Erdoğan Londra dönüşü konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Londra’dan ayrılmadan önce gazetecilere konuştu. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Erdoğan, “Netanyahu’nun tweet’ine cevabım sinir uçlarına dokunmuş olmalı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere’ye yaptığı resmi
ziyareti tamamlayarak yurda döndü. Londra’dan ayrılmadan önce
aralarında Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk
Tepeli’nin de bulunduğu gazetecilere açıklamalarda bulunan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce ziyaretini değerlendirdi, ardından
soruları yanıtladı:
- İki ülke iş dünyası arasında ciddi bir beklenti var.
Ufukta bir serbest ticaret anlaşması gözüküyor mu
İngiltere’yle?
Evet, serbest ticaret anlaşması ufukta gözüküyor ama bir takvim
vermem doğru olmaz. Özellikle 24 Haziran’dan sonra sanırım bu
konuyla ilgili adım atmaya hazırlar.
- Kraliçe 2. Elizabeth ile yaptığınız görüşmeye dair
izleniminizi alabilir miyiz?
Kraliçe 92 yaşında olmakla birlikte dehşet derecede bir hafızası
var. Hafızası o yaşa göre son derece iyi. Abdullah Bey’in
Cumhurbaşkanı, benim Başbakan olduğum dönemde, Türkiye’yi
ziyaretini, yaptığımız görüşmeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlıyor.
Ayrıca temaslarım hakkında da tafsilatlı biçimde bilgi sahibi
olduğunu gördüm. Konulara çok iyi hâkim olduğunu, her şeyi dingin
biçimde anlattığını müşahede ettim.
- İsrail meselesinde, öteden beri zulme maruz kalan
Filistinliler şimdi de Gazze’de gösteri yaptıkları için kıyıma
uğradı. Bütün bunlar, İsrail’in ne yaptığının artık herkes
tarafından bilindiği bir aşamayı beraberinde getirebilir mi?
Türkiye’nin aldığı tedbirlerden başka yeni adımlar olacak
mı?
Ne gibi adımlar atılabileceği elbette değerlendirilecektir.
Netanyahu’nun attığı tweet’e verdiğim cevap, sinir uçlarına
dokunmuş olmalı. Filistinlilerin direnişine destek çıkmamız bunları
rahatsız ediyor. Ben bu çerçevede HAMAS’ı bir terör örgütü olarak
görmedim, görmüyorum. HAMAS, Filistinlilerin işgal altındaki
topraklarını kurtarmanın gayreti içindeki direniş hareketlerinden
biridir. İsrail orada işgalci durumundadır. Burada, antisiyonist
hahamlarla da görüştüm. İsrail’in Siyonist olduğunu söylüyorlar.
Biz bunu söylediğimizde bazıları çıldırıyor. Görüştüğümüz hahamlar,
“Siz Yahudiler ile Siyonistler arasındaki ayrımı iyi
yapan bir lidersiniz” diyorlar. Kendilerine
haksızlığa karşı çıkma konusunda seslerini yükseltmelerini
söyledim.
- Filistin’deki son gelişmeler, İsrail’in BM Güvenlik
Konseyi kararlarını kabul etmediğini, sürekli ihlal ettiğini bir
kez daha gösterdi. Bu kanaatin birçok devlet tarafından
paylaşılmasının İsrail’in BM üyeliği statüsünü kaybetmesine yol
açabileceği iddialarına ne diyorsunuz?
O denli iddialı konuşmamak lazım. Önemli olan İsrail’in yaptığı
adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında ortak tavır
sergilemektir. Ama bu hususta uluslararası camianın, hatta Arap
Ligi’nin, İslam dünyasının arzulanan düzeyde kararlı bir tavır
sergilediğini söylemek zor. Yanlışlıklar karşısında açıkça sesini
yükselten nadir ülkelerden biriyiz. İran ve Rusya’nın yaptıkları
açıklamalar da önemli. İİT’nin İstanbul’daki zirvesine üye
ülkelerin hangi seviyede katılacaklarını görmemiz, bu açıdan da
önem taşıyor. O gün Yenikapı’da muhteşem bir miting de yapmak
istiyoruz. AK Parti olarak, pazar günü Diyarbakır’da yapacağımız
mitingi, ramazan boyunca Türkiye genelinde sürdürebiliriz. Bunları
Cumhur İttifakı olarak yapmamız da gündeme gelebilir.
- Türkiye’ye döndüğümüzde ramazan başlıyor. Bir mesajınız
olacak mı?
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan
mübarek ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Tüm İslam dünyasının
birliğine, beraberliğine vesile olmasını temenni ediyorum. Rabb’im
bizleri nasıl ramazan-ı şerife kavuşturduysa, inşallah Ramazan
Bayramı’na da kavuştursun. Ramazan ayından sonra, 24 Haziran’da
yapılacak seçimleri de bayram sevinciyle yaşamayı nasip etsin. Tüm
ailelerinizle, ailelerimizle inşallah huzur içinde yaşamayı nasip
etsin.
