AŞKI ÇABUK ÖLDÜRÜR

'Adanalı' dizisinde 'Maraz Ali' ve 'İdil' olarak yeni bir aşka yelken açan Mehmet Akif Alakurt ile Selin Demiratar, bu duygunun 'büyüklerin dünyasında çabuk yok olduğu' konusunda hemfikir..

AŞKI ÇABUK ÖLDÜRÜR

Adanalı'da canlandıracağınız yeni karakterler sizi endişelendirdi mi?
M. Akif Alakurt: Ardımda bıraktığım tiplemelerden hiçbiri diğerine benzemiyor. Zaten bu, inandırıcılıkla ilgili bir durum. Buna yön verecek tek kişi de benim.

Selin Demiratar: İzleyici beni hâlâ Nermin olarak görüyor. O yüzden Nermin'e benzer rollerin hepsini reddettim. Çünkü her yeni karakterde gelişiyorum, yeni bir duygu ediniyorum. Bir anlamda kendimi de oluşturuyor ya da arıyorum.

'MARAZ'I ÖZELLİKLE İSTEDİM
* Şimdi kadın polis rolündesiniz...
S.D: Sadece polis değil aslında... Maraz Ali'nin; yani kötü karakterin foyasını ortaya çıkarmak için öğretmen tiplemesine bürünüyor. Emniyette sert, disiplinli, işinde hırslı bir kadın. Maraz Ali ile daha duygusal, yumuşak, kadınsı birine dönüşüyor.

* Maraz Ali nasıl biri?
M.A.A: Polis Akademisi'ne gidiyor ama uyuşamadığı kişilerle sorun yaşayınca atılıyor. Sonra da; 'Madem beni polis yapmadınız, ben de sizin karşınızda çok büyük bir güç olacağım, hadi beni yakalayabilirseniz yakalayın' diyen birine dönüşüyor.
S.D: Emniyetin tüm işleyişini bildiği için ona göre davranıyor. Suçlarını kanıtlayamıyorlar. İki yüzü var.
M.A.A: Gerçek hayatta da böyle kişilerle çok karşılaşıyoruz artık. Kimliğini saklayan biri o da. Bir ara 'Maraz lakabını kaldıralım mı?' diye konuşmuştuk. Kalmasını özellikle istedim.

* 'Adanalı' da, 'İdil'e aşık olacak diye duymuştum... Ama 'İdil' ile 'Maraz Ali' arasındaki aşk daha yoğun yaşanacak sanki...
S.D.: İdil işine aşık bir kadın ama arada derede kaldığı anlar da oluyor. Maraz Ali'yi aşık etmek isterken, kendisi ona aşık olacak gibi hissediyorum.

ERKEKLERİN DOĞASI BÖYLE
* Gerçek hayatta hiç bu tarz bir aşka düştünüz mü? Birine ilgi duyarken, bir diğeri aklınızı kurcaladı mı?
S.D.: Hayır. Bir ilişki bitmeden diğeri başlamaz, başlıyorsa da yaşanan ilişki çoktan bitmiştir. Erkeklerde bu daha çok var. Kadınlar ilişkilerini garantiye almayı seven varlıklar.
M.A.A.: Evet, erkekler bir başkasına daha çabuk kayabiliyorlar. Tamamen erkeğin doğası ile ilgili. Erkekler nefislerine hakim olamıyorlar.

KADINLAR ŞEYTANDIR!
* Canlandırdığınız karakteri özel hayatınıza da taşır mısınız?
M.A.A.: Karakteri üzerime giymiyorum, kameranın önünde kalıyor. Dışarı çıkınca uzantısını yaşamıyorum.
S.D.: Üç, iki, bir dendiğinde aşkı hissediyorsunuz, stop dendiği an bitiyor aşkınız. Kayıt ve stop arası yaşıyorum canlandırdığım karakteri.

