Zeynep Şarlıgil: "Tersim pistir..."

“Kalbimdeki Deniz” dizisinin intikam hırsıyla yanıp tutuşan Şebnem’i yani başarılı oyuncu Zeynep Şarlıgill, “Kendimi ve hayatı ciddiye almam” diyor.

Zeynep Şarlıgil: "Tersim pistir..."
Akşam'dan Sibel Ateş Yengin'in röportajı...

Sanat tarihi okumuşsunuz. Oyunculuğa nasıl başladınız, anlatır mısınız?


Benim sanattan başka bir şeyle uğraşma gibi bir lüksüm yoktu. Sanat tarihi zaten konservatuvarlarda da verilir. Mimari üzerine yüksek lisans yaptım, daha sonra da bir şirkette danışman olarak çalıştım. Tezim 15. yüzyıldaki cephe süslemeleri üzerineydi. İlkokuldan beri tiyatro oyuncusu olmak istiyordum. Bu isteğime sinema ve dizi oyunculuğunu da ilave ederek idealime ulaştım. Bu uzun bir süreç tabii ki. Sürekli kendinizi geliştirmeniz gerekir. “Ben oldum” dediğiniz anda bitersiniz!

Dizinizi ilk kez seyredecekler için hikâyesini ve oynadığınız karakteri anlatır mısınız?

Şebnem, bana göre, olgunlaşmamış, sevgiyi, aşkı prensipleri olmadan yırtıcı ve bencil bir şekilde yaşamaya çalışan uçurumun kenarında dolaşan bir kız. Bu yüzden de hayatını çıkmaza sokmakta çok başarılı. Evli erkeklerle ilişki kurmama konusunda çok kararlı gözükse de, prensiplerine sahip çıkamadığı için Hülya karakteri tarafından kandırılıp, onun kötü niyetine kolaylıkla alet oluyor. Aslında kıvrak zekâsı ve özündeki iyi niyet onu dizinin mutlak kötüsü olmaktan kurtarsa da onu intihara sürükleyen aptalca hamleleri ve intikam hırsıyla yanıp tutuşmasına neden oluyor. Şebnem, Hülya’nın ve Alihan’ın felaketi olmaya aday karakterimiz.

Çekim olmadığı günler neler yaparsınız?

Ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi severim. Evde yemekli davetler veririm. Spor yaparım.

TERSİM PİSTİR

Sizin için Ekşi Sözlük’te “dünya tatlısı, iyiliksever” deniyor. Peki ben size kötü huylarınızı sorsam…


İyiyken çok iyiyimdir de tersim pistir (gülüyor). İlişkilerimde çok toleranslı ve anlayışlıyımdır. Herkesin kendi alanı olduğuna inanırım ve buna saygı duyarım. Aynı şekilde de saygı beklerim. Kimseye kendimi ezdirmem, iyi niyetimin suistimal edilmesine de müsaade etmem. Normalde çok sakin ve tatlıyken bir haksızlık, adaletsizlik gördüğümde ve sinirlendiğimde insanları şaşırtabiliyorum.

Sizi tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırsınız?

Kendimi ve hayatı aşırı ciddiye almam. Aktif ve hareketli insanlarla olmayı severim. Spor yapmaktan ve seyahat etmekten çok keyif alırım. Ego kaynaklı kaoslardan hoşlanmam, “gülelim eğlenelim, birbirimize saygı ve sevgi duyalım, herkes kendi işine baksın” der geçerim.

HAYAT AİLEYLE GÜZEL

Evlilik ve iş bir arada nasıl gidiyor?


Son derece keyifli gidiyor. Herkese  tavsiye ediyorum, “Evlenin arkadaşlar.” Eşimin ailesi, benim ailem her zaman hayalini kurduğum kalabalık, neşeli sofralara oturur olduk. Eski Türk filmlerindeki gibi birbirini seven, acısıyla tatlısıyla birlikte olan bir aile olduk.  Bence hayat böyle güzel…

Bundan sonrası için nasıl bir hayatın hayalini kuruyorsunuz?

Aynı şekilde iş hayatım devam eder, özel hayatımda da huzurun ve aşkın tadını çıkarırım.

Hayat bir yap-boz oyunu olsaydı neleri bozar, neleri yeniden yapardınız?

Hiçbir şeyi değiştirmek istemezdim aslında. Hatalarım benim gerçeklerim, onlardan çok şey öğrendim. Düşe kalka büyüyoruz, olgunlaşıyoruz. Kendi tercihlerimizin sonuçlarını yaşıyoruz. Akıllı olup geçmişten ders alıp başımızı ileriye çevirmemiz lazım.

ALIŞVERİŞ YAPMAK TERAPİ GİBİ

Alışveriş yapmayı sever misiniz?


Çok severim. Terapi gibi…

En çok ne alırsınız?

Vücut losyonları ve vücut spreyleri.

Size ne alınsa mutlu olursunuz?

Kitap hediyelerini çok seviyorum

Ne tür kitapları okumayı seversiniz?

Kişisel gelişim kitapları ve romanokumayı severim. Arada şiir kitapları  da okurum. Eckhart, Pablo Neruda,  Paulo Coelho’yu çok severim. Orhan Pamuk ve Aziz Nesin’in neredeyse tüm kitaplarını okudum.

En son hangi kitabı okudunuz?

Azra Kohen’in Aaden adlı romanını okudum. 
Konular Röportaj