Ebru Şahin: "Oyunculuk deliliktir"

"... Mutsuz ve pişman olmaktan korkuyordum. İkisini de yaşamadım. Bu ülkede kadın olmak işleri bazen zorlaştırabiliyor. Adaletsizliklere rağmen kendi iç sesinizi dinlediğinizde her şey daha kolay oluyor."

Ebru Şahin: "Oyunculuk deliliktir"

Posta Gazetesi'nden Alev Gürsoy Cimin'in röportajı...

Oyuncu olmak çocukluk hayalinizmiş ve şimdiyse hayalinizi gerçekleştirmiş olmanın tebessümü var sanki yüzünüzde.

Hem de en büyük hayalimdi ama ailem ve arkadaşlarım buna sıcak bakmıyordu. Bunu başaracağıma inanmıyorlardı. Oyunculuk nedense meslek olarak çok güvenilir bulunmuyor. Bir süre sonra ben de inancımı kaybetmeye başlamıştım. Zaten televizyon ve sinema dünyası bana korkutucu gelmeye başlamıştı. Bu yüzden hayalimi bir süre geri plana attım. Küçüklüğümden bu yana spor yaptığımdan İstanbul Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’ni bitirdim.

Televizyon ve sinema dünyasını neden korkutucu buluyordunuz?

Belki de eskiden kalma, kulaktan dolma sözlerin etkisiydi bu. Bu sektörde fazla değer göremeyen ve hakkı yenen arkadaşlarım vardı ama korksam da aklımda ve kalbimde olan tek şey de oyunculuktu. Ben de risk almayı seçtim. Eğer yapamasaydım içimde kalacaktı.

Sonrasında ne yaptınız?

Hiç kimseye danışmadım. Tüm işlerimden istifa ettim ve bir ajansa başvurdum. Sonra bazı teklifler gelmeye başladı ve olaylar gelişti. Demek ki çok istemek ve risk almak gerekiyormuş.

Peki, söylenildiği gibi korkunçmuş mu bu sektör?

Korkunç yanları tabii ki var ama çok şükür hiç canım yanmadı. Oyunculuk bir açıdan deliliktir ama kendi alanını ve kendi kişiliğini kollayabildiğin sürece sorun olmuyor. Güzel ve sağlam ilerlemeye çalışıyorum. Neye inanıyorsanız o gerçek oluyor.

Oyunculuk sizi mutlu edebildi mi?

Mutsuz ve pişman olmaktan korkuyordum. İkisini de yaşamadım. Bu ülkede kadın olmak işleri bazen zorlaştırabiliyor. Adaletsizliklere rağmen kendi iç sesinizi dinlediğinizde her şey daha kolay oluyor.

Hayalinize giden yolda güzelliğinizin avantajı oldu mu?

Sırf güzel olduğum için önümü açmalarını hakaret sayarım. Güzellik, eğitimle ve bilgiyle desteklenmediği sürece bomboştur. Eğer başarabilirsem kendimi bu sektörde oyuncu olarak var etmek istiyorum. Güzellik sizi belki daha şanslı kılar ama kalıcı olmanızı sağlamaz. Sadece güzel bulunduğum için bir yerlere gelmeyi kabul edemem.

‘Hercai’ dizisi reyting rekorları kırıyor. Reyyan başrolünü şahane oynuyorsunuz. Doğu şivesi yaparken zorlanmıyor musunuz?

Daha önce Mardin’de bulunmamıştım. Oradaki hayata ayak uydurmaya çalışıyorum. Şahane bir deneyim yaşıyorum. Şive yapmak elbette zor ama bunun için çalışıyoruz. Hatta yöre insanının çok büyük katkısı oluyor. Oradaki insanlarla iletişime geçmek çok önemli.

‘Hercai’ dizisinde de ‘Şuursuz Aşk’ filminde de hep zor ve imkansız aşkların kadınısınız... (Gülüyor)

Evet dizide de filmde de hep zorlu yollardan aşka ulaşılıyor. Ben de zor bir aşkın nasıl olduğunu deneyimlemiş oldum. Hem de gerçek aşkın kıymetini daha iyi anladım.

‘Şuursuz Aşk’ filmi çok ses getirdi. Menekşe rolünü anlatır mısınız?

Genç bir kadın olan Menekşe, bir rehabilitasyon merkezinde tedavi görüyor. Gördüğü işkence sonrası akıl sağlığı bozulan Yusuf, gönderildiği akıl hastanesinde Menekşe ile tanışıyor. Yolları akıl hastanesinde kesişen Yusuf ile Menekşe arasında bir aşk başlıyor. Değişik bir film. İnsanı ağlattığı gibi düşündürüyor.