* Her mesleğin insana kattığı farklı yanlar vardır. Oyunculuk nasıl?
S.D.: Kendimi dahi yeni yeni tanıyorum. İçimdeki duyguları keşfettikçe şaşırıyorum. Kötülük de, iyilik de, tutku da var insanın içinde
M.A.A.: Bence herkes oyunculukla ilgilenmeli. İnsan olmak istiyorsak öncelikle duygulardan haberdar olmalıyız. Bir muhasebeci de, bir elektrik mühendisi de, satıcı da oyunculuktan çok şey kapabilir. Hobi olarak da yapabilir. Çünkü oyunculuk sayesinde; sinir, şiddet nasıl bir şey anlıyorsunuz, neden yaptığınızı sorguluyorsunuz. Kendinizi dizginliyorsunuz. Biri sizi tahrik etmeye çalıştığında ne yapmaya çalıştığını daha kolay kavrıyorsunuz. Kıvrak zeka kazandırıyor insana.

* Aşkı özlüyor musunuz bu yoğun çalışma arasında?
M.A.A.: Ben yaşıyorum zaten... İçimde kötülük barındırmıyorum. Böylece hayatıma giren her kadınla aşkı çok güzel yaşıyorum.

* Ne kadar güzel, büyük bir şans bu. Zor bir erkek misiniz?
M.A.A.: Çok kolay değilim.

* Kıskançlık var mıdır?
M.A.A.: Hayır, kıskanacağım kadınla beraber olmam. Kadının gözleri güven veriyorsa, ben o kadını kıskanmam. Bazı kadınlar bunu bilinçli olarak yapıyor. Ben oyun yapan kadınlardan korkarım. Yanıma yaklaşamazlar.

* Oysa birçok kadın o oyunları seviyor sanki...
M.A.A.: Kadın küçük bir şeytandır. Küçük oyunlar yapmayı sever.
S.D.: Ben karşılıklı güvene inanan biriyim. Bir erkek size güvenmiyorsa, esas sizin ona güvenmeniz gerekir.
M.A.A.: Hani büyüklerin dünyası var ya... Aşkı yok eden o aslında.
S.D.: Gerçek aşkın platonik olduğuna inanıyorum. Mehmet'in de dediği gibi, aşk büyüklerin dünyasında çok çabuk yok oluyor.

Cansu Dere ile büyük bir tartışma yaşadığınız doğru mu?
M.A.A.: Karakterlerimiz uyuşmuyor. Benim tarzımda bir insan değil. Farklı kutuplardanız, farklı değer yargılarına sahibiz. Ben 'Sıla' denilen karakteri tanırım sadece. Beni ilgilendiren senaryodaki 'Sıla' oldu hep. O konak bana ait değildi, kullandığım araba da bana ait değildi. 'Sıla' da Boran'ın eşiydi. Aksi yönde baksaydım hiç çalışamazdım. Karşımdakine 'Sıla' olarak baktığım için sorun olmadı. Ayrıca oyuncular anlaşmak zorunda değil. Herkes sizi sevemez. Buna da açığım. Önemli olan komplekslerden arınmak.

* Her ikiniz de magazini seven insanlar değilsiniz...
S.D.: O konuda ketumum biraz. İçimden gelmiyor.
M.A.A.: Gerekiyorsa her yere giderim. Ama önce, 'İzlemek istediğim bir film var mı?' diye düşünürüm. Varsa giderim ama birkaç insan daha tanıyacağım diye gitmem. 

 * Hayatı paylaşacağınız insanda ne arıyorsunuz?
M.A.A.: Sadece güven arıyorum!

* Bunu bulmak kolay mı peki?
M.A.A.: Çok zor... Hem erkekte, hem de kadında çok zor.
S.D.: Fazla düşünmeden evlenenler daha başarılı oluyor. Bir de büyük aşkla evlenmeli. Ama bu aşkı bulmak da çok zor.

* Belki onun için dizi seyrediyoruz...
M.A.A.: Doğru! Bir de hayatı yaşamamış bir insan bence evlenmemeli. Hayatı çözmüş olmanız gerek.

Sabah