Senem Kuyucuoğlu eski hayatını çöpe attı!

Senem Kuyucuoğlu: "Babamın mandırasında Kuyucuoğlu Yoğurtları adıyla üretim devam ediyor. Sonuçta ailemizin şirketi. Amerika'daki arkadaşımın kuaför dükkanında yerleri süpürüyordum, duvar boyuyordum. Ben çalışmaktan gocunmam"

Senem Kuyucuoğlu eski hayatını çöpe attı!
Yeni Asır'dan Ercan Akgün'ün röportajı..

2007 yılının "Best Model Of Turkey" birincisi, podyumların aranan mankeni Senem Kuyucuoğlu, yaklaşık 7 ay önce internete düşen görüntüleri ardında bırakarak yeniden yaşama tutundu.

Podyumlara dönen ve düzenli bir hayata başlayan İzmirli manken, "Artık dinlendim, kendimi sıfırladım ve ringe geri dönüyorum. Bu sefer hiç olmadığım kadar hırslıyım" dedi. 

- Görüntülerin internete düştüğünde neler hissettin?
Kimseye söylemedim. O heyecan, o eğlence, yüzümdeki tebessüm hepsi bir anda yok oldu. Ben İstanbul'dayken Mert Ortaç adlı kişi yapmadığım bir suçtan dolayı, hacker olduğumu öne sürerek beni şikayet ediyor. 8 saat polise ifade veriyorum, bütün her şeyime el koyuyorlar. Telefonum yok, bilgisayarım yok. Sokakta yürüyorum, yanımda sadece Afrika parası rentler var. Öyle bir telaşlıyım ki onları bile bozduramadım. Kimseye ulaşamıyorum. Bir anda böyle kaldım. Gazete aldım, gazetedeki fotoğraflarımı gördüm.

- İlk gazetede mi gördün?
- Evet. "Allahım ben ne yapacağım" dedim ve duvara yaslandım. Öleceğim sandım. İnsanlara ve aileme ulaşıp derdimi anlatabilmek istedim. Tam hesaplarıma gireceğim sırada hepsi hata verdi ve şifrelerimi kabul etmedi. Arkadaşımın evine gittim ve kendimi odaya kapattım. Bu işleri yapan Mert Ortaç beni ölümle tehdit ediyordu. Eskiden çok yakın arkadaşımdı, abim gibiydi.

POLİS KORUMASI İSTEDİM

- Bu işleri yapan Mert Ortaç beni ölümle tehdit ediyordu. Eskiden çok yakın arkadaşımdı, abim gibiydi. 

- Neden yaptı?
Türkiye'ye dönüyorum diye rahatsız oldu bence. Ben girişkenim biliyorsun, insanlarla kaynaşmayı, sohbet etmeyi severim. Yurt dışına gidiyorum, kolayca diyalog kuruyorum. Beni sahipleniyorlar, seviyorlar. Miss Turkey olduğumu da biliyorlar, bütün kapılar açılıyor tabii. Dolayısıyla Mert yanımda olduğu için onun da kapıları açılıyor.

- Bu olay seni nasıl etkiledi?
Dönüm noktasıydı benim için. Bağımlı olduğum gerekçesiyle hastaneye yattım ama öyle sanıldığı gibi ciddi bir bağımlılığım yoktu. Ruhsal açıdan büyük travma geçirdim. 

- Bağımlı mıydın?
Tamam uzun süre uyuşturucu kullandım ama bağımlılık boyutunda değildim. Her gün maydanoz suyu içiyorum. Detoks özelliği var. Vücudumu arındırıyor. 

- Ailen nasıl karşıladı yaşananları?
Allah herkese benim ailem gibi aile versin. Bu kadar anlayışlı, hoş görülü bir anne baba herkese nasip olmaz. Benim çocuğum yapsa bu yaşadıklarımı ben ne tepki verirdim bilmiyorum. Annem günlerce ağladı ama bana tek bir ters kelime söylemedi. 

- Yaşantın nasıl geçiyor?
Eskiden her şeye gülerdim şimdi ağlıyorum. Artık adımın bu işle anılmasından çok rahatsız oluyorum. İnternette arama motorlarına ismimi yazıyorum önüme gelen şeyler hep aynı fotoğraflar. Sildirtmek istiyorum, kime başvuracağımı da bilmiyorum. 