Büyük bir aşkı anlatan bu filmdeki işkence sahneleri çok konuşulacak. Hele son dönemde erkek şiddeti bu kadar artmışken...

Ben filmde psikolojik şiddet görüyorum. Ama İsmail Hacıoğlu ve Ayşen Batıgün’ün oynadığı rollerde fiziki şiddet var. Asla özendirme yok hatta caydırıcılık var. “Ben ona eğer şiddet değil de sevgi verseydim bambaşka bir şey olacakmış demek ki” dedirtiyor. Umuyorum ki ülkemizdeki kadına ve erkeğe yönelik şiddet son bulur.

Hayatınızda biri var mı?

Bunu söylesem de kimseye bir faydası olmaz. Kimsenin özel hayatımı merak ettiğini sanmıyorum. 27 yaşındayım ve insanların beni oyunculuğumla hatırlamasını yeğlerim. Vakit çok hızlı akıyor ve geride iyi şeyler bırakmak sanıldığı kadar kolay değil.

Mutlu bir insan mısınız?

Bağımsız bir ruhum. Seyahat etmek için çantam hep hazırdır ama şimdi yarının bile planını yapamadığım bir iş yapıyorum. Çünkü set saatlerim pek belli olmuyor. Yine de çok mutluyum.

Hayatınız nasıl gidiyor?

Yoğun ama mutluyum. Zaten bir yıldır Mardin’de yaşıyorum. Çok değişik bir deneyim.

Duygusal biri misiniz?

Kırılgan ve çok duygusalım. Bunu sadece aşka yormayın. Çevremde gördüğüm her şey beni etkiler. İnsan olmanın getirdiği o duygusallık, başkalarının üzüntüsü ile dertlenmeme sebep olur. Hem mantık ve hem de duygu insanıyım.

Sizi çok çekici bulanlar da var...

Her şey göreceli. Birine göre öyleyimdir, size göre değilimdir. Biri beni güzel bulur ama diğeri çirkin olduğumu düşünebilir. Bunları kendim için bir kıstas görmüyorum.

Mardin’de yaşamak nasıl?

Ben Mardin’e çok hevesli gittim. Zaten çok merak ettiğim bir bölgeydi. Ve çok da sevdim. Evimizden, ailemizden ve arkadaşlarımızdan uzak olmak zorlayıcı. Ama oradaki insanlarla tanışmak bizim için çok büyük tecrübe. Çünkü Mardin’de çok bilgili, yetenekli ve entelektüel insanlar var. Onlarla muhabbet ettiğinizde “Nasıl bu kadar bilgisiz kalabilmişim?” diye düşündüğümüz anlar oluyor. Çünkü sadece bazı şeylerden yoksun bırakılmış, çok parlak ve değerli insanlarla tanıştım.

Rol modeliniz var mı?

Rol modelim yok, çünkü herkesin yolu farklıdır.

‘Şuursuz Aşk’ genel olarak nasıl bir film?

Muhteşem bir senaryosu var. İsmail Hacıoğlu’yla partnerlik yapmayı çok istiyordum. Çok beğendiğim bir oyuncuydu. Menekşe’nin yaşadığı travmalar korkunç. Gerçekten çok etkilendim ve empati yaptım. Onun gibi kaç kadın vardır, kim bilir. Hayatın bazı insanlar için hiç de adil olmadığını fark ettim.

Kanadı kırık iki kuşun gökyüzüne nasıl uçtuğunu da bu filmden anladım. Sevgi herkesi iyileştirir. Sevgisiz kalan her şey ölmeye mahkûmdur. Hayvanı, çiçeği, giydiğin elbiseyi, saçını, bedenini çok sevmelisin. Filmin hikâyesi çok gerçek. İnsanlara büyük mesajlar veriyor. Bu filmde mutlak masumiyet ve gerçek aşkı göreceksiniz.

Gerçek hayatta mutlak masumiyeti ve gerçek aşkı tattınız mı?

Bugüne kadar magazinde hep arkadaşlarımla anıldım. Bu da beni çok üzdü. Ben özel hayatımı göz önünde yaşamayı seven biri değilim.

Bunlar benim için çok üzücü oluyor. Bu işe girerken ilişkilerimle anılmak ya da yalan habere maruz kalmak beni korkutuyordu. Böyle anılmamak için çok uğraşıyorum. İsmini vermek istemiyorum ama daha önce dolu dolu bir aşk yaşadım. Gerçek ve değerli bir aşktı.

Konular Röportaj