Ferman Toprak ilk kez bilinmeyenlerini anlattı

'Dikşın, ekşın, mekşın’ adını verdiği üç bölümden oluşan sahne programı ve tabii ki 'Tespih' şarkısıyla hayranlık uyandıran Ferman Toprak ilk kez konuştu.

Ferman Toprak ilk kez bilinmeyenlerini anlattı
Akşam'dan Emine Bıyık'ın röportajı...

Bu aralar gündeminizde neler var?

Hiç bitmeyen bir sahne hayatı var. Pazar- pazartesi günleri hariç her gece sahnedeyim. Hiç vazgeçmeyeceğim bir proje bu. Allah nasip ettiği sürece de bu proje devam edecek. Çok seviyorum bu mesleği. Her zaman söylerim ‘yaptığınız meslek ne olursa olsun severek yapıyorsanız yüzde 50 başarmışsınız demektir.’ Diğer yüzde 50 de istikrarınıza bağlı.

Yeni bir şarkı yok mu?
‘Tespih’ şarkısı çıkalı bir yıl oldu hâlâ dinleniyor. Şimdi önünü de kesmek istemiyorum. Yeni şarkılar tabii ki var ama ‘Tespih’ şarkısıyla beraber işim daha da zorlaştı. Çıtayı çok yükseltti, popülerliği hâlâ devam ediyor; müzik listelerinde hep bir numaraya oynuyor. Dediğim gibi yeni projeler var ama ‘Tespih’in büyüsü biraz geçsin, ondan sonra bir sürpriz yapıp çıkartacağız inşallah. 

Ya ‘Tespih’ gibi bir şarkı denk gelmezse?
İşimiz zor. Dediğim gibi yeni şarkılar var ama içime sinmedi. 20 yıldır sahnedeyim. 7 gece de sahne alınca herkesle haşır neşir oluyorsun; müşterim yok, dostlarım var. Dolayısıyla insanların ne istediğini çok iyi biliyorum. Bu nedenle biraz daha bekleyeceğim.

PARADAN ÖNCE AHLAK VARDI

20 yıldır sahnedesiniz fakat herkes sizi ‘Tespih’ şarkısıyla tanıdı…
Aslında bu üçüncü albümüm. Albümüm olsun diye albüm yapacak biri değilim. Albümden zaten para kazanamıyoruz, satış yok. Tüm sanatçı arkadaşlarım, hepimiz sahneden para kazanıyoruz. Çok şükür 20 yıldır o düzeni oturtmuşum yani albüme ihtiyacım yok. Olmadığı için de erteledim. 

Bir de şarkıyı kimse paylaşamadı. Herkes seslendirmek istiyor.
Bir laf vardır ya ‘Herkes gülü koklar ama biri kopartır.’ Ee bu şarkı da benim nasibimmiş. Üzerimize uydu, kıyafet olarak da yakıştı. Zaten tespih kültürümüzde olan bir şeydi; çocukluğumdan beri ilgi de duyardım. Bu şarkıyı da Allah karşıma çıkardı; aldım. Hakları da benim olduğu için kimse alamadı ama herkes birbirine girdi.  

Şarkının talibi çoktu ama kimseye vermediniz, neden?
İsteme ahlakı diye bir şey var. Düşünsenize; bir şarkı almışsınız, bütün hakları size ait. Seslendirmek isteyenler sizi değil de bestekârını arıyor. “Güzel kardeşim, bu şarkıyı sen almışsın, sesine de çok yakışmış; helal olsun. Müsaaden var mı, biz de okuyalım?” deyip bana gelmiş olsalar, asla iyi niyete yüzümü çevirecek bir adam değilim. Ama ne yazık ki bu piyasada ‘büyük balık, küçük balığı yer’ şeklinde düşündüler ama bu sefer olmadı; yemedi. Çünkü Ferman Toprak, paraya ihtiyacı olan biri değil. Diyorlar ki “Parayı buldun mu?” para bizde zaten vardı. Paradan önce ahlak vardı. 

