'Yurtdışında yaşasaydım helikopterim olurdu'

Türk Sineması’nın efsane oyuncularından Ayşen Gruda, ‘Meleklerin Mucizesi’ filmiyle sinemaseverlerin karşısında. Yeni nesil oyuncuları başarılı bulan usta sanatçı hem Yeşilçam’ın hem de komedyenlerin kulaklarını çınlattı.

'Yurtdışında yaşasaydım helikopterim olurdu'
HAYATTA MUCİZELERE İNANIRIM

‘Meleklerin Mucizesi’ çok özel bir proje. Beni cezbeden hem rol hem de kitap oldu. Bazen hayatın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu anlıyorsunuz. O kadar çok şeyi dert ediyoruz ki biz, halbuki çok farklı şeyler var hayatın içinde. Kitabı baştan okuduğumdan film olur bu demiştim, birde yeteri kadar naif oluşu, güldürmesi çok önemli.  Dünyada mucizeler bazen insanlığın gidişatını değiştiriyor. Mucizelere inanırım.

‘İŞTE KOMEDİ BUDUR’ DİYEN GENÇLİK VAR

Sanatın bu kadar küçümsendiği bir zamanda Türk filmleri ilgi görüyorsa’ bravo’ diyorum. Keşke hep böyle ilgi olsa. Mesela Düğün Dernek filmini izleyemedim. O dönem provadaydım. İzlemeyi isterdim. Recep İvedik’i torunumla birlikte izledim. Çok güldü ve eğlendi. Bize ‘İşte komedi budur’ diyor. İyi bir genç nesil var. İşini bilen, ileriye yönelik, kendini yetiştiren, teknolojiyi öğrenmeye çabalayan, yaptığı işin bilincinde bir gençlik geliyor. Onun için çok umutluyum.

CEM YILMAZ ÇOK ZEKİ

Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar hepsini seviyorum. Cem, dahiye yakın bir adam. Zaten böyle espriler yapanlar zeki adamlardır. Hele bir de donanımlıysalar tadından yenmez. Cem Yılmaz’la tanıştım çok hoşuma gitti. Mütevazi bir adam. Ata ile Şahan’la tanışmadım ama yaptıkları işler hiç de kötü değil. Şahan’ı tam manasıyla her projede izlemediğim için bir şey söylemem doğru olmaz.

BEN ULUBATLI HASAN MIYIM?

Bayrağı teslim etmek ne münasebet, ben Ulubatlı Hasan mıyım? (gülüyor) Bayrak bendedir.  Bayrağı teslim etmek gibi savaşta değilim, barıştan yanayım. Herkes kendi yolunu çizer, ben kimseye benim yolumdan git diyemem. Belki o benden çok daha farklı, ileride bir yerde olacak. Kadın komedyen az denir. Aslında çok iyi komedyenler var. Bu konuda isim vermem doğru olmaz ama hepsini beğeniyorum.

YEŞİLÇAM’DAN TELİF HAKKIMI ALAMIYORUM

Eski Türk filmlerinin hâlâ izlenebiliyor olmasının gerçeği ne biliyor musunuz? Benim yüreğimi yaralayan, bir insanın cebine elini sokuyorsun, senelerce oradan hakkı olan parayı tırtıklıyorsun. Araya da reklam alıyorsun. Cebe trilyon koyuyorsun. Bu çok ayıp bir şey.  Afrika kabilelerinde bile yoktur. Peki neden bana hakkım olan telif hakkını vermiyor? Yine de o güzel filmler ve yaşananlar için iyi konuşuyorum. Ama burada yapılan bir haksızlık var ve kimse utanmıyor. Ne kanallar utanıyor, ne de yöneticiler utanıyor. Ben İngiltere’de olsaydım bu durumumla helikopter alırdım.

ŞEHİRDE CİP KULLANANLAR GÖRGÜSÜZDÜR

Minimalist yaşayan bir insanım. Öyle uç noktalarım yoktur. Villalar, lüks cipler bana saçma geliyor. Cipin şehirde kullanılmasını görgüsüzlük olarak görüyorum. Benim isteklerim;  kitaplarım ve sıcak evim olsun. Bir de arkadaşlarım yanımda olsun bana yeter. Şimdi otobüse binelim orada sana bir haksızlık yapılsa ben onun da karşısında olurum. Ama bu filmlerde yapılan haksızlığı affedemiyorum. Sadece bana değil, o filmlerde oynayan herkese ayıp. Yurtdışında gösterilince telif hakkımı alacağım, Türkiye’de defalarca gösterildiği halde ben hakkımı alamayacağım, buna çok karışıyım.

OLCAY ÜNAL SERT / AKŞAM LİFE