‘SİSTEM DAHA SAĞLIKLI
İŞLEYECEK’
- 2001 krizinden sonra bir ekonomik program oluştu. Bugün gelinen
noktada, “Faiz, enflasyonun sebebi” diyorsunuz, altına
dayalı bir model öneriyorsunuz, “Milli para” diyorsunuz.
Artık yeni bir ekonomik program yazma zamanı gelmedi
mi?
Aslında yazılıyor yeni şeyler. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi,
ekonomide de işlerin daha sağlıklı yürümesini sağlayacak.
Halihazırdaki sistemde bürokratik oligarşinin tümüyle yenildiğini
söyleyemeyiz zira bürokratik oligarşi egemenliğini sürdürüyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli getirilerinden biri,
bürokratik oligarşinin egemenliğinin son bulması olacak. Rusya,
İran, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerle ulusal paralar üzerinden
alışveriş yapma çabalarının, altınla borçlanma gibi alternatiflerin
kur baskısından kurtulma açısından önemli olduğuna inanıyorum. 24
Haziran’dan sonraki süreçte, sistem tüm kurumlarıyla her açıdan
daha sağlıklı, hızlı işleyecek. İktidar, başarısızlık halinde bedel
ödeyeceğinin bilinciyle, daha sorumlu davranmak durumunda
olacaktır.
‘GÖRÜŞMELERİMİZ SON DERECE VERİMLİ
GEÇTİ’
- Ziyaretimize Tatlıdil Forumu’na hitap ile başladık. Ülkemizin
bölge ve dünya vizyonunu ortaya koyduk. TÜRKEN Vakfı’nın akşam
yemeğinde burada okuyan öğrencilerimizle buluştuk. Pazartesi
programına Chatham House konuşmamızla başladık. Öğleden sonra da
orada Bloomberg’de yatırımcılarla bir araya geldim. Türkiye’nin
yatırım dostu bir ülke olduğunu; ülkemizde yatırım yapan hiç
kimsenin herhangi bir kayba, sıkıntıya uğramayacağını yatırımcılara
anlattık. Daha sonra Prens Charles ile verimli ve dostane bir
görüşme gerçekleştirdik, bazı projeleri konuşma imkânımız oldu.
Akşam yine öğrencilerle bir araya geldik. Filistin topraklarında
yaşanan katliama dair ilk değerlendirmemizi orada yaptık.
- Bu utanç tablosu karşısında tabii ki sessiz kalamazdık. 3 gün yas
ilan ettik. TBMM özel gündemle toplandı. İslam İşbirliği
Teşkilatı’nı (İİT) cuma günü olağanüstü toplantıya çağırdık. Aynı
gün Yenikapı’da da dev bir buluşmayı gerçekleştireceğiz. İsrail
Büyükelçisi’ni ülkesine gönderdik. Bizim büyükelçimizi ve
Washington Büyükelçimizi de istişarelerde bulunmak üzere ülkemize
çağırdık. Diplomatik adımlar atmaya devam edeceğiz.
- Kuveyt geçici üye olarak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik
Konseyi’nde. Onların da attığı bazı adımlar var. BM Güvenlik
Konseyi’nde Amerika’nın vetosuna karşı 14 ülke bu konuyla ilgili
olarak yine onların karşısına dikildi. Arap Ligi toplantısından
sonra yeni bir adım atmanın gayreti içinde olacağız. Bu hadise
geçen sefer olduğu gibi BM Genel Kurulu’na da gidebilir. Oylamada
128’e 8 gibi bir tablo ortaya çıkmıştı. Şimdi 60’ı aşkın şehit ve 2
bin 500 yaralı var.
- Bunların tedavisi konusunda ne İsrail ön açıyor ne de Mısır.
İstanbul’daki mitingi müteakiben Diyarbakır’da da partimiz bir
miting yapacak. Ramazan ayında Filistinliler için bir yardım
kampanyası düzenliyoruz. Yaralıların tahliyesine yönelik
çalışmaları devam ettiriyoruz. Kızılay, Gazze’ye 100 bin dolar
değerinde ilaç ve tıbbi malzeme desteğinde bulundu. Bir dizi
telefon görüşmesi başlattım. Başbakanımız Binali Bey başbakanlarla,
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey de muhataplarıyla benzer görüşmeler
yapıyorlar. İİT toplantısına katılımın mümkün olduğunca üst düzeyde
olmasını arzuluyoruz. ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve
Nekbe’nin 70’inci yılı münasebetiyle yaşanan hadiseler aslında bir
utanç tablosu. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Bundan taviz
vermemiz mümkün değil, Filistin yalnız değildir.