Peki, “O isterse, şarkıyı veririm” dediğiniz bir isim var mı?
Her zaman söylüyorum, müzik camiasında bizi boynu bükük bırakmasaydı 
İbrahim Tatlıses’e başım gözüm üstüne verirdim şarkıyı.

Sahneniz üç bölümden oluşuyormuş…
Evet, Dikşın, Ekşın, Mekşın… Ekşın: hareketli parçalardan oluşuyor; eller havaya “Are you ready” falan diyoruz. Mekşın: orta ritimli şarkılar. ‘Dikşın’ dediğin zaman zaten geçmiş olsun; damar şarkılar… 

SANATÇI OLMAK BİZE YAKIŞMAZ

Sümeroloji okuyormuşsunuz, sonra bırakmışsınız neden?
Babam hep “Oku” derdi. Babam şimdi “Oku” dedikçe ben de “Okusam en fazla 4 yıl sürecek. Türkü okuyayım, kırk yıl sürsün; babam da gurur duysun” dedim (gülüyor).

Babanızın mesleği neydi?
Sağlık koleji mezunuydu, kolejin de müdürüydü. Ama 30 yıldır tıbbi malzemelerin satıldığı bir şirketi var. İsmi de Ferman Medical. İlk erkek çocuk olduğum için benim adımı vermiş.  

Babanız okumanızı istiyor, nasıl kaçtınız okuldan?
Kaçmak demeyelim… İdealist biriyimdir. Bir şeyi kafama taktım mı, olacak. Oldurtmak için elimden geleni yaparım zaten. Aileme sanatçı olmak istediğimi söyledim. “Oğlum, sanatçı olmak bize yakışmaz. Aşiret çocuğusun” falan dediler.  

Nasıl ikna oldular peki?
Sizin içtenliğinize karşı cevap vereyim. O dönemler hem liseye gidiyorum hem de babamın şirketinde ihaleleri takip ediyordum. “Baba sanatçı olayım mı?” diyorum “Ya oğlum bize yakışmaz” diyor. “Baba” dedim. “Yarın öbür gün çoluk çocuğa karışırız, ‘zamanında sesim güzeldi’ dediğimde ‘hadi ya’ demesinler” dedim. Yok, bir türlü ikna olmadı. Ben de “16 yaşımı geçtim, seninle çalışmak istemiyorum; benim de şirketim olsun” dedim. (Gülüyor) Adamcağız sırf sanatçı olmayayım diye, kendi şirketinin karşısında dükkân tuttu. 

Ee sonra ne oldu?
Allah razı olsun adam bütün mobilyaları döşedi. Ama öyle böyle derken; odalardan birini stüdyo yaptım. Ses sistemlerine varana kadar her şeyi kurdum. Adana’da ne kadar saz çalan adam varsa gece çağırıyordum, kayıt yapıyorduk.

Bu durum nereye kadar devam etti?
İş hanının yöneticisi babamı arıyor “Nuri Bey, oğlunuz bu handa tıbbi malzeme satmıyor muydu? Saat 22.00 dedin mi pavyondaymış gibi sesler geliyor” diyor (kahkahalar). Babam tabii bizi basıyor. Bu arada da kasetleri doldurmuş, Unkapanı’na falan göndermişim tabii. Baktı ki olacak gibi değil “Tamam, git; yap şu albümü, sonra da geri dön” dedi. 

UNKAPANI DEĞİL, KURT KAPANI

Sonra İstanbul’a geldiniz ve…
Hayal kırıklığına uğradım. Albüm için baya bir masraf yaptım. Babam iki-üç tane daire sattı. Ama işte Unkapanı değil, kurt kapanıydı.

