ISSIZ ADAM DUBLÖRMÜŞ
Issız Adam filminin Alperi Cemal Hünal, Time Out dergisine ilginç bir açıklamada bulundu...
Ulak filmine bir atçı arıyorlardı. Yetkin Dikinciler'in dublörlüğünü yaptım. Çağan'la tanıştım, at çok iyiydi ve her şey çok iyi gitti. Sonra bir anda dublörken, ulak rolünü teklif etti. O tecrübe müthiş bir şeydi.
Kızımla konuş' diye telefon uzatan anneler var
Cemal Hünal, Issız Adamdaki Alper rolüyle geçtiğimiz yazın en çok konuşulan isimlerinden biriydi. Bir anda şöhret olan genç oyuncu, Time Out dergisine verdiği röportajda, sokakta gördüğü ilgiden kimi zaman rahatsız olduğunu itiraf etti: Bazen gerçekten konuşmak istemeyebiliyorum, çünkü genel yaklaşım çok kaba oluyor. Gelip Kızımla konuş' diye telefonunu uzatan anneler bile var.
Antakya'da yaşam nasıl?
- Asi dizisinin çekimleri devam ettiği sürece Antakya'da
olacağım. Çok memnunum orada yaşamaktan. Evim köyün arkasında, onun
için ses kirliliği yok. Telefon çekiyor ama internetim yok, ihtiyaç
da duymuyorum. Genel olarak uğraştığım şeyler çok gerçek. ıki
köpek, iki atın bakımı ve bekar bir erkek olarak evin ihtiyaçları,
temizliği.
Gününüz nasıl geçiyor?
- Sabah kalkıyorum, köpeklere mama ver, atlara yem ver, ahırı
temizle, atlardan birini çalıştır falan, saat 9 oluyor. Kahvaltı
edip şehre iniyorum, genellikle çekim oluyor. Çekime gidiyorum.
Haftanın 1-2 günü ıstanbul'a geliyorum ailemi, arkadaşlarımı görmek
için. Evi ısıtmak için her gün odun hazır etmek gerekiyor. Sobayla
ısınıyorum, çok enteresan bir rutin. Bu şekilde yaşamak beni çok
tatmin ediyor.
Amerika'da oyunculuk yaptığınızı biliyoruz. Ama burada birkaç
sene öncesine kadar gözükmüyordunuz...
- Türkiye'ye döndüğümde oyunculuk yapmayı düşünmedim. Los
Angeles'ta çok yoğun bir şekilde tiyatro eğitimi alıyordum.
Profesyonel bir yaklaşım, ciddi baskılar altında çalışmak çok büyük
bir zevkti. Buraya geldiğimde televizyon ve sinemaya baktığımda
Becerebileceğimi sanmıyorum diye düşündüm. Bir rol içinde
sivrildiğinde ne projeye ne de rol arkadaşına yardımcı oluyorsun.
Ben klasik bir eğitim almış olduğum için ayak uyduramam gibi geldi.
Bir de Türkçem geldiğimde son derece bozuktu. Bunların hepsi bende
oyunculuk konusunda ciddi bir çekingenliğin oluşmasına yol açtı.
Birkaç ajanstan atıldım zaten. Görüşmelere gidip Ben tuvalete
gidiyorum falan diyerek kaçtığım da oluyordu.
Sonra nasıl kandırıldınız?
- Ulak filmine bir atçı arıyorlardı. Yetkin Dikinciler'in
dublörlüğünü yaptım. Çağan'la tanıştım, at çok iyiydi ve her şey
çok iyi gitti. ılk defa sinemadaki teaser'da sonucu gördüğüm zaman
benim oyunculukla ilgili tüm hayallerim gerçekleşmişti. At üstünde,
kostümlü, 35 mm, beyazperde... Tamam dedim, bunu da yaptım,
bitti. Sonra bir anda dublörken, ulak rolünü teklif etti. O set
tecrübesi müthiş bir şeydi. 25 gün sette yaşadım, atları götürüp
getirdim. Oradaki evlerden birini istila ettim falan. Böylece
Çağan'la çalışmaya başladık. Dublörlük için gelen birine rol teklif
etmek de çok büyük bir cesaret. İstediğini yapabileceğimden çok
emin olarak beni seçmiş olmasının rahatlığıyla sete girmek başka
bir şey zaten.
