Anneanne ile torunun ‘organik’ dünyası
Zekeriyaköy’deki evinin bahçesine yıllar önce sebze ekerek organik tarıma başlayan Hülya Koçyiğit, “Torunum Neslişah bu sektöre girince bu iş benim için hobi olmaktan çıktı, basketbol sahasını bile tarlaya çevirdim” diyor
Özellikle 5 yıldır adını sıkça duyduğumuz ‘organik gıda’ kavramı
kısa sürede sağlıklı yaşam ve beslenmenin olmazsa olmazları arasına
girdi. Üretimden tüketime kadar her aşamasında insanın olduğu
organik gıda dünyası çoktan bir sektör haline geldi bile. Türk
sinemasının sevilen sanatçısı Hülya Koçyiğit ile torunu Neslişah
Alkoçlar da organik gıda sektörüne kısa sürede giren
isimlerden.
Karadeniz’den toprak
getirtti
Yıllar önce Zekeriyaköy’deki evinin bahçesine sebze ekerek organik
tarıma başlayan Koçyiğit, torunu Neslişah’ın organik gıda sektörüne
girmesiyle bu işin kendisi için hobi olmaktan çıktığını söylüyor:
“Organik tarım için evimin bahçesindeki basketbol sahasını
sebze ekeceğim bir alana çevirdim. Temiz toprak gerekiyordu,
Karadeniz’den toprak getirttik. 7 yılda toprak kendi kendini
temizledi. Kışın bulduğum her organik ürünün patates, elma gibi
kabuklarını bahçedeki alana attım. Onlar çürüdü ve doğal gübre
oldu. Hiçbir şekilde ilaç ya da suni madde koymadım. Kısa sürede
domates, biber, kabak, nane, roka, biber, turp, kırmızı lahana,
salatalık, maydanoz gibi çok sayıda ürün yetiştirmeye başladım.
Bazen o kadar çok domates oluyor ki ailenin diğer üyelerine ve
arkadaşlarıma da dağıtıyorum. Selim Bey bahçede çalışırken
kullanmam için eldiven ve makas aldı ama ben bunları kullanmıyorum.
Çıplak ellerimle toprakla oynuyorum.”
Kısırın tüm ürünleri
bahçeden
Hülya Koçyiğit, torunu Neslişah Alkoçlar’ın sahibi olduğu Raya
Organik’in ürünlerine çok güvendiğini de belirtiyor:
“Neslişah organik gıda sektörüne girmeden önce Şişli’deki
organik pazardan sebze ve bal alıyordum. Raya Organik ile birlikte
bütün aile Neslişah’ın ürünlerini tüketmeye başladık. Ürünleri ilk
olarak ben ve kızım Gülşah tadıyor. Beğenmediğim bir ürün varsa
iade alıyorlar. Kuru bakliyat, yumurta, zeytinyağı ve salça en
beğendiğim ürünlerden. Tavuk da çok çok. Mutfakla iç içeyim. En çok
kısır yaparım. Kısıra kattığımız bütün ürünler organik. Maydonoz,
biber bahçemizden, bulguru Neslişah’dan. Torunum bu sektöre adeta
gönül verdi, ciddi emek sarfetti. Anadolu’yu gezdi güvenli ve
kaliteli ürün için. Güzellik konusunda da doğal ürünler ilk
tercihim. Saçımın boyası da organik”
Türkan’a sebze
yolluyorum...
Koçyiğit, sanatçı arkadaşları Fatma Girik, Filiz Akın ve Türkan
Şoray’a da zaman zaman bahçesinde yetiştirdiği sebzelerden hediye
ettiğini söylüyor: “Fatma Girik doğal beslenir, az yemek
yer. Filiz Akın da çok bilinçli beslenir, doğacıdır. Türkan Şoray
lezzetten zevk alır, kolay kilo alıp verir. Bahçede yetiştirdiğim
biber, salatalık ve domatesi sepet yapıp gönderdiğim çoktur. Evime
geldiklerinde de mutlaka sebzelerimden ikram ederim. Emekli
olduğumda bunu yapmak hayalimdi. Bir çiftliğim olsun, tavuklarım ve
sebzelerim olsun.. Mart’ta ürünleri ekmeye başlayacağım. Bahçedeki
ağaçlarla sık sık konuşuyorum, kökü çürümek üzere olanlara ‘Beni
bırakma’ diye yalvarıyorum. Bahçeyle uğraştığım için haftada 1 kez
maniküre gidiyorum, ellerim, tırnak etlerim yolunmuş gibi
oluyor.”
‘Ürünleri ilk anneannem
tadıyor’
Raya Organik markasıyla Türkiye’de organik gıda sektörüne hızlı
giriş yapan Neslişah Alkoçlar anneannesinin organik tarım hobisini
kendi yarattığı markasıyla güçlendirdiğini söylüyor. Ender-Gülşah
Alkoçlar çiftinin iki kızından biri olan Neslişah Alkoçlar, organik
gıdada yakaladığı başarının hikayesini anlattı: “Organik
ürünlerle eğitim için gittiğim İngiltere’de tanıştım. Orada
kaldığım sürede de organik üründen başka bir şey tüketmedim. Uzun
süre bu işin Türkiye’de nasıl olabileceğini araştırdım.
Karadeniz’i, Güneydoğu’yu en iyi ve güvenilir ürünleri bulabilmek
için gezdim. Annem ve babamdan maddi destek almadan Rana Organik’i
yarattım. Konya’daki yumurta çiftliğinin kapısına 8 ay gittim
geldim işi alabilmek için. Anneannemi götürdükten sonra iyice emin
oldum ürünlerden. Bu anlamda markanın ve bu işin benim için çok
büyük önemi var. Kısa sürede otellere, özel hastanelere, süper
marketlere ve pazarlara ürün satar hale geldik. 86 ürünümüz var. En
çok salça, zeytinyağı, yumurta ve kuruyemiş rağbet görüyor.
Ürünleri ilk önce anneanneme tattırıyorum, onin onayından geçerse
alıyoruz.”
‘Her çamurlu ürün organik
değildir’
Neslişah Alkoçlar, bir ürünün organik olup olmadığını nasıl
anlayacağımız da anlattı: “Ürün paketinde kesinlikle
Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın logosu olmalı, bir de
sertifikasyon etiketi. Bu iki önemli işaret yoksa o ürüne itibar
etmeyin. Her organik ürünün şekli bozuk olacak ya da her organik
ürün çamurlu, topraklı olacak diye bir kural yok. Burada işin
sahtekarlık boyutu devreye giriyor...”
ÖZNUR KARSLI / VATAN İNTERNET SİTESİ