Pamela: "Yazarak yaralarımı iyileştirmeye çalışıyorum"

Pamela Spence yeni albümü ‘Yara’yla bu kez tam damardan girdi. Kal Benim İçin, Ağla Halime, Taht Kurmuşsun Kalbime… Peki, Pamela aşk acısıyla nasıl baş ediyor, o, yaralarını nasıl sarıyor? Hüzünlü olduğunda hangi şarkıları dinliyor?

Pamela: "Yazarak yaralarımı iyileştirmeye çalışıyorum"
Akşam'dan Sibel Ateş Yengin'in röportajı...

Arabesk şarkıları türün o kendine özgü hüznünden uzaklaşmadan modern bir soundla buluşturdunuz. Bunun zor yanları nelerdi sizin için?


Şimdiye kadar seslendirdiğim tüm cover şarkılarda aynı hissiyat ve sound var aslında. Bir şarkıyı seçerken ona nasıl bir farklılık, nasıl değişik bir lezzet katabilirim diye düşünüyorum. Nasıl ki bir yemeğin farklı pişirme yöntemleri varsa aynı şarkının değişik seslendirilmesi ve ona yeni bir tat katmak gerektiğine inanıyorum. Albümdeki şarkıları seçerken uzun bir süreçten geçtik. İlk dinlediğimde zaten bana uygun olup olmadığını anlayabiliyorum. Bana hızlı bir şekilde geçiyorsa, yorumlayabileceğim bir şarkı olduğunu anlıyorum. Kimini seslendirmek zor oldu, kimi ise kolayca aktı gitti. Bir de çok büyük isimlerin şarkılarını yorumlamak büyük bir risk. Bir yandan acaba dinleyici bu yorumu sevecek mi, nefret mi edecek endişeleri olmadı değil ama albümü dinleyenler hep olumlu şeyler söyledi.

Şarkı seçmek zor olmadı mı?

Şarkıları seçmek oldukça uzun bir süreçti çünkü içine girdikçe binlerce şarkı olduğunu anlıyorsunuz. En içimize sinenleri stüdyoda önce tek gitar, bazen de tek piyano eşliğinde demo olarak kaydediyorduk. Sonra da uygun ton belirleyip aranje süreci başlıyordu. O süreçte şarkının bana hissettirdiklerini sindirip nasıl bir ruh haliyle yazıldığını anlıyordum az çok. Gerçekten çoğu büyük kederler taşıyan, büyük aşkların unutulmaz hikâyeleri olduğuna emin olduğunuz eserler ve bu durum büyük sorumluluk hissettiriyor. Duyguyu en doğru şekilde dinleyiciye geçirmek için sözlerini ve bestelerini özümsedim. Bir yandan da bazı şarkılar çok eski olduğu için varislerine ulaşamadık ve eledik.

Farklıymış gibi durmasına rağmen rock ve arabeski aynı potada buluşturan en güçlü duygu nedir? İsyan mı, bir alt kültür olması mı yoksa bir yaşam felsefesi mi?

Elbette yeni bir şey icat etmiyoruz, müzik başka akımlarla beslenip şekillenmeli. Rock ve arabesk de temelinde benzer duygulardan beslenip farklı biçimlerde kendini ifade ediyor ama geçirdiği hisler benzer. İsyanla birlikte pek çok insani duygu var. Sadece isyan beslemez müziği, onunla birlikte aşk, sevgi, ayrılık, alınan yaralar, verilen ama tutulamayan sözler, kopuşlar da aynı potada buluşmasını sağlıyor. Blues ve caz müzik de benzer kanallardan dinleyiciye ulaşıyor sonuçta. Müziğin adı, tarzı ne olursa olsun beslendiği nokta insanın ve hayatın ta kendisi. Arabesk ve rock da en insani ve en gerçekçi hayatı anlatıyor.

Sizin için vazgeçilmez arabesk bir şarkıyı sorsak...

Müslüm Gürses’ten ‘Affet’ in yeri bende ayrı bir yere sahip. Yorumu, sözleri,  insana geçirdiği hissiyatı çok etkiliyor her seferinde.

Hüzünlü olduğunuzda neleri, kimleri dinlersiniz?

Çok değişiyor aslında, her zaman aynı şarkılar ya da sesleri dinlerim diyemem. Son dönemde Evrencan Gündüz, Sena Şener, Peyk, Tuna Kiremitçi,  eskilere gidersek Gülay’ın sesine zaten âşığım, değil şarkı söylemesi konuşma sesi bile beni derinden etkiliyor. Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, Müslüm Gürses yine favorilerim arasında, Kibariye çok büyük bir yorumcu, dünyadan ise Norah Jones, Katie Melua, Joss Stone, Amy Winehouse hüznüme efkâr katar.