At merakınız nereden geliyor?
- Çocukluktan beri merakım vardı ama genel olarak ben binicilik
kulüplerini sevmiyorum. Yaklaşımlarını, atları çalıştırma
şekillerini sevmiyorum. Ama kulüpte gidip binmeyeceksen çok da
fazla binebileceğin bir yer yok. Dolayısıyla daha önce fırsatım
olmamıştı. Yalova'da bir orman köyüne gittim. Baktım herkesin atı
var, oradan bir at aldım kendime. Sonra iki sene boyunca oraya
gidip geldim. Ve doğadaydım. Her şeyi kendi başıma öğrenmek zorunda
kaldım. Tımar nasıl yapılır? ıki tekme yiyorsun. Nasıl
yapılmayacağını anlıyorsun. Sonra bu virüsü bir kaptığın zaman öyle
devam ediyor.
Herkes sizi farklı birine benzetiyor. Siz kendinizi kime
benzetiyorsunuz?
- Aslında hiç böyle düşün-memiştim. Yeni bir oyuncu olarak tanıdık
çağrışımlar bırakmak hem iyi hem de kötü bir şey. Benzettikleri
isimler genel olarak bir yaklaşımla, bir vücut lisanıyla birleştiği
için güzel bir şey. Bir yandan da daha kendi benliğimde bulamadığım
şeyleri belki onlar fark ediyor. O da korkutucu.
Biraz yabaniyim
Issız Adamın etkileri ne boyutta? Sokakta görünce sizi
tokatlamak isteyen kadınlar çıkıyor mu? Yoksa üzerinize mi
atlıyorlar?
- Kendi halinde biriyim. Kalabalık ortamları sevmiyorum. O yüzden
benim için tuhaf ve çok rahatsız edici bir şey. Bazen gerçekten
konuşmak istemeyebiliyorum, çünkü genel yaklaşım çok kaba oluyor.
ınsanlar haklılar aslında, kendilerinde bir şey isteme hakkı
buluyorlar. Gelip Kızımla konuş diye telefonunu uzatan anneler
var. En son istediğim şey karşımdaki insanı hayal kırıklığına
uğratmak. Ama biraz yabanilik, utangaçlık da var bende. ınsanlar
resim çektirmek istediğinde biraz tuhaf oluyorum.
Şikayetçi misiniz yani bu durumdan?
- Hayır, kesinlikle... Zaten benim huzursuzluğum kendi
çekingenliğimden kaynaklanıyor. Çocuklar tarafından heyecanla
karşılanmak çok besleyici oluyor.
Issız Adamdaki seks sahnelerini bir izleyici olarak
değerlendirebilir misiniz?
- İzleyici perspektifi bende kör. ızleyici tarafından neye
benzediğimi bilmiyorum.
Kendimden uzak rolleri canlandırmak istiyorum
Issız Adamda Çağan Irmak, sizden esinlenerek mi yarattı Alper
karakterini?
- Hayır, benden önce oluşturduğu bir karakter. Mümkün olduğu kadar
kendimden uzak ve farklı rolleri canlandırmak istiyorum ki Alper de
bana yakın bir karakter değil zaten. Genel dünya görüşü, dışarıya,
insanlara, kendine bakışı, aile ilişkilerine, ikili ilişkilere
yaklaşımı çok farklı.
Filmdeki diyalogları çok doğal, spontane bulanlar da var, hiç
beğenmeyip filmin içine giremediklerini söyleyenler de. Siz
eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?
- Ben pek gazete okumam ama film hakkındaki eleştiriler olumlu,
olumsuz bana da geliyor. Performansım ve diksiyonumla alakalı çok
yerinde söylenen şeyler var. Benim kendimi eleştirdiğim yerler de
var. Ama çok beğenildi de bir taraftan. Benim için bu hikaye kendi
içinde tamamlanan bir hikaye ve kendi anlatım lisanı var.
Hürriyet