Sercan Badur: 'Risk almadan ilerleyemem'

Genç oyuncu Sercan Badur, “Hipoksi hastası birini canlandırmak riskti. İnandırıcı olmak için önce Londra’da psikiyatri kliniğinde doneler topladım, ardından da hipoksi hastası gibi terapi gördüm” dedi.

Sercan Badur: 'Risk almadan ilerleyemem'
Bugün'den Gülden Avuç'un röportajı...

KARDEŞİM BENİM YERİME SETE GİTTİ

İkiziniz varmış. Sizi sürekli karıştırıyorlarmış…

Tek olma duygusunu bilmiyorum. Benim için başka bir duygu yok. DNA RNA bile aynı. Memnun musunuz deseniz kesinlikle şikayetçi değilim.  
Sizin yerinize sete gittiği doğru mu?

Evet. Sadece bakış gerektiren bir sahneydi. Ben de yurtdışındaydım. Acil gelmem istendi ben de kardeşim gidip baksın demiştim. 

Onun oyunculukla alakası var mı?

O bambaşka bir kulvarda, kariyerinde ilerliyor. Üniversitenin ilk yıllarında birkaç reklamda birlikte rol almıştık. Şimdi ticaret yapıyor. 

Hayranlarınız karıştırıyor mu sizi?

Gizli gizli fotoğrafları çekiliyor.  4-5 tane haberde ben diye kardeşim yer aldı. Ben ses çıkarmıyorum o tür şeylere ama yapacak bir şey yok. Onun özel hayatına müdahale edildiği noktada onun açısından sıkıntı olabiliyor. 

Okan Yalabık’la oynamayı çok isterim. Bundan önce Canan Ergüder’le oynamayı çok istemiştim. Gerçekleşti. Umarım bu da gerçekleşir. 

Sokakta ‘Aaa ben seni hasta sanıyordum, kekelemiyormuşsun’ diyenler oluyor. Bir de ben hâlâ toplu taşıma kullanan bir insanım. Oradaki tepkiler çok mutlu ediyor beni.

DİKKAT ÇEKMEK İÇİN OYUNCU OLMAK İSTEDİM

Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?

Birçok oyuncu gibi benim de küçüklükten gelen bir sevgi. İkiz kardeşimin olmasından dolayı bir ilgi, bir dikkat çekme durumu söz konusuydu. Bana yetmedi ikiz olmanın verdiği dikkat çekme… Sahneye taşımak istedim bunu.  

Orta okuldayken Ataköy’de İspirtohane Kültür Merkezi  vardır, çocuk konservatuarı… Orada 2 yıl boyunca yazları eğitim aldım. Sonra da kardeşimle üniversitede aynı puanı aldık. Gerçekten bu bilerek yapılmış bir şey değil. Gerçekten tesadüf. Farklı bölümleri tercih etmeye karar verdik ve ben Mimar Sinan Üniversitesi’nin yetenek sınavlarına girip, kazandım ve devam ettim.

SENARYO BENi ÇOK ETKiLEDi

Profesyonel olarak nasıl başladınız?

2 sene sonra reddedemeyeceğim bir proje geldi, ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’. Bu kadar özverili bir işi reddetmek istemedi-ğimden dolayı televizyonda profesyonel kariyerime başladım. 

Güllerin Savaşı’nı kabul etmenizdeki etken ne oldu?

Senaryonun ve karakterin çok güzel olması. Sıradan, herhangi bir aşk dizisinden öte psikolojik bir dizi olması beni çok etkiledi. İki kadının savaşını anlatıyor. Fanatizmi anlatan bir dizi. Açıkçası reddedemeyeceğim bir karakterdi Cihan… Risk almadan da ilerlenilmiyor. Önüme gelen bu fırsatı risk olarak düşünüyorum. Aldım ve çok mutluyum şu anda. 

HiPOKSi HASTASI GiBi TERAPi GÖRDÜM

Cihan’a gelirsek… Uzun bir çalışma dönemi geçirmişsiniz hipoksi hastası Cihan karakterini oluşturmak için…

6 ay hazırlanma sürecim vardı. Bu 6 ayı en iyi şekilde değerlendirmek istedim. Önce yapımcımız Fatih Aksoy’la toplantı yaptık. Onun istekleri üzerinden ilerledik. 
   
 LONDRA’DA ARAŞTIRMA YAPTIM

Daha önce duymuş muydunuz bu hastalığı?

Hiç duymadım. Eminim birçok kişi de duymamıştır. Londra’ya gittim ve bir üniversi-tenin psikiyatri bölümünden doneler topladım. Sonra buraya gelip, hipoksi hastasıymışım gibi terapi gördüm.  En büyük değişimi de Sercan olarak terapi aldığım dönemlerde yaşadım. 

Cihan size ne kattı?

Cihan’ın bana kattığı en büyük şeylerden biri farkındalık oldu. Şükretmek… Hayatın kıymetini anladım, görebilmenin, yürüyebilmenin… Gerçekten normal düşünebilmenin ve sağlıklı olmanın kıymetini anladım. 

Hiç korkutmadı mı bu karakteri canlandıracak olmak?

Korkutmaz mı… Sonuç olarak beni oradan izleyen birçok hipoksi hastası var. Çok büyük bir risk aslında. Çünkü benim orada yapacağım en küçük bir yanlış, hastaları yanlış tanıtmama neden olabilir. Bir annenin ‘Benim çocuğum böyle değil, neden böyle yansıtıyor’ demesi beni kahrederdi. 

KENDİMİ İZLERKEN STRESE GİRİYORUM 

Nasıl eleştiriler alıyorsunuz?

Ancak bugüne kadar olumsuz bir eleştiri almadım. Aksine hep aileler tarafından güzel eleştiriler aldım. İnsanlar ‘Ben özel bir çocuğun annesiyim’ diye mail atıyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor. Aldığım reytingdense, aldığım mesajlar benim için en          büyük mutluluk. 

Sercan Cihan’ı izlerken ne hissediyor?

Ben kendimi izlerken hâlâ stres oluyorum, acaba yanlış bir şey yapmışsam korkusuna kapılıyorum. Genelde yanlışlarımı aramakla geçiriyorum izleme sürecini ama dizimizi genel olarak izlerken çok keyif alıyorum.

FERZAN ÖZPETEK SESiMi DUYSUN

Sürekli yanınızda oyuncu koçu oluyor mu?

Hayır… İlk 3 bölüm ablamı oynayan Canan Ergüder’le çalıştık. Kendisi bana çok şey katmıştır. Onunla oynamak da inanılmaz keyifli. Dizi biterse de en çok onunla karşılıklı oynayamayacağım için üzülürüm. 

Ferzan Özpetek filminde oynamak istiyormuşsunuz…

Psikolojik karakterleri çok güzel ele alıyor Ferzan Özpetek… İmza günü vardı İstanbul’da geçen ay. O kadar üzüldüm ki gidemediğime… Umarım sesimi duyuyordur kendisi. 

Rol beğenen, seçen bir oyuncu değilim ben. Sadece karakterin ne kadar güçlü olup olmadığına bakarım. Umarım bundan sonra gelecek rolüm de Cihan gibi boyutlu, çatışmalı bir karakter olur.

Konular Röportaj