Toroğlu'ndan konuşulacak sözler!

a Spor'da yayınlanan 'Takım Oyunu' isimli programa yorumlarıyla katılacak olan Erman Toroğlu: "Futbol gibi yorumculukta da takım oyunu şarttır. Seyredenler, hem sizin, hem de diğerlerinin fikirlerine bakacak" diyor.

Toroğlu'ndan konuşulacak sözler!
Erman Toroğlu'nun Sabah'ta yayınlanan röportajı..

HAKEME KIZIP HAKEM OLDUM

Hakemliğe nasıl başladınız?

Hakemlere kızdığım için hakemliğe başladım. Futbolculuğumda hakemlerden çok çektim. Büyük takımlarla oynadığımızda hakemler onları kayırırdı. İstanbul'da Fenerbahçe'yi 2-1 yendiğimiz bir maçtan sonra hakem olmaya karar verdim. O maçta kırmızı kart ile oyundan alınmıştım.

Yorumculuğa nasıl başladınız?
Ankara kökenli olduğum için TRT'de çalışan çok arkadaşım vardı. Sık sık da ben TRT'ye giderdim. Hatta bir ara ben futbolculuğa başlarken, 'TRT'ye gel' dediler. Ben "Siz işinize bakın! Ben futbolcu olacağım" dedim. Sonra Yücel Yener, Bülent Varol, Samim Şenyüz, Tansu Polatkan ve Erşen Başbuğ gibi pek çok arkadaşım, TRT'de üst düzey oldu. Televizyonla da hep ilgiliydim. Hakemliği bıraktıktan sonra Kenan Onuk bana teklif yaptı, atv'ye girdim. Hatta İlker Yasin de hep hayıflanmış, "Kenan uyandı da ben uyanamadım" diye kendisine kızmıştır. Bu işler öyle başladı.

Futbol oynadınız, yorumculuk ve hakemlik yaptınız. Peki hangisi daha keyifli geldi?
Hepsi keyifli, hepsi güzel. Hayalim futbolcu olmaktı, oldum. Milli takımda da oynadım. Futbolculuk çok güzeldir, keyifli bir iştir. 11 kişi oynarsınız, tek başınıza ne yaparsanız yapın hiçbir şey başaramazsınız. Futbolda bir kişinin yaptığı hata ile takım kaybedebilir. Nadiren ise bir kişinin iyi oyunu başarıyı getirir. Çünkü futbol bir takım oyunudur. Yorumculuğa gelince; yorumculuğun avantajları da var, dezavantajları da var. Eğer doğru yorum yapmazsanız, gün gelir size o yorumları yedirirler. Gazete küpürlerini getirirler, söylediklerinizi teybe alırlar, ağzınızı açamazsınız. Onun için ağzınızdan çıkanı kulağınız duyacak, yazarken de inandığınız şeyi yazacaksınız.

Takım oyunu dediniz, programın adı da 'Takım Oyunu', güzel bir ironi oldu...
a Spor ailesine özellikle 'Takım Oyunu' programı ile katıldığım için ayrıca mutluyum. Yorumculukta da takım oyunu şart. Yorumculukta da size karşıdan vuran adamlar olacak, size yumruk atacaklar, siz de onlara yumruk atacaksınız. Tabii bu yumruklar mecazi anlamda; fikirler tartışılacak. Sizi seyreden, sizin fikirlerinize bakacak, ötekinin fikirlerine bakacak ve karar verecek. İzleyici, diyecek ki 'Hasan'ın dediği doğru, Hüseyin yanlış söylüyor, Veli'nin açısı çok farklı'. Seyredeni doyuracaksınız, yorumculuğun en güzel yanı budur. İzleyenlerin seyrettiklerini değişik yönlerden onlara anlatacaksınız, onlar da diyecek ki 'Vay be! Ben böyle düşünmemiştim'. Bunu yaparken de, araya sos katacaksınız. Seyredenin keyif alması için de önce programı yapanlar keyif alacak.

UEFA ARTIK SÖZ DİNLEMEYENİ DÖVÜYOR

Nasıl bir sezon olacak? Enteresan transferler gerçekleşiyor...
Evet, değişik bir sezon oluyor. Yöneticilerin iplikleri pazara çıkmaya başladı. UEFA kriterlerini bastıra bastıra uygulamaya başlayınca bütün dünyadaki futbol federasyonları hizaya gelmeye başladı. UEFA artık söz dinlemeyeni sopa ile dövüyor. Bence iyi yapıyorlar, geç kaldılar; daha evvel dövmeye başlamaları lazımdı. Transferler iyi, güzel de; transfer edilen futbolcuları oynatmak önemli. Çok iyi patlıcan alırsınız, biberiniz, salçanız ve kıymanız çok kalitelidir. Ancak aynı malzemeden üç aşçıya yemek yaptırın, üçünün de tadı değişiktir. Tattığınız zaman bunu anlarsınız. Ama baktığınızda malzemeler aynıdır. Burada da aşçı, takımı çalıştıranlardır. 
Konular Spor Haberleri