetin, kaldıkları otel odasına iki tane zarf bırakıp gece denize girmiş ve hayatlarına son vermişlerdi.

İntihardan önce “Nasıl geçti habersiz” şarkısını dinleyip ardından bunu sosyal medya hesaplarından takipçileriyle paylaşmış ve “50 yıl birlikte mutlu yaşadıktan sonra, şimdi onurumuzla gitme zamanı. Sizi seviyoruz. Hoşçakalın” yazmışlardı.

***

Önce ikisinin de kanser hastası oldukları, kimseye muhtaç ve yük olmamak için bu yolu seçtikleri yazıldı.

Sonra hayırsız bir evlat hikayesi ortaya atıldı.

İşler giderek garipleşirken benim de olaya bakış açım tamamen değişmeye başlamıştı.

Önce çok sarsılıp üzüldüğüm hikayenin aslını öğrenmeye başladıkça, ölünün arkasından da konuşulmaz hani ama, bu yaşlı çifte biraz kızmaya bile başladım.

İntihar etmeden, Kanada’da yaşayan, sahip oldukları tek evlatlarına ölüme gittiklerini belirten bir mesaj yazıp şöyle bir karşılık aldıklarını öğrendik: “Canlınız yetmedi, kendinizi öldürerek de ağzıma s…. Nefret ediyorum ikinizden.”

***
Bu işte gerçekten bir tuhaflık vardı.

Bir evlat eğer ağır bir ruh hastalığı yoksa anne babasına durup durduk yere böyle nefret besleyemezdi.

Hani ölende mi öldürende mi suç denir ya, bu meselede de intihar edende mi ettirende mi demek gerekiyordu galiba.

Oğullarının sosyal medya hesabına bakıldığında son derece doğaya saygılı, merhametli, aklı başında bir insan profili çıkıyordu karşımıza.

Bu olayda sanırım anne babanın artık sebep neydi bilemiyoruz ama tek amaçlarının oğullarının vicdanına hayatı boyunca yaşayacağı bir yük asmak, onu en ağır şekilde cezalandırmak yatıyordu.

Bunun başka bir izahı yok.

Bir insan sadece kanser oldu diye, üstelik de tedavi olacak maddi gücü varken intihar etmez. Karısı da ‘Sen gidersen ben de gelirim’ deyip ona eşlik etmez.

Sanırım bu yaşlı çiftin çok ciddi ruhsal problemleri vardı.

Ve asıl oğulları onlardan değil onlar çocuklarından nefret ediyordu.

Yoksa bir anne baba çocuğuna bu kötülüğü neden yapsın ki?

***

Diyeceğim o ki bu hayatta hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor.

Önyargılardan ve peşin hükümlerden vazgeçmiyoruz bir türlü.

Hayırsız evlat ilan edilen kişi günlerdir sosyal medya üzerinden hakarete maruz kalıyor, tehditler aldığını söylüyor.

Ama kimse gel bir de seni dinleyelim demiyor.

Ve en önemlisi hiçbir evlat böyle cezalandırılmayı hak etmiyor.

ÖNCEL ÖZİÇER'İN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ!..