Neden hayal kırıklığına uğradınız?
Albüm çıktı, klip çekimine sıra geldi. Gittik, yönetmen “Hangi şarkıya klip çekiyoruz?” dedi. Baktığında bir prodüksiyonuz (gülüyor). “Abi, senaryo yazmadın mı?” dedim. Meğer bir kameraman bulmuşlar, klip yönetmeni diye bize getirmişler. Montaj yapılacak, yönetmen dört-beş tane içti, bayıldı. Ne yapayım, ben oturdum. “Abi böyle olsun, gölgeler arkada kalsın” acayip acayip işler. Trajik komedi bildiğin. Ee tabii, promosyon olmayınca insanlar rüyalarında mı görecekler? “Albüm tutmadı” dediler; vazgeçmedim. Tabii babama “Albüm süper gidiyor” falan diyorum. Her seferinde de para gönderiyorlar. Neyse bu işin merkezi Etiler’di. O zamanlarda Etiler’in en iyi müşterilerindenim. Arıyorlar “Ferman Abi geliyor musun, masanı hazırlayalım mı?” diyorlar. Bu arada para anne-babadan geliyor. “Baba, albüm için şarkı bulduk, kaçırmamamız lazım” deyip o şekilde para istiyorum. Gittikçe, sesim güzel diye mikrofon uzatmaya başladılar, derken sahne hayatım başlamış oldu. Ben de “Albümsüz, reklamsız İstanbul’un ortasına adımı yazacağım” dedim ki zor olanı da başardım. 

Anne-babanız sahnede izlediler mi sizi?
İzlediler de doğduğumdan beri her şeyi mi bilen adam, ben bile meşhur olduğumun farkında değilim ki o nasıl olsun? Dışarı çıkıyorum, bakıyorlar “Bu adam bana niye ters bakıyor?” deyip sonra “Ya ben Ferman Toprak’ım, belki hayranımdır” diyorum. Unutuyorum; hiç egom yok. İsmim büyür ama ben yine aynı kalırım. 

DEDİLER Kİ MEYRİK ÖLDÜ

20 yıldır sahnedesiniz, anlatacağınız değişik bir anınız var mı?
Olmaz mı, var. İlk sahneye çıktığım dönemlerde bir anda 100-150 kişiye şarkı söylemedim. 3-4 kişiyle açıyordum sahneyi. Orkestranın parasını hep cebimden ödüyordum. Yine Allah anne-babamdan razı olsun. “Ya arkadaş ne zaman 5 kişi olacak” derken bir gün 10-13 kişilik bir erkek grubu geldi. “Vay Ferman sen artık oldun” dedim. Ön sıraya oturdular; bir de ağır abiler, hepsi ters ters bakıyor. Sahneye çıktım, ‘hoş geldiniz, beş gittiniz’ falan şampanya patlattılar. “Aha Ferman, sen bu işi yırttın” diyorum içimden. “Ne söyleyeyim istersiniz?” diye sordum. ‘Maraş’tan Bir Haber Geldi Dediler ki Meyrik Öldü.’ Eyvallah, söyledim. Şarkı bitmeden bir şampanya daha geldi. Böyle böyle derken abartmıyorum 11 defa ‘Maraş’tan Bir Haber Geldi Dediler ki Meyrik Öldü’ türküsünü okudum. ‘Yok, mu başka şarkı?’ diyemiyorsun. Dedim ki “Ne yapacağım arkadaş, Maraş’la başladı, Maraş’la bitecek.” En son baktım, pratik de zekâm var; masaya eğildim. “Abi cep telefonu olan var mı?” dedim. “Var” dediler. “Peki, Maraş’ın kodunu biliyor musunuz abi?” Dediler “Biliyoruz.” Ya dedim “Arayın, belki Meyrik ölmemiştir, biz bu kadar ağıt yakıyoruz” dedim (kahkahalar). Tabii bunların yüzünde bir tebessüm oldu. 12. şampanyayı gönderdiler, “Hadi, içinden gelen bir şarkıyı oku” dediler. Dedim ki ‘Maraş’tan Bir Haber Geldi Dediler ki Meyrik Öldü’ zaten program bitti.   
Konular Röportaj