İki saldırıda da aynı tip merminin kullanılmış!

Türkiye'yi sarsan Reina ve İzmir Adliyesi saldırılarında aynı tip merminin kullanıldığı ortaya çıktı. Şehit Polis Fethi Sekin’in sırtından çıkarılan kurşunun, Reina saldırısında kullanılan tüfekten çıkanlarla aynı olduğu belirlendi.

İki saldırıda da aynı tip merminin kullanılmış!
Yeni Asır'dan Fatih Şendil ve Tansu Edip Gökbudak'ın haberine göre İstanbul Reina'ya ve İzmir Adliyesi'ne yönelik DEAŞ ile PKK'nın hain saldırılarında teröristlerin 7.62 mm'lik zırh delici, çelik uçlu mermi kullandığı ortaya çıktı. Öte yandan İzmir saldırısının emrinin, alışagelmiş şekilde kurye aracılığıyla değil, direk eylemi gerçekleştiren teröristlere verildiği belirlendi.

Çelik uçlu mermiler

İzmir Adliyesi'nde üst aklın talimatı ile harekete geçtiği PKK'nın iki elemanının bombalı saldırısı sonrası girdiği çatışmada şehit düşen polis memuru Fethi Sekin'in Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsisi sonrası ilginç bir detay ortaya çıktı. İstanbul'daki 39 kişiyi öldüren firari DEAŞ teröristin 7.62 mm'lik mermi atan AK-47 (Kalaşnikof) piyade tüfeğinden çıkan mermiler ile İzmir'deki PKK saldırısında şehit düşen Fethi Sekin'in sırtından çıkartılan merminin aynı tip olduğu belirlendi.

Benzerlerinden 2 kat etkili

Her iki olayda da kullanılan "keleş" mermilerinin çelik uçlu ve tesirinin benzerlerine göre iki katı daha fazla olduğu belirlendi. Bu mermilerin, yakın mesafeden yapılan atışlarda çelik yeleği dahi deldiği ifade edildi.

Öte yandan her iki saldırıda da zaman kaybını önlemek için çift şarjörü ters yönde birbirine bantla yapıştırılması da dikkat çekti. İzmir TEM ve İstihbarat şube ekiplerinin son bir yıl içinde 7 bombalı saldırı olayını engellemesi üzerine PKK'nın bu kez eylem emri için kurye kullanmadığıda belirlendi.

Doğrudan talimat verilmiş

Hain saldırı emrini veren üst aklın PKK üst düzey yöneticilerine ve saldırıyı yapacak kişiye doğrudan talimat verdiği, arada 3. kişileri sokmayıp bilgi sızmasını engellediği öne sürüldü.
Adliye saldırısının olduğu gece Eskiizmir'de el yapımı bomba ihbarını giden ve patlama sırasında gözlerinden yaralanan iki polis memuru ise Ankara GATA Hastanesi'ne sevk edilecek.

TERÖRE SOSYAL MEDYA ÖNLEMİ

Dünya genelinde artan küresel terörizme karşı AB ülkeleri ve Türkiye harekete geçti. Yazılım, sağlık, güvenlik ve teknoloji alanında aralarında İzmir'in de bulunduğu 10 ülkeden 17 partner terör olaylarına karşı kişileri uyarmak için sosyal medya ve "soteria" isimli cep telefonu uygulaması geliştirmeye başladı. Acil Ambulans Hekimleri Derneği de projenin sağlık ayağını oluşturdu.

Vatandaşların güvenliği için

Proje geliştiriciler çalışmaların sağlık boyutunu derneğe danışıp uygulamaya eklemelerde bulundu.
Acil Ambulans Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Turhan Sofuoğlu, "Uygulama sayesinde insanlar terör olayının gerçekleştiği bölgeye aklaşmayacak. Terör olayının gerçekleştiği riskli bölgeler gelen sosyal medya ihbarları doğrultusunda harita üzerinde tespit edilecek" dedi.

Tüm Türkiye'de uygulanacak

Yaklaşık 1 yıl içinde tamamlanması beklenen proje başarılı olursa AB ülkeleriyle birlikte İzmir dahil tüm Türkiye'de uygulanacak.

Dr. Sofuoğlu, İzmir Adliyesi'ndeki terör saldırısında mübaşir Musa Can'ın olayları merak edip pencereden dışarı baktığını ve bu sırada başına isabet eden mermiyle yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, "Bu olay gibi üzücü hadiseler meydana gelmeyecek" açıklamasını yaptı.

Reina saldırısında "emir" bağlantısı

İzmir'de DEAŞ üyesi oldukları iddiasıyla yakalanan 20 zanlının, İstanbul'da gözaltına alınan ve DEAŞ'ın sözde İstanbul emiri olduğu ileri sürülen H.A ile bağlantısı tespit edildi. İzmir'de işlemleri devam eden şüphelilerden birinin Faslı olduğu ortaya çıktı. Sahte pasaport ve kimlik bilgileri çıkan yabancı uyruklu diğer zanlıların, hangi ülke vatandaşı oldukları konusunda da belirsizlik var.

Telefon görüşmeleri ve kayıtlar

Yapılan çalışmada, Ortaköy'deki saldırıyı gerçekleştiren teröristle Konya'daki hücre evinde birlikte kaldıkları iddia edilen zanlıların, DEAŞ'ın sözde İstanbul emiri H.A. ve diğer 33 şüpheliyle de bağlantısı tespit edildi. Telefon görüşmeleri kayıtları, şüphelilerin Ortaköy'deki saldırıyı gerçekleştiren "Ebu Muhammed El Horasani" ile DEAŞ'ın aynı hücre yapılanması içerisinde yer alarak aynı sözde emire bağlı oldukları konusunda güçlü kanıt olarak görülüyor.