Perihan Ünlücan: "Sette küçük bir prensestim"

‘Hürkuş: Göklerdeki Kahraman’ filminin Müzeyyen’i Perihan Ünlücan: “Dönem işinde olmak avantajlı. O zaman diliminin her şeyini araştırıyorsun. Erkeklerin ağırlıklı olduğu bir setti ve orada küçük bir prensestim, el üstünde tuttular”

Perihan Ünlücan: "Sette küçük bir prensestim"
Milliyet'ten Sercan Kısmet'in röportajı...

- ‘Hürkuş: Göklerdeki Kahraman’ tarihi bir film, senaryoyu okuyunca neler hissettiniz?

Gerçek bir yaşam hikayesi... Vecihi denildiği zaman akıllara Şener Şen geliyor ama herkesin filmi izleyip, tarihimizle ilgili bilgi edinmesini istiyorum. Kudret Sabancı’nın yönetecek olması da beni heyecanlandıran en büyük faktörlerden biriydi.

- Oynadığınız Müzeyyen nasıl biri?

Savaş döneminde, anılarından vazgeçemeyen biri... Oynarken hem duygulandım hem de güldüm. Savaşta bile olsa, kadın her zaman aynıdır, duyguları değişmez. Müzeyyen, güzel günlerin tekrardan geleceğine inanıyor.

- Dönem projeleri, olduğundan farklı gösterildiği için eleştiriliyor. Bu durum sizi  kaygılandırıyor mu?

Böyle bir kaygım yok. İzlediklerinde hem keyif alacaklar hem de öğrenecekler. Çünkü Vecihi Hürkuş, çok bilinen biri değil. Hikaye anlamında kesinlikle eleştirilmez. Bu filmde başka bir Vecihi görecekler.

- Projede 1900’lü yılların başını göreceğiz. O dönemi nasıl değerlendirirsiniz?

Savaş olduğu için, yokluk dönemiymiş. Şartlar ve zaman geçiyor ama insan halen aynı... O dönemlerde teknoloji olmadığı için zaman yavaş akıyormuş. Şu an hızlı erişim var. O yıllar düşünmeye fırsatımız olduğu için, yaratıcılık anlamında daha iyiymiş. Yoksa insanın tepkileri, duyguları ve aşka olan hissi aynı...

- Erkek ağırlık bir sette çalışmak nasıldı?

Hangarda çekilen, kaçış sahnesinde tek kadın bendim. Sette küçük bir prensestim. El üstünde tuttular. Keyifli bir ortam vardı.

- Kadınlar, hemcinslerinin ağırlıklı olduğu setlerde zorluk yaşıyor mu?

Böyle bir şeyi hiçbir zaman yaşamadım. Bergüzar Korel, Tuba Büyüküstün ve Dolunay Soysert gibi oyuncularla çalıştım. Siz nasıl bakarsanız, öyle görürsünüz. Sen doğru davranırsan, problem yaşamazsın.

- Birçok dönem projesinde yer aldınız. Size ne gibi kazanımları oldu?

1920-1940 ve 1970’li yıllara ait projelerde yer aldım. Dönem işinde olmak avantajlı. O zaman diliminin her şeyini araştırıyorsun. Kitap okuyup, o yıllara ait filmleri izleyip ve şarkıları dinliyorsun. Yani dönemin ruhuna giriyorsun. Her anlamda keyifli.

‘Orta Doğu’ya açılıyorum’

- Bu sene daha çok sinema projelerinde yer aldınız. Bunun sebebi neydi?


‘Cingöz Recai’, ‘Ver Kaç’ ve ‘Hürkuş: Göklerdeki Kahraman’ filmlerinde oynadım. Eski yıllara göre daha çok film çekiliyor. Dizi ve film fark etmez, kameranın karşısına geçince, halen heyecanlanıyorum. Bu heyecanım bitmiyor.

- Yeni dizi projeniz var mı?

Orta Doğu’ya açılıyorum. Türkiye’de çekilip, orada yayınlanacak, aksiyonu bol bir dizi projemiz var. İngilizce  ve Arapça konuşulacak. Karakterim İngilizce konuşan biri ama Arapça da öğreneceğim.

- Hayata karşı tedirginlikleriniz var mı?

II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa ve 1970’li yıllarda bizim ülkemizde yokluk vardı. İnsanlar yemek bulamıyormuş. O yüzden böyle kötü dönemlerin olduğunu bilip, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini düşünüyorum.
Konular Röportaj