Hollywood’a Türk imzası

Türk yönetmen Ahmet Atalay ölümcül virüs salgınına karşı geliştirilen aşıyı ele geçirmek için ilaç şirketlerinin savaşını anlatan ‘The Cure’ adlı bir aksiyon filmi çekti. 37 dakikalık film, Hollywood’da birbiri ardına ödüllere layık görüldü.

Hollywood’a Türk imzası

Yeni Asır Gazetesi'nden Nihan Yarkent İnce'nin röportajı...

● Sinemacılık serüveniniz nasıl başladı?

7 yaşlarındayken Elm Sokağı'nda Kabus, Robocop, Terminatör gibi aslında yaşıma uymayan filmler kiraladığımı hatırlıyorum.

Bu küçük yaşlardan gelen ve yıllarca büyüyen sinema sevgisi ve bilgisinin yardımıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde, yetenek sınavıyla Sinema Televizyon bölümünü kazandım. Serüven böyle başladı.

AYRI BİR SANAT ESERİ

● Fragmanlara olan ilginiz nasıl ortaya çıktı?

Üniversite yıllarında sinemalarda gösterime giren fragmanların, aslında filmlerden bağımsız birer sanat eserleri olduklarını fark ettim. Her hafta piyasaya çıkan yeni fragmanları takip eder, onları videoya kaydedip tekrar tekrar izleyip incelerdim. Ardından izlediğim fragmanın alternatifini montajlamaya başladım. Bu üniversitedeki hocalarımın da dikkatini çekti. Beni başarılı bulan hocalarımdan bir tanesi de çalışmalarımı New York'ta profesyonel olarak bu işi yapan Göktuğ Sarıöz'e göndermeyi teklif etti.

● O zaman Amerika yolculuğu da böyle başladı.

Evet, kendisi çalışmalarımı izledikten sonra beni aradı. New York'ta yanına stajyer olarak alabileceğini söyledi. Üniversite sonrası Göktuğ Sarıöz'ün yanında Miramax Films'de 2002'den 2005'e kadar stajyer olarak çalıştım.

Staj sırasında Pokemon, Halloween, Hero gibi filmlere Fragman ve TV reklamları montajlama fırsatım oldu.

● Sonrasında kendi yolunuzu mu çizdiniz?

2005'te Los Angeles'a taşındım ve kariyerime 15 sene daha devam ettim. Bu süreçte çalıştığım projeler giderek büyüdü. Görevimiz Tehlike filminin son üç bölümü, Transformers'ın bütün bölümleri, Call of Duty oyunları, 13 saat, ve daha aklıma gelmeyen nice projede çalışma fırsatı yakaladım. Yaptığım işlerden 20'den fazla Key Art, Clio ve Golden Trailer ödülleri kazandım.

GÖREVİMİZ TEHLİKE

● The Cure filmi nasıl ortaya çıktı?

2017 yılında fragman işlerine biraz ara verip kendi imkanlarımla bir film çekmek istedim.
5 dakikalık bir takip sahnesi olarak düşünmüştük. Yani şu anda youtube'da olan 37 dakikalık hali akılda yoktu. Hatta filmin elle tutulur bir konusu dahi olmayacaktı.
İlk plan sadece iki arabanın birbirini kovalamasından ibaretti.

● 37 dakikaya nasıl çıktı?

Başladığımız çekimlerden aldığımız görüntüler hem keyifli hem de bizi aşırı tatmin edici bir hal alınca filmi uzatmaya, daha detaylı, işçilik gerektiren sahneler eklemeye başladık.

● Peki ya konusu, günümüz virüs salgınına denk gelmesi için ne diyorsunuz?

Biliyorsunuz aksiyon filmleri genelde konu olarak belli şablonlara oturtulur. Politik durumlar, para, intikam, soygun, vesaire.

Biz 2019 başlarında bu konuyu belirlerken eğer dünyayı saran bir virüs olursa bu virüse karşı bulunacak bir aşının çok değerli olacağını ve bu tedaviyi elde etmek için şirketlerin yapamayacakları hiçbir şey olmayacağını düşündük. Ama açıkçası o sırada bunları yaşayacağımızı aklımızın ucundan bile geçirmiyorduk.

