'Sıla dizisi' davasında karar çıktı!...
Gül Oğuz ve Most Yapım; Yazar Dursaliye Şahana maddi manevi tazminat ödemeye mahkum edildi...
Başrollerini Cansu Dere ve Mehmet Akif Alakurt'un paylaştığı,
"Sıla" dizisinin çalıntı olduğu Yargıtay tarafından da onandı.
İstanbul 1. Fikri Sınai Haklar Mahkemesi'nde beş yıl süren dava Gül
Oğuz ve Most Yapım'ı Yazar Dursaliye Şahan'a maddi manevi tazminat
ödemeye mahkum etti.
Gül Oğuz'a ödül getiren dizi; oynadığı yıllarda reyting rekorları
kırarak vergi rekortmenleri listesine girmiş, ayrıca satıldığı çok
sayıda ülkede de beğeni ile izlenmişti.
İntihalin hikayesi
Yazar Dursaliye Şahan'ın çocuk gelinlere dikkat çekmek için
hazırladığı ve Most Yapım'a sunduğu projesi, kısa sürede hayata
geçerek ekranlarda fırtına gibi esmişti.
Dizinin oynadığı yıllarda yurt dışında yaşayan Dursaliye Şahan
eserinin kullanıldığını iki yıl sonra fark ederek İstanbul 1.Fikri
Sınai Haklar Mahkemesinde dava açmıştı.
Mahkeme bilirkişi raporu almak üzere; Senarist Levent Kazak,
Profesör Dr. Mustafa Özkan ve Hukuk Doçenti İlhan Yiğit'i
görevlendirdi. 26 sayfalık bilirkişi raporunda Sıla'nın öyküsünün
ve projesinin firmanın söylediği gibi Gül Oğuz'a değil Dursaliye
Şahan'a ait olduğu konusunda görüş birliğine vardılar.
Mahkeme bilirkişi raporuna dayanarak intihale yani çalıntı esere
karşılık Dursaliye Şahan'a maddi manevi tazminat ödenmesine karar
verdi.
Ancak yapımcı firma ve Gül Oğuz kararı temyiz ederek 2011 yılında
Yargıtay'a gitmişlerdi. Ankara'daki Yargıtay Dairesi 11. Fikri
Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi duruşmaya davet ettiği tarafları ayrı
ayrı dinledi.
Gül Oğuz'un; Adımın önüne hırsız kelimesinin gelmesi
ağırıma gidiyor diyerek başladığı savunmasına karşılık
mahkeme heyeti Dursaliye Şahan'dan süreç ile ilgili bilgiler
aldı.
Şahan'ın yayımlanmış olan öyküsü, notere tasdik ettirdiği projesi
ve yapımcı firmaya giden elektronik postalar kanıt olarak kabul
edildi.
Beş kişiden oluşan Yargıtay üyeleri intihali affetmeyerek oy
birliği ile mahkeme kararını Yazar Dursaliye Şahan'ın lehine
onayarak Most Yapım ve Gül Oğuz'u maddi manevi tazminat ödemeye
mahkum etti.
Dursaliye Şahan Yargıtay kararından sonra duygularını ve
yaşadıklarını dile getiren kısa bir açıklama yaptı. Çocuk
gelinler için, üç yıla yayılan bir zaman diliminde hazırladığım
sinema projem ne yazık ki iznim olmadan kullanıldı. Beş yıl süren
bir davanın sonucunda bir yazın emekçisi olarak telif yasası
sayesinde adaletin yerini bulduğunu düşünüyorum. Yazmaktan uzak
olan insanların; bir kağıt bir kalem, taş atıp kolları mı yoruldu
tarzındaki yaklaşımları etik değil. Yazmak sanıldığı kadar kolay
değil. Hele hele iyi bir iş çıkarmak istiyorsanız yorulmak
zorundasınız. Kaldı ki kötü bir eser bile yazarına çok kıymetlidir.
Bu nedenle de her sanatçının emeğine saygı gösterilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü intihal ile karşılaşmak bir sanatçı için en
kötüsü. Benim için de öykülerim çok değerli. Onların benden izinsiz
alınıp kullanılmasını, hunharca katledilmesini elbette
kabullenemezdim. Şu anda bile kendimi kazanmış gibi hissedemiyorum.
Çünkü sonuçta ben hikayemi sinemada veya ekranda görmek için
yazmıştım. Mahkemelerde parçalanmış haliyle önüme koyduklarında
kendimi morgdan cenaze almış gibi hissettim. Bunu nasıl
anlatabilirim ki? Yaşadıklarımdan sonra hep iyi ki hukuk devletinde
yaşıyoruz, iyi ki kanun var, yaşasın telif yasası dedim. Alınan
tazminatın bedeli önemli değil. Bir lira da olsa intihalin
cezalandırılması açısından önemli. Davamdaki başarılı
çalışmalarından dolayı avukatlarım Kamil Tekin Sürek'e ve Sera
Kadıgil'e minnettarım. Kendilerine teşekkür ediyorum.
FARUK ZABCI