Sinan Özen: 'Siyah beyaz filmlerdeki sahicilikteyim'

‘Sevişmeliyiz’ isimli single çalışmasıyla bir yıl aradan sonra hayranlarının karşısına çıkan Sinan Özen, yepyeni bir tarzla Erkin Koray’lı yıllarda yaşanılan samimiyeti günümüze taşıyor.

Sinan Özen: 'Siyah beyaz filmlerdeki sahicilikteyim'
Sinan Özen'in Akşam'da yayınlanan röportajı...

‘Sevişmeliyiz’ isimli single’ınız dijital ortamda piyasaya çıktı. Bize biraz yeni projenizin oluşum aşamasından bahseder misiniz?

6- 7 ay gibi bir zaman aldı. Bu zaman zarfı içinde beste aşaması, sözleri ve stüdyo dönemi var. Aranjesini Tamer Özkan üstlendi. Sözleri Hakkı Yalçın’a müziği ise bana ait. Bunu yaparken Erkin Koray’ın o yıllardaki sound’unu günümüze taşıyıp o bakış açısıyla farklı bir ruh hissettik. Gerek müzikal, gerek söz anlamında alışılmışın dışına çıkalım istedik.

Nasıl bir şarkı oldu ve insanları hangi yönden cezbedecek?
Bir kere şarkının içerisinde aşk var, aşkı anlatan bir kişi var. Bu kadar savaşların olduğu bir dünyada sevginin, aşkın, birbirimize dokunmanın ne kadar önemli olduğunu anlatan bir tarafı da var. İmkansız bir aşk ve boşvermişlik hikayesi de aynı zamanda. Aşkta eğer Ruh yoksa tenin ne anlamı vardır ki?

İMKANSIZ AŞKLAR YAŞADIM

Sizin şu ana kadar hiç imkânsız bir aşkınız olmuş muydu?

Her insanın hayatında imkânsız aşk olmuştur, benim de oldu. Çok uğraşıp çabalayıp da olmadığı zamanlar yaşadım. Sen kendi içinde bir aşka inanmışsan onun nöbetinde duruyorsun. Yıllardır söylediğim bir şey vardır. Şehirleri güzel kılan sevdiklerimizdir. Duygunun olmadığı hiçbir yerde sevgi de yeşermez.

Aşk acılarının sanatçıları beslediği söylenir, sizde de böyle bir durum yaşandı mı hiç?
Acıdan beslenir sanatçı, ben acıdan beslendim. Kimse ben acı çekeyim diye de aşk yaşamaz. Sanatçı aşkını çok diplerde yaşadığı için başka bir boyuta geçiyor. Bir şarkıyı hiç yoktan var ediyorsunuz. Beraber olduğunuz insanın da bunu derinlemesine anlaması biraz zor gibi...

ŞARKILAR MATEMATİK ÜZERİNE ÜRETİLİYOR

Melankolik bir insan mısınız?

Galiba ben biraz hâlâ Ediz Hun – Türkan Şoray’dan çıkamadım. Siyah beyaz filmlerdeki sahicilikteyim hâlâ. Bugün bu filmler izleniyorsa, o gerçekçiliğin üzerine çıkılamadığı içindir. Bana onlar daha organik geliyordu. Bugün ilişkiler madde üzerinde. Sevgi yok mu, tabii ki her zaman var olacaktır. Ama bugün yaşanılan ilişkilerde beklentiler var.   

Kendinizi müziğe ilk başladığınız zamanlarla karşılaştırdığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?
26 yıl oldu. 1970’ler müziğin en güzel yılları. Ben o zaman çocuktum. 1980’ler o güzel yılların devamı ve 1990 yavaş yavaş Eurovision’un başladığı zamanlar. 90 ve 2000’ler artık müziğin isterseniz kalite, isterseniz çağ diyebilirsiniz; müziğin ucuzladığı yıllar. Çünkü çabuk tüketilen, matematik üzerine üretilen şarkılar var. 

GÜNÜMÜZDE TANINMAK ZOR BİR OLAY DEĞİL

90’larda çıkan bazı isimler gibi piyasada silinmeden durmayı nasıl başardınız?

Prensiple kaprisi karıştırdığımız bir dönem yaşıyoruz. Ben şarkılarımla ayakta kalmaya çalıştım. Tevazu yapmayacağım, zoru başardım. Sektörün dibe vurduğu zamanlarda bile herhangi bir sinema, dizi ya da reklamla değil şarkılarımla ayakta kaldım. Sosyal medya çağında tanınmak zor değil.

İlk çıktığınızda bu noktaya gelebileceğinizi hiç hayal edebiliyor muydunuz?
16 yaşından beri beste yapan bir adamım. Şarkılarıma insanlar duygu ortağı olsun istedim, beni tanısınlar merakım olmadı. Yoksa bu işe katkı sağlayacak çok zeminlerim oldu.  Olabildiğince dürüstlüğümden, kişiliğimden taviz vermedim. Arkadaşlarım ‘Sinan seni 89’da nasıl tanıdıysak aynısın’ derler. İnsanlar birbirini taca atmaya çalışıyor, para kazanmak adına yapılıyor.

Sanat dünyasında yaşanılan dostluklar sahte mi?
Sanat dünyası olarak algılamıyorum, dünyada dostluk kalmadı. Sizden çıkarım varsa  sizinle dost oluyorum, Bu beni hayata küstürmedi. Hayata kırgın oluyor ve üzülüyorum. Savaşmayalım sevişelim dememdeki kasıt bu. Ben egolarımdan kurtuldum. Maddi kazanç beni hiç değiştirmedi. Hayat sadece nefes almaktan ibaret ama yaşamak da bize ödül. 
Konular Röportaj