● Yani aslında konu doğaçlama gelişti?

Karakterlerde de doğaçlama gelişti. Bu konuda bir Hollywood filminden çok Avrupa filmi gibiydik. Çekim yaptıkça konuyu çektiğimiz sahnelere göre oturtuyorduk. 3 yıl önce çekime karar vermiştik ancak filmin virüse bağlantılı konusunu bir sene önce belirledik.

AKSİYONU SEVDİLER

● Konusu filme olan ilgiyi artırdı mı?

Açıkçası biz dünyada virüs durumu ortaya çıkınca bu filmi yayınlamanın ya tam zamanı ya da hiç zamanı değil diye bir ikileme düştük. Risk alıp filmi yayınlamaya karar verdik. Biz filmin virüs konusu dolayısı ile çok konuşulmasını bekliyorduk. Halbuki şaşırtıcı bir şekilde izleyicinin ilgisini, filmin virüs konusu değil dur durak bilmeyen aksiyonu daha çok çekti.

● Çekimler ne kadar sürdü?

Filmi hafta sonları ve ışığın uygun olduğu saatlerde çektik.

Los Angeles'a bir saat uzaklıktaki Angeles Crest ormanında gerçekleşen çekimler iki yıldan fazla sürdü. Fakat bazı zamanlar bir aydan fazla ara verdiğimiz de oldu.

HER SAHNESİ GERÇEK

● Filmin başarısını neye bağlıyorsunuz?

Bence filmimizin samimiyeti ve filme harcadığımız emek sayesinde başarılı olduk. Hiçbir noktada kolaya kaçmamaya çalıştık. Yeşil perde önünde çekebileceğimiz araba içi sahneleri dahil, neredeyse her sahneyi dağa çıkarak gerçek mekanında filme aldık. Bizce başarılı olmamızın en büyük sebebi filmin hiçbir aşamasında kesinlikle kolaya kaçmamış olmamızdır.
Bilgisayar efektlerine son çare olarak başvurduk.

ROL YAPMAYA MECBUR KALDIM

● Filmde siz de oynuyorsunuz, hem yönetmenlik koltuğunda hem de başrollerden birindesiniz. Bu nasıl oldu?

Başrolde Mashood Alam oynuyor. Onun karşısında oynamasını düşündüğümüz ikinci başrol oyuncumuzun, ihtiyacımız olan zamanı bize veremeyeceğini söylemesinden dolayı kamera karşısına geçtim. Büyük ihtimalle kendim dışında 10 farklı kişiyi maske içinde oynamış olabilirim. Her ne kadar çok keyifli olsa da kendimi asıl göstermek istediğim alan yönetmenlik.

HOLLYWOOD YENİ YETENEKLERE AÇIK

● Türkiye'de bu işe gönül veren çok sayıda genç var. Onlara neler söylemek istersiniz?

Eğer bu yola ciddi anlamda baş koyduysanız başarılı olmamanız için hiçbir sebep yok. "Hollywood dışarıdan kimseyi kabul etmez orası kapalı bir kulüp gibidir" diye algı var ancak bu doğru değil. Endüstri her zaman yeni yeteneklere açık ve sürekli arayış halindeler. Zor olan kendini gösterebilmek. Unutmayın şu anda başka bir yerde başka bir genç, sizin gibi bu hayalleri kuruyor ve amacına ulaşmak için vererek çalışıyor.

TÜRKİYE'DE DAHA UCUZA ÇEKERDİM

● Bu kısa filmi Türkiye'de çekmiş olsaydınız neler değişirdi?

Türkiye'de bazı başarılı aksiyon filmleri görsem bile genel olarak tam olarak hakkının verilebildiğini düşünmüyorum. Ama bu tabiki bütçe-zaman sıkıntısından kaynaklanıyor olabilir. Sanırım bu filmi Türkiye'de de çekebilirdim. Belki daha bile ucuza çıkardı. Ancak araba ya da film icabı kullanılan silahları temin etmekte sorun yaşayabilirdik. Eninde sonunda, Türkiye'de çekilebilecek bir film kesinlikle.

Konular Röportaj