İbrahim Kalın'dan çarpıcı değerlendirmeler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde düzenlenen “Türkiye-Rusya İlişkileri: Geleceği Şekillendirmek” isimli panele katıldı.

İbrahim Kalın'dan çarpıcı değerlendirmeler
İHA'nın haberine göre Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Vize meselesinin artık tamamen ortadan kalkması, uçak krizi öncesi statüye her alanda dönmemiz büyük önem arz ediyor. Domates meselesini hatırlarsanız birkaç aşamada çözmüştük ama bu daha önemli bir konu. Karşılıklı ziyaretleri daha da güçlendirecek, ilişkileri daha da kuvvetlendirecek, derinlik kazandıracak önemli bir adım olacaktır” dedi. Suriye meselesine de değinen Kalın, “Suriye’de nihai bir siyasi çözüm Suriye halkının vereceği bağımsız kararla ortaya çıkacaktır. Bize göre Esed bu geçiş sürecini sağlayacak siyasi lider olma vasfını çoktan yitirmiştir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde düzenlenen “Türkiye-Rusya İlişkileri: Geleceği Şekillendirmek” isimli panele katıldı. Burada bir konuşma yapan Kalın, Türkiye’nin geleneksel Batı ekseninden uzaklaştığı ve Doğu’ya doğru kaydığı, Rusya ile daha da yakınlaştığı gibi bir takım eleştirilerin yapıldığını belirterek, “Türkiye dış politikayı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmemektedir. Küreselleşmenin bütün ilişkileri dinamik bir şekilde dönüştürdüğü bir çağda farklı ittifak sistemleri içerisinde olmak, farklı bölgesel inisiyatiflerin içinde yer almak çağın ruhuna uygun olan bir yaklaşımdır. Dış politikaya 360 derece perspektifinden bakma zorunluluğumuz var. Türkiye ilişkilerini geliştirirken Ortadoğu ile Avrupa ile olan ilişkilerini bir alternatifi olarak görmemektedir. Rusya ile olan iyi ilişkilerini ABD ile iyi ilişkilerini bir alternatifi olarak görmemektedir” diye konuştu.

Türkiye ile Rusya ilişkilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in iktidara gelmesiyle birlikte yeni bir ivme kazandığına dikkat çeken Kalın, “Aktörlerin ortaya koyduğu performans, perspektif, kararlılık ve liderlik sayesinde Türk-Rus ilişkileri 2004 yılından bu yana çok büyük bir ivme kazandı. Niye 2004 diyorum. Çünkü Putin’in Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaretti ve 30 küsür yıl aradan sonra devlet başkanı düzeyinde yapılmış ilk ziyaretti. O ziyaretle birlikte Türk-Rus ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı. Enerjiden turizme, savunma sanayiden bölgesel konulara kadar hemen her alanda bugün örnek teşkil edebilecek ikili ilişkiler manzumesi var. Türkiye ile Rusya sadece ulusal çıkarlar çerçevesinde kendi ilişkilerini geliştirmiyorlar, aynı zamanda da Suriye meselesinde olduğu gibi terörle mücadele meselesinde olduğu gibi bölgesel sorunlara çözüm üretebilecek inisiyatifleri birlikte almaya devam ediyorlar” dedi.

“Zaman zaman dostluğumuz, ilişkilerimiz test edilebilmektedir”

Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrasında Türkiye-Rusya ilişkilerinde 6-7 aylık bir gerilim dönemi yaşandığını ve gerileme olduğunu söyleyen Kalın, şöyle devam etti:

“Ekonomiden turizme, bölgesel konulardan savunma sanayine kadar her alana sirayet etti. İki ülke netice itibariyle bu gerilimi sürdürmenin kimsenin menfaatine olmadığı kanaatine vardı. İlişkilerimiz başka şekillerde de test edildi. Andrey Karlov cinayetinde de FETÖ bağlantısı olduğu sonradan ortaya çıkan bazı düşman çevrelerin bir provokasyonu olarak Karlov cinayeti de Türk-Rus ilişkilerini bozmak, hatta tamamen sabote etmek amacıyla düzenlenmiş bir saldırıydı. Burada Putin’in gösterdiği siyasi liderlik ve dirayet sayesinde biz bu krizi aştık ve düşmanları sevindirecek gelişmelerin önünü almış olduk. Zaman zaman dostluğumuz, ilişkilerimiz test edilebilmektedir. Bunu aşacak yolda iletişim kanallarının her zaman açık olmasıdır. Sistemler arasındaki ilişkileri mukayese ederken aktörlerin oynadığı rolü de akılda tutmak gerekiyor.

“Vize meselesinin artık tamamen ortadan kalkması, uçak krizi öncesi statüye her alanda dönmemiz büyük önem arz ediyor”
diyen Kalın, “Aleksey, herhangi bir Türk vatandaşının vize başvurusunu hiçbir zaman reddetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her fert elçilikten Rusya’ya vize alma konusunda bir sorun yaşamayacaktır ama niye kendisi de kırtasiyeyle, kağıtla, bürokrasiyle uğraşsınlar. Artık şu vize muafiyeti meselesini de tamamen sağlayıp bunu gündemden düşürmemizde fayda var. Domates meselesini hatırlarsanız birkaç aşamada çözmüştük ama bu daha önemli bir konu. Karşılıklı ziyaretleri daha da güçlendirecek, ilişkileri daha da kuvvetlendirecek, derinlik kazandıracak önemli bir adım olacaktır. Yukarı Karabağ meselesinin çözümünde Minsk Üçlüsü çerçevesinde Rusya Federasyonuna önemli bir rol düşmektedir. 1992 yılında kurulan Minsk Üçlüsü maalesef bugüne kadar beklenen performansı sergileyemediği için Yukarı Karabağ meselesi Kafkaslar'da dondurulmuş bir kriz olarak var olmaya devam ediyor. Bizim pozisyonumuz bu konuda çok net. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalini sona erdirmesi ve Kafkaslar'da yeni bir barış ortamının sağlanması için birçok girişimimiz oldu. Burada Rus mevkidaşlarımızla yakın çalışmalar yapıldı. Fakat yine birileri araya girdi ve bu süreç akamete uğradı. Azerbaycan topraklarının artık Azerbaycan’a iade edilmesi, Ermenistan işgalinin sona ermesi gerekiyor. Bu gerçekleştiği zaman bundan en fazla Ermenistan istifade edecektir. Bizim Ermenistan’a karşı bir önyargımız yok. Bu meselenin çözümü herkesten fazla Ermenistan’ın faydasına olacak ve Kafkaslar'da yeni bir istikrar, barış ortamının inşa edilmesini sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Rusya’dan S-400 füze savunma sistemlerinin alımına yönelikte değerlendirmelerde bulunan Kalın, şunları söyledi:

