Yılmaz Özdil: "Gidişattan korktuğum için yazıyorum"

Yılmaz Özdil: "Gidişattan çok korkuyorum! Gördüklerimden, bu ülkenin çoluğu çocuğu için, bu ülkenin geleceği için çok korkuyorum. Onun için yazıyorum zaten. Asıl gördüğü halde yazmayanlar çok cesur bence!"

Yılmaz Özdil: "Gidişattan korktuğum için yazıyorum"
Sözcü'den Nil Soysal'ın röportajı...

Herifleri yazmamayı tercih etmiş! Adamları yazmış sadece. Farklı zamanlarda, farklı mekanlarda yaşamış 400'ün üzerindeki adamın ortak paydası vatan sevgisi. Ama bu farklı zamanların da ortak paydası var. Kitap, tıpkı Kadın gibi, tıpkı Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda gibi, tıpkı Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda gibi ve hatta tüm Yılmaz Özdil kitapları gibi, AKP dönemine projektör tutuyor. Deyim yerindeyse; yaşadıklarımızı ve bu noktaya nasıl geldiğimizi gözümüze sokuyor…

HER ERKEK ADAM DEĞİLDİR

– Bir yıl önce Kadın'ı konuşurken; “Neden Kadın” diye sormuştum. “Adam diye kitap yazamazdım” demiştiniz. Çıkış noktası ne oldu Adam'ın?

Aslında en başından itibaren bunu kadın-erkek bir arada düşünmüştüm. Öncelik Kadın'daydı. Sıra erkeğe geldiğinde, kitapta da yazdığım gibi; her erkeğin adam olmadığını düşünüyorum. O yüzden sadece adamları kitaba dahil ettim. Kadın kitabında fikirlerine katıldığımız ya da katılmadığımız diye bir tasnif yapmadım. Kadınların tamamını kadın düşüncesi ile aynı kitap içinde buluşturdum. Ama dediğim gibi her erkek adam olmadığı için, Adam'da sadece adamlar var.

KARŞI DEVRİMCİYSENİZ…

– Kitabı okuyup, içinde kendini göremeyen “adam”lar ne düşünmüştür acaba?

Bu bir profil, bir ortak zihniyet. Yani Mustafa Kemal devrimlerine inanan, çağdaş yaşam biçimini benimsemiş, cumhuriyet değerlerini özümsemiş iseniz eğer, kitaptaki insanlarla ortak paydada buluşuyorsunuz demektir. Ama yok siz karşı devrimciyseniz, Atatürk değerlerine inanmıyorsanız, cumhuriyetin kuruluş felsefesini benimsemiyorsanız, elbette adam değilsiniz. Mustafa Kemal diyor ki; “Laiklik adam olmaktır.” Laik değilseniz, adam değilsiniz. Ama kitaba tüm adamları sığdıramazdım. Bir yerde nokta koymak durumundaydım. Samimiyetle söylüyorum; ben kitapta 400'den fazla adamın ismi var diyorum ama, inanın tam sayıyı bilmiyorum. Yine bütün samimiyetimle söylüyorum; bu kitap bir nicelik değil, nitelik içeriyor. Dolayısıyla 400 kişi olmuş, 200 kişi olmuş, ya da bin 400 kişi olmuş çok önemli değil. Önemli olan bir ortak payda.

– Adam'ı adamlara da indirgememek lazım. Ben bu kitapta, yine AKP Türkiye'sini gördüm.

