Tayanç Ayaydın: "Yoğun tempoda çalışmayı seviyorum"

“Hayat Şarkısı”nın ilk sezon finalinin ardından eşiyle plansız programsız yollara düştü. Bir ayı aşkın süre Güney Amerika’da dolaştı. Döner dönmez 'Hüseyin Cevher' kimliğine bürünüp yeniden kamera karşısına geçti...

Tayanç Ayaydın: "Yoğun tempoda çalışmayı seviyorum"
Tayanç Ayaydın'ın Hürriyet'te yayınlanan röportajı...

* “Hayat Şarkısı” ile başlayalım. Dizinin ikinci sezonundasınız. Nasıl gidiyor sette hayat?

- İkinci sezon bende sanki okulun tekrar açılması gibi bir his yaratıyor... Yaz boyunca arkadaşlarımı özledim, dersleri özledim. Biraz da çalışkan bir öğrenciyim, okula gitmeyi seviyorum gibi düşünelim (gülüyor). Sette hayat çok güzel, ekiptekiler sadece iş arkadaşı değil, gerçek dostluklar var. Dolayısıyla arkadaşlarımla beraber tekrar yoğun bir çalışma programına girmek beni çok heyecanlandırıyor, mutlu ediyor. Bütün umudum, bu seneki notlarımızın da en az geçen seneki kadar iyi gelmesi. Güzel, keyifli bir başlangıç yaptık. Herkes hâlâ birinci bölümü çekiyormuş titizliğinde, konsantrasyonunda ve hâlâ o heyecanla çalışıyor, keza ben de. Umarım daha uzun zaman ben setteki arkadaşlarımla, dostlarımla, seyirci de bizlerle olmaya devam eder.

* Sezon finalinin ardından uzun bir tatil yapma imkanınız oldu. Nasıl geçti tatil?
- Tatile girer girmez eşim Sally ile beraber çantalarımızı hazırladık, hiçbir plan program yapmadan, bir sonraki günümüzü nerede ve nasıl geçireceğimizi bilmeden Güney Amerika’ya gittik. İlk önce Amerika’daki arkadaşlarımızı ziyaret, oradan direkt Panama... Macera dolu bir seyahatti. Çok güzel ahbaplıklar kurduk. Yeni insanlarla tanışmak, onların hikayelerini dinlemek heyecan verici geliyor bana... Epey uzun bir tatil oldu, bir aydan uzun süre yurtdışında kalmış olduk.

YOĞUN TEMPODA ÇALIŞMAYI SEVİYORUM

* O kadar uzun bir tatilden sonra apar topar yoğun bir tempoya dönmek sizi zorlamadı mı?
- Hayır. Ben seviyorum yoğun tempoda çalışmayı çünkü... Az önce de söylediğim gibi, yoğun tempoda çalışmak beni mutlu ediyor.

* Dizi oyuncuları o tempodan genelde şikayet eder oysa...
- Ama biz çok düzenli çalışan bir ekibiz. Haftalık programlarımızdan tutun da sette geçirdiğimiz saatlere kadar. Dolayısıyla insan bedenini yoran bir yoğunlukta değiliz. Yaptığımız işin ciddiyetinden kaynaklanan bir yoğunluk söz konusu sadece. Dediğim gibi düzenli bir program dahilinde çalıştığımız için sorun yaşamıyoruz. Bu büyük bir şans tabii...

* 12 senedir bu sektördesiniz. Her işiniz ses getirdi, filmleriniz iyi gişe yaptı. Başarının sırrı nedir?
- Şanslı bir oyuncuyum sanırım. Şansımın yanı sıra da kimlerle çalışacağıma çok dikkat ediyorum.

* Rol arkadaşı anlamında mı?
- Yok, çok daha genel bakıyorum. Proje ortakları, oyuncular, yazar kadrosu... Bu başlıkları titizlikle inceliyorum, sanırım bu da yaptığım işlerin çoğunun ses getirmesini sağlıyor. Bu sadece kendi başarım değil yani, tamamen ekip meselesi, ekip başarısı. Doğru ekipleri seçmek, doğru insanlarla çalışmak, bu konuda iyi tavsiyeler almak, tavsiyeleri doğru analiz etmek ve ona göre karar vermek önemli.

DİZİ ÇEKERKEN FİLM YAPMAK BENİM İÇİN İMKANSIZ

* Dizi dışında neler yapıyorsunuz şu sıralar? Tiyatro, sinema veya başka bir projeniz var mı?
- Ben dizi projesi içindeyken başka bir şey yapmamaya gayret ediyorum.

* Neden?
- Çünkü bu tempo, başka ne yaparsanız yapın içinde biraz turist gibi bulunmanıza yol açacaktır. Yani tamamıyla, bütün benliğim ve bütün konsantrasyonumla başka bir yerde var olmam çok zor. Dolayısıyla bir şeyi eksik yapmaktansa hiç yapmamayı tercih ediyorum ben de...

* Ama bunu yapan çok oyuncu var.
- Tabii ki... Bu sadece benim çalışma ve benim konsantrasyon biçimim. Dizi sürerken hele de bir sinema filmi çekmek ya da tiyatro oyununda olmak çok zor. Bunlar çok ciddi konsantrasyonlar, çok ciddi adanmışlıklar gerektirir. Dolayısıyla neredeyse imkansız benim için.

HÜSEYİN’E İHANET ETMEK İSTEMEM

* “Hayat Şarkısı”nda Hüseyin’i canlandırıyorsunuz. “Hüseyin’in yerinde olsam asla yapmazdım” dediğiniz neler var?

- Hüseyin ve Tayanç çok farklı iki karakter... Ama asıl konu o değil. Açık söylemek gerekirse “Hüseyin’in yaptığı şu şeyi ben yapmazdım” demek oynadığım karaktere ihanet etmek gibi geliyor biraz. Dolayısıyla aslında hiç o gözle bakmadım, onun yaptığı neyi ben yapmazdım diye düşünmedim. Çünkü onun yaptığı her şeye can vermeye, hayat vermeye çalışan, Tayanç’ın ta kendisi. Dolayısıyla böyle çelişkilere girmek, karakteri çalışırken ve canlandırırken pek de doğru gelmiyor bana...
Konular Röportaj