- Tamamen rahatladın diyebilir miyiz artık?
Maalesef. Evime sürekli polisler geliyor. Arama yapıyorlar. Sürekli ihbar ediliyorum ama kim ediyor bilmiyorum. Evde uyuşturucu arıyorlar ama öyle bir şey yok. Saksılara kadar arıyorlar. Asılsız ihbarlar yüzünden Annem perişan. Bir kere adın çıktı mı temizlenmen zor.

TEK ZARARIM KENDİME OLDU

- Şu anda mesleğe yeniden başlama durumları var mı?

O olaydan sonra ilk kez geçtiğimiz ay arkadaşım Gözde Şensaz'ın İzmir'deki defilesinde görev aldım. İstanbul'dan da bir sürü teklif geliyor. Benim için yepyeni bir dönem başlıyor. İnsanları üzmemek iisterken kendime saygıyı unuttum. Şimdi artık sıra bende. Biraz geri çekilsinler.

- İleride ne yapmayı planlıyorsun?
Babamın mandırasının başına geçerim herhalde. Kuyucuoğlu Yoğurtları adıyla üretimimiz devam ediyor. Sonuçta ailemizin şirketi. Amerika'daki arkadaşımın kuaför dükkanında yerleri süpürüyordum, duvar boyuyordum. Ben çalışmaktan gocunmam. 

- Defilelerde cesur kıyafetler giyen birisin.
İşte orada gözüm kararıyor, hiçbir şey görmüyorum. O benim işim çünkü. 

- O yük sana epey ağır geldi.
Hem de çok ağır geldi. Hayatım boyunca hep dikkatli oldum. İllaki benim de hatalarım olacak. Daha 24 yaşındayım. Yapılabilecek yanlışların en küçüğünü yaptım; kendime zarar verdim. Ne kimseye zararım oldu, ne yuva yıktım, ne birinin parasını aldım.

"Allah'a her gece şükrediyorum"

- İnsanların sana yaklaşımı nasıl?
Beni anlamıyorlar. Tamam anlamayabilirler ama kafalarına göre yargılamasınlar da. 

- Arkadaş çevrenin sana karşı tavrı değişti mi?
O kadar çok arkadaşım bana sırtını çevirdi ki. 10 yıldır yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen lise öğretmenim evlendi ve beni düğününe çağırmadı bile.

- Kafanı rahatlatmak için neler yaptın? 
Bana dayanma gücü verdiği için her gece oturup Allah'a şükrediyordum. Mevlana'nın eserlerini okuyordum. Yoga ve meditasyon yaptım.

Fotoğraf benim için bir terapi

- Fotoğraf merakı nerden doğdu?
Çocukluğumdan beri seviyordum fotoğraf çekmeyi. Bana bu olayların üstesinden gelebilmem için bir terapi yöntemi gerekiyordu. Beni de en fazla rahatlatan şey buydu. Kimse bilmiyordu fotoğrafa merakım olduğunu.

- Herhangi bir yerde paylaşacak mısın fotoğrafları?
Hiçbir yerde yayınlamadım. Aslında ileride bir sergi açmayı istiyorum. Biraz daha birikmesini bekliyorum.

Bir telefonla intihardan vazgeçtim

- Bunalıma girmedin mi hiç?

Ben hastaneye gitmeden önce Beyaz TV'de programa katıldığımda cebimde cam parçası ve sevdiklerime yazdığım notlar vardı. O kadar bunalımdaydım ki yayından sonra intihar edecektim. Kafama koymuştum çünkü. Beni durduran şey yaptığım bir telefon görüşmesi oldu.

- Kimdi seni arayan?
Ankara'dan bir telefon geldi. Beyaz TV'nin finans müdürünün karısı aradı. Kendisiyle tanışmıyordum. Sesi dün gibi kulağımda; "Ablacım aklından bir şey geçiyor ya şu anda. Sakın onu yapma tamam mı? Bana söz ver" dedi. Ben ağlıyorum o da ağlıyor.

- O nerden bilmiş senin ne yapacağını?
O gün televizyonda canlı yayındaki bakışlarımdan hissetmiş. Programı izledikten sonra kanalı aramış benim telefonumu istemiş. İntihar düşüncemi nereden anladığını sordum; "Gözlerin her şeyi anlatıyordu. Bakışlarından çok belliydi bunu yapmak istediğin" dedi. O görüşmeden sonra cebimdeki camı çöpe attım.
Konular Röportaj