- Londra’da Kraliçe 2. Elizabeth ile yaptığımız görüşme verimli,
güzel geçti. Sayın Theresa May ile ikili ve heyetler arası
görüşmede, farklı konuları ele aldık. 2 anlaşma imzaladık. İkili
ticaret hacmimiz 16.2 milyar dolar, bunu 20 milyar dolara çıkarma
hedefimiz var. TF-X Milli Muharip Uçak Projesi ilgili müzakereler
sürüyor. Terörizmle mücadelede gerek PKK, PYD, YPG, gerek DEAŞ ve
FETÖ’ye karşı ortak neler yapılabileceği üzerinde duruyoruz. Brexit
süreci ve sonrasında Türkiye- İngiltere ilişkilerinin nasıl
olabileceğini, bölgesel konuları, Filistin’de yaşanan katliamı,
Kudüs’ün statüsünü korumanın önemini konuştuk. ABD’nin nükleer
anlaşmadan çekilmesini ve bunun muhtemelen sonuçlarını, Suriye’yi,
Cenevre ve Astana süreçlerini, mültecileri, Türkiye-AB
ilişkilerini, Irak seçimlerini, Kıbrıs konusunu ele aldık. Birleşik
Krallık’taki programlarımızın son derece verimli geçtiğini
söyleyebilirim.
‘BÜTÜN MESELE 24 HAZİRAN’
- Londra’da yatırımcılarla da görüştünüz. Bloomberg ve Chatham
House’ta onları Türk ekonomisi konusunda ikna ettiğinizi düşünüyor
musunuz?
Bu, önümüzdeki süreçte görülecek. Türkiye’deki mevcut yatırımlarını
güçlendirme noktasında atacakları adımlar veya yeni yatırımlar
noktasında ne gibi gelişmeler olacağına bakmamız gerekecek. Bütün
mesele, 24 Haziran. Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının
kazanmasının, daha önceki dönemlerde de olduğu üzere Türkiye
konusunda yine heyecan uyandıracağına inanıyorum. Biz dersimize
çalışıyoruz. Seçim Beyannamemizi açıkladığımızda bunu daha da net
göreceksiniz. Gerek küresel sermayenin Türkiye’ye girişi, gerekse
mevcutların devamı açısından bizi daha iyi bir gelecek beklediğini
düşünüyorum.
ABD TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
(ABD’nin İran’la nükleer anlaşmadan
çekilmesi) İşin içinde İngiltere, Almanya, Fransa
var. ABD’nin, ‘Ben yaptım oldu’
mantığıyla hareket etmesi; temmuz-ağustosta ambargoya
başlayacağından söz etmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki İran’a
geçmişte o denli yaptırım uyguladılar da ne oldu? Fransa Peugeot’yu
verdi, Almanya Mercedes’i verdi. Çin zaten ‘Ne istersen veririm’
diyor. NATO müttefiki bir ülke olarak Yunanistan nasıl S-300 almış
ise bizim de ihtiyacımız doğrultusunda Rusya’dan S-400 almamızda
bir sorun yok. ABD’den bizim temel beklentimiz, ilişkilerimizin,
müttefiklik, stratejik ortaklık ruhuna her açıdan uygun
olmasıdır.
‘BOZULMASINA FIRSAT
VERMEYİZ’
- Times Gazetesi’nde Londra ziyaretiniz ile ilgili başyazıda,
eleştirilerin yanı sıra her şeye rağmen Türkiye ile işbirliği
zamanı olduğundan, bu ilişkinin NATO’nun geleceğini
belirleyebileceğinden söz ediliyor. İttifakın ikinci büyük ülkesi
olan Türkiye’nin modern bir ateş gücüne sahip olmasının önemine
işaret ediliyor. “Türkiye’nin gücü bölgenin istikrarına
katkı sağlayabilir” deniliyor. 24 Haziran seçimlerini
sizin kazanmanızın da neredeyse kesin olduğundan bahsediliyor.
Yazının geneline bakmak lazım. Ama aktardığınız bu tespitlerin
isabetli olduğunu söyleyebilirim.
- Seçimler yaklaşıyor. Sayın Başbakan’ın da gündeme
getirdiği üzere, “Erdoğan’a oy verin ama partisine değil”
şeklinde bir yaklaşımı gündeme sokmaya çalışanlar var. MHP ile AK
Parti arasına nifak tohumu mu sokmak isteniyor?
O dediğiniz yaklaşımı bazı mahfiller işlemeye çalışsalar da
başarılı olamazlar. Bizler Cumhur İttifakı olarak yola çıktık. Bu
işin bozulmasına fırsat vermeyiz. Kimse aramıza nifak sokamaz.
“Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oy verin, aşağıda kime
verirseniz verin” şeklinde bir mantık olamaz.
İnanıyorum ki AK Parti tabanı kendi partisine, MHP tabanı da kendi
partisine oy verecektir. Ayrışmaya gitmemizin anlamı yok.
Teşkilatımıza “Tabanda partinize sahip
çıkacaksınız” diyoruz. İttifak konusunda
kararlılığımız son derece net. Sayın Bahçeli’ninki de net. Cumhur
İttifakı olarak seçeceğimiz cumhurbaşkanının güçlü olabilmesi için
parlamentoda da güçlü olmak gerektiğini biliyoruz.
“Bunun için gerekli desteği vermeniz
lazım” diyoruz. Arkadaşlarımız da bunu işliyorlar.
Ayrımcılığa fırsat vermek istemiyoruz. Biz BBP’yi de partimizden
aday gösterme suretiyle Cumhur İttifakı bünyesine dahil ettik. BBP
adayları bu seçimlere bizim partimizden girecekler.