“Tam benim için yazılmış” dediğiniz bir şarkı var mı?

Ne yazık ki böyle bir şarkı henüz yazılmadı. İşin esprisi bir yana tam benim için yazılmış dediğim bir şarkıyı iki yıl sonra pek de benim için yazılmış değil diyebilirim aslında. Ama ilk aklıma gelen Duman ‘Senden Daha Güzel’, Özlem’in ikinci albümü ‘Özdeki Bahar’ şarkısı ve Aylin Aslım’dan ‘Ben Kalender Meşrebim’ mesela.

Siz yaralarınızı nasıl iyileştirirsiniz, bize vereceğiniz bir formülünüz var mı?

Ben de yazarak yaralarımı iyileştirmeye çalışıyorum ve bunun üzerine bir kitap da yazıyorum. Yayımlanınca nasıl iyileştirdiğimi belki biraz anlatmış olacağım. Elimden geldiğince meditasyon yapıyorum, sakinleşmek ve ruhu yenilemek adına bana çok iyi geliyor. Fırsat buldukça pilates yapıyorum tabii ki en büyük formülüm müzik…

AŞK ACISI ÜZERİNE YAZILMIŞ ŞARKILAR

Albümün adı neden ‘Yara’?


Albümdeki şarkıların neredeyse tamamı bir keder, hüzün, sevgi ve aşk acısı üzerine yazılmış ve söylenmiş şarkılar olduğu için herkeste bir yaraya sebep olduğuna inanıyorum. Yaşanan her ne olursa olsun alınan bu yaralara rağmen güçlü bir şekilde ayakta durmaya çalışmak adına aldığın yarayı da hatırlayarak bir sembol olarak düşündüm.

Peki, aşk yaralarınızı nasıl sararsınız?

Başka bir aşkı bekleyerek. Maalesef aşk yarası pek kolay sarılamıyor. Düşünceler, kahırlar, insanın beyninde o kadar derinlerde izler bırakıyor ki dünyanın sonu gelmiş gibi oluyor insan. Tabii herkeste yarattığı etki başka olabilir. Ben sürekli kendimi telkin etmeye çalışırım. “Geçecek, az kaldı, unutulacak, bu da iyileşecek, bir önceki nasıl geçtiyse bu da geçecek” diye düşünürüm.  İnsan kendi kendinin doktoru olmak zorunda, yapacak bir şey yok.

Hiç “Kal Benim İçin” diyemediğiniz biri var mı?

Bu albümü hazırlarken diyemediğim biri oldu ne yazık ki albümün sonuna geldiğimizde “kal benim için” demeyi çok istemiştim ama olamadı. İşte buyurun bir başka aşk yarası daha.

9 ŞARKI DA KALBİMDE EŞİT

En çok hangi şarkı diğerlerinin arasında bir adım öne çıkıyor?


Bu gerçekten çok zor bir soru. Beşinci stüdyo albümüm ve kayıt süresi en uzun olan içlerinde. Her dinlediğim bir öncekinin önüne geçip seçmemi zorluyor. Hepsini çok ama çok severek seslendirdim. Dokuz şarkıdan dokuzu da kalbimde eşit değerde.

Bu şarkıları yorumlamak cesaret isteyen bir iş değil mi?

Tabii ki insan heyecanlanıyor. İbrahim Tatlıses, Kibariye gibi isimlerin büyük isimlerin şarkıları. Kendi yorumlayacağım şarkıları seçtik. O yüzden herkesin keyifle dinleyeceği şarkılardan oluşan bir repertuar hazırladım.

AYRILIK MI, NEFRET Mİ?

İnsan, sesini nerede nasıl kullanacağını, bunun dinleyiciye ulaşacağı en kusursuz anı ve bu iniş-çıkışların şarkıya neler katacağını öğrenebilir mi zamanla yoksa bu tamamen içten gelen bir tepki mi?


Genç yaşta şarkı söylemeye başlamış olmam bir etken olabilir, tabii ki tiyatro mezunu olmamın da etkisi var. Şarkının duygusunu genel olarak kavrayıp ne anlattığının ve bunu başka bir şekilde nasıl anlatabileceğimin derdindeyim. Bir özlem mi var yoksa sevinç mi? Ayrılık mı yoksa nefret mi? Bunu o hissin hakkını vererek söylemek gerektiğini biliyorum sadece. Tabii ki şarkının neresinde haykırmak gerektiğini, neresinde sesinizi düşürmek gerektiğini düşünerek söylüyorum. Günlük hayatımızda nasıl ki kızdığımızda sesimiz yükseliyor ve sertleşiyorsa ya da üzüldüğümüz veya hayal kırıklığına uğradığımızda sesimiz küçülüyorsa ben de bu oyunları şarkılarıma katıyorum.
Konular Röportaj