Rusya ile her alanda geliştirdiğimiz ilişkileri bu geniş dış politika perspektifi içerisinde değerlendiriyoruz. Bizim Rusya ile iyi ilişkilerimiz Avrupa, Amerika, Batı ittifakı ile iyi ilişkiler içerisinde olmamızı engel teşkil etmez. Avrupa Birliği üyeliği için müzakere eden bir ülke olmamız ABD ile stratejik ortaklığa sahip olmamız, Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olmamıza hiçbir zaman engel teşkil etmez. Zaman zaman Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın alması ve teknolojik transferi yapması ile ilgili olarak bir takım haksız değerlendirmelerin yapıldığını görmekteyiz. Daha önce Türkiye Patriotları almak için uzun müzakereler yürüttü. Amerikan şirketleriyle, devletiyle sadece Patriotlar ile ilgili değil, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu milli savunma ve savunma sanayi ile ilgili bütün konularda müzakereler yapıldı. Bunlardan netice alınamadığının görüldüğü noktada Cumhurbaşkanımız yeni bir perspektif ortaya koydu ve çıkalım dünya piyasasında her ülkeden teklif alalım dedi. Bunların objektif kriterleri belirlenmek suretiyle savunma füze sistemiyle ilgili ihale yapıldı ve en iyi teklifi Rus tarafı verdiği için S-400’ler ile ilgili bir anlaşmaya varıldı. 2019’un Ekim, Kasım ayına doğru S-400’lerin ilk bataryaları Türkiye’ye teslim edilecek ve ikinci fazda Türkiye ve Rusya S-400’leri birlikte üretecek. Bu Türkiye açısından son derece önemli. S-400’lerin sağlayacağı güvenlik kalkanı kadar önemli bir konuda bu teknolojinin Türkiye’ye transfer edilecek olmasıdır.

Bu konuda Rus dostlarımızın iş birliği noktasında bize gösterdiği sıcak yaklaşımı memnuniyetle karşılıyoruz. Bu yaklaşımı Patriotlar konusunda Amerikalı dostlarımızdan göremedik. Fransız-İtalyan ortak projesi olan Eurosam'ın ürettiği SAMP-T füzeleri ile ilgili olarak eş zamanlı yürüttüğümüz bir başka müzakere var. Bunda da yavaş gitmekle beraber hızlandırmak için arkadaşlarımız çalışmalarına devam ediyorlar. Bu gerçekleştiğinde Türkiye, Avrupa’daki bir konsorsiyumdan da savunma füze sistemi ile ilgili alımlar yapacaktır. Eğer Patriotlar ile ilgili anlaşılırsa Türkiye Patriotları da alabilir. Bu ihtiyaçları tek bir kaynaktan karşılamak durumunda değiliz. Baştan beri bizim yaklaşımımız kaynakların çeşitlendirilmesi noktasındaydı ve bu konuda Patriotlardan bize iyi bir teklif gelirse sadece alım anlamında değil, ortak üretim ve teknoloji transferi anlamında da iyi bir teklif gelirse Türkiye bunu ciddiyetle değerlendirecektir. Zaman zaman özellikle Batı medyasında Türkiye’nin S-400’ler ile adeta saldırgan bir tutuma gireceği imalarının yapıldığını görüyoruz. Bu çok gayri ciddi bir değerlendirme. Adı üstünde bu bir savunma sistemidir. Türkiye’ye dönük olabilecek saldırıları önlemek amacıyla kurulacak bir sistemdir.”


Kalın, Suriye meselesine ilişkin ise, “Suriye’de nihai bir siyasi çözüm Suriye halkının vereceği bağımsız kararla ortaya çıkacaktır. Bize göre Esed bu geçiş sürecini sağlayacak siyasi lider olma vasfını çoktan yitirmiştir. Suriye’nin geleceğini Suriye halkı demokratik, çoğulcu, bağımsız, eşitlikçi bir şekilde inşa edecekse bunu yeni bir liderlik ve yeni bir siyasi perspektif ile yapma imkanına sahip olmalı, bu imkan onlara sunulmalıdır. Bu göre Esed bu sürecin önünde bir engeldir. Rus mevkidaşlarımızla da bu konuyu konuşuyor, görüşüyoruz ama karşılıklı olarak pozisyonlarımızın ne olduğunu da biliyoruz. Suriye’de bir siyasi geçiş sürecinin sağlanması için elimizden gelen gayreti de bundan sonra birlikte sürdürmeye devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Programa, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın’ın yanı sıra, RUSEN Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Erkhov, Türk-Rus Toplumsal Forumu-Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Dr. İsmail Safi, AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı katıldı.