Çünkü aslında bizim jenerasyonumuz, ya da bizden önceki jenerasyon, mesela Atatürk devrimlerine, çağdaş yaşam biçimimize, cumhuriyetimize yönelik bir tehdit söz konusu olmadığı için, bu meselelere fazla kafa yormuyordu. Belki de başımıza gelenlerin sebebi de bu. Ama bu dönemdeki jenerasyon bizden çok daha fazla bu konulara kafa yoruyor. Çünkü cumhuriyetimizin, çağdaş yaşam biçimimizin, devrimlerimizin altımızdan adeta bir kilim gibi çekilmeye çalışıldığını görüyoruz. O nedenle bu kitap birbiriyle tanışmayan, farklı zamanlarda, farklı mekanlarda yaşayan insanlardan oluşuyor ama, elbette bu son döneme ışık tutan öykülerden oluşuyor aynı zamanda. Yani böyle bir dönem yaşamasaydık, belki de böyle bir kitaba ihtiyaç olmayacaktı.

ASLA UMUTSUZ DEĞİLİM

– Peki korkuyor musunuz gidişattan?

Çok korkuyorum! Gördüklerimden, bu ülkenin çoluğu çocuğu için, bu ülkenin geleceği için çok korkuyorum. Onun için yazıyorum zaten. Asıl gördüğü halde yazmayanlar çok cesur bence!

– Korku varsa umut da vardır.

Elbette. Asla karamsar değilim. Ben Kemalistim. Bu milletin hangi noktalardan, nasıl mucizeler yarattığını görmüş bir neslin evladıyım. Bu toprakların çocuğuyum. Mustafa Kemal diyor ki; “Umutsuz insan vardır, umutsuz durum yoktur.” Ben de geleceğe dair asla umutsuz değilim. Ben sadece artık daha fazla zarar görmeyelim, zararın neresinden dönersek kârdır mantığı ile mücadelemizi sürdürmeliyiz diye düşünüyorum. Mücadele amacımız da; buradan bir an önce dönmek. Yoksa buradan dönüleceğinden adım gibi eminim. Çağdaşlık geri döndürülemez. Mustafa Kemal devrimleri bu topraklarda başarılı olmuştur. Geri döndürülebilmesi asla ve asla mümkün değildir.

BENİ DEĞİL TÜRKİYE'Yİ SEVEN ADAMLAR!..

– Adam'daki adamların hepsi sevdiğiniz adamlar mı?

Kitabın içinde benden nefret eden, beni sevmediğini söyleyen insanlar var. Ama bu kitap beni seven adamlardan oluşmuyor, Türkiye'yi seven adamlardan oluşuyor. Dolayısıyla beni sevip sevmemesi onu kusurlu yapmaz. Bu kitapta yer alan adamların beni sevmemesi en fazla beni kusurlu yapar. Bu yüzden bu kitapta yer alıp, beni eleştirenlerin eleştirilerini de büyük bir dikkatle okuyorum ve özeleştiri yapıyorum.

– Şu “di”li geçmiş zamana takıldım ben biraz… Mesela “Burak Akbay SÖZCÜ'nün patronuydu…”, “Rahmi Turan SÖZCÜ'de yazıyordu…” filan gibi…

Bu kitap dünü ve bugünü anlatıyor ama yarına yazılmış bir kitap. Elbette bilen biliyor, bu dönemi yaşayanlar pek çok şeye şahit oluyor ama bu döneme, sahip çıkmamız gereken değerlere, ya da saldırılan değerlere daha dikkatli bakmamız için, gelecek nesillere yazılan kitaplar benim kitaplarım. Gazeteci kitapları bunlar. Bir edebiyat ürünü değil. Ben öğrenciliğimde ve meslek hayatımda hep şunu gördüm: Mesela Demokrat Parti dönemi… Aslında AKP dönemi ile örtüşen çok ortak yanları var. Ama biz bugün Demokrat Parti döneminde ne olmuş diye baktığımızda referans alabileceğimiz bir kitap yok. Çünkü o kitapların bir bölümü Yassıada mağdurları tarafından yazılmış, bir bölümü onları Yassıada'ya gönderenler tarafından yazılmış. Her iki pencereden yazılanlar da aslında objektif değil. Ne olmuş, ne bitmiş, kronolojik olarak neler yaşanmış, kelimesi kelimesine hangi cümleler kullanılmış, bunları derli toplu okuyabileceğimiz bir kitap yok. Yani Türkiye'nin kaderi ile oynandığı, belki kaderinin değiştiği bir süreç, ama elimizde referans kitap yok. Aynı şekilde mesela 12 Eylül dönemi. Müthiş insani trajediler yaşanıyor filan ama biz bunu sadece kulaktan dolma biliyoruz. Bizi o noktaya adım adım hangi olaylar ve kimler getirdi, nasıl sonuçları oldu kronolojik olarak göremiyoruz. Darbeciler penceresinden, ya da mağdurlar penceresinden yazılmış kitaplar var hep. Ben istedim ki bu dönemin objektif kitapları olsun. Adam bunlardan biri.

AKP DÖNEMİNDE SANATA BÜYÜK BİR SALDIRI VAR…

– Kitapta sanatçılara torpil var…

Çünkü AKP döneminde sanata büyük saldırı var. Hatta bana sorarsanız hiçbir iktidar döneminde sanata bu kadar saldırılmamıştı ve sanat lehine bu kadar yazı da yazılmamıştı. Adam'da sanatçılarla ilgili fazla yazı var ama sanatçılarımızı ne kadar yazsak az. Çünkü gerçekten bir avuç sanatçımız var. Bunun da iki tane sebebi var. Birincisi; toplum nazarında popülaritesi olan Müjdat Gezen, Tarık Akan, Edip Akbayram gibi açıktan tavır koyan az sanatçımız var. İkincisi; toplum nazarında çok popüler olmayan balerinlerimiz, sopranolarımız, heykeltıraşlarımız, ressamlarımız, piyanistlerimiz gibi sayısız sanatçımız var ama onlar da bu ahlaksız medyada yer bulmadıkları için, Türkiye'nin sanatçısı yokmuş gibi algılanıyor.

– Adam'daki adamlardan biri de bir hırsız! Necdet Elmas…

Necdet Elmas Türkiye'nin ilk banka soyguncusu. İlk gangster. Ama çok delikanlı bir adam. Aslında bir RobinHood karakteri o. Zenginden alıp, fakire veren Robin Hood'u dünya tanıyor. Robin Hood da bir soyguncu. Bence Necdet Elmas da böyle bir karakter. Giyimine kuşamına son derece dikkat eden, etrafına zarar vermemeye çalışan, ki hakikaten sıradan bir vatandaşın kılına bile zarar vermediği gibi, soygunlarla kazandığı paraları da bu yolda harcamış. Günümüzün hırsızları sadece kendisi için soyuyor. Necdet Elmas aslında halk için soymuş. Bana göre bir adam paydasının ortağıdır Necdet Elmas.

BABAMA VELİ DERDİM

“Yazacaksan adam gibi yaz, yoksa bırak” diye elinde kurşunkalemle karşınıza dikilen babanız Veli Özdil'de Adam'daki adamlardan biri. Kitabı ona ithaf etmişsiniz. Babanıza Veli mi derdiniz?

Kitapta Atatürk'ten Uğur Dündar'a, Mustafa Koç'tan Kani Beko'ya kadar herkese ismi ile hitap ediyorum. Kadın'da da öyleydi. Dolayısıyla Veli… Bir de babam bir Anadolu çocuğuydu, ama İzmir'de büyüdü. Anadolu'nun bütün özelliklerine sahip bir İzmirliydi. Biz babama pek “Baba” da demezdik aslında. “Veli” derdim… Bazen kızdırmak için, bazen de arkadaşlığımızın derecesini göstermek için.

Yılmaz Özdil: "Gidişattan korktuğum için yazıyorum"

Yılmaz Özdil'in yeni kitabı Adam'ı www.sozcukitabevi.com'dan ya da 0 212 948 22 78 numaralı telefondan temin edebilirsiniz…
